logo

Oyların sakınımı kanunu


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ yüzde 51’i bütün seçimlerin barajı haline getirmeseydi şimdiki ittifaklar olur muydu?

Partilerin şu andaki oy oranlarını baz aldığımızda, ‘olmazdı’ dememiz gerekiyor.

Her durumda birinci parti AK Parti.

En yakın rakibinin iki katına yakın oyu var.

En azından yakın gelecekte, MHP’nin HDP’li herhangi bir formüle yanaşmayacağı hesaba katılırsa, Meclis’te hiçbir zaman AK Partisiz bir hükümet kurulamazdı.

Ya AK Parti tek başına iktidara gelir, ya da Meclis’te beğendiği bir grupla hükümet kurardı.

Yerel seçimlerde de MHP’si, HDP’si AK Parti’si CHP’si, İyi Parti’si, Saadet’i kendi başlarına yarışır, iyi olan değilse bile daha çok oy alan kazanırdı.

Şimdiki sistem ittifakları icbar ediyor.

AK Parti, eğer ittifak yapmazsa yüzde 51’i alamıyor.

Çaresi yok, ittifak yapacak.

MHP’nin AK Parti’yle, AK Parti’nin MHP’yle fikir ayrılıkları var mı?

Çok. Daha geçenlerde ‘andımız’ konusunda birbirlerine atıp tuttular.

Sistem, iktidarın devamlılığı için iki partinin görüş ayrılıklarını muvakkaten de olsa bir kenara bırakıp omuz omuza vermesini gerekli kılıyor.

Muhalefetin de durumu aşağı yukarı öyle.

Muhalefet ağzıyla kuş tutsa, mevcut sistemde kıyamete kadar iktidara gelemiyor.

Onun da, eğer siyasette bir iddiası varsa, çaresi yok, ittifak yapacak.

Kiminle ittifak yapacak?

Dört dörtlük bir ‘müttefik’ bulursa onunla yapacak.

Bulamadı dört dörtlük müttefik?

O zaman dört-üçlük bir müttefikle yapacak.

Seçmeninin bir kısmı, ‘niye onunla ittifak yapıyorsun’ diye homurdanacak.

Bir kısmı da ‘Rakibimin rakibi dostumdur’ deyip yoluna devam edecek.

‘Düşman’ yerine ‘rakip’ kelimesini tercih ettim, çünkü ‘düşman’ hem biraz sert, hem de suistimale açık.

Rakiplerin birbirine ‘sen şununla ittifak yaptın’ diyerek suçlamalar yöneltmesi de normal.

Ötekinin bu suçlamaları geçiştirmesi, kulak ardına atması da…

Seçmenler bu suçlamaları alır. İşleme koyar.

Fikrini değiştirir mi? Bazen.

Seçmenlerin bildiğini okuma eğilimi daha fazladır.

İnsanlar, kendi durumlarına, kendi ‘taraf’ına bakarak, kendi tercihlerini meşrulaştırmanın yöntemini bulmakta zorluk çekmez.

‘Enerjinin sakınımı kanunu’ gibi, ‘oyların sakınımı kanunu’ da -bir yerde yazılı olmasa bile- mevcuttur.

Verilmeyen oy da oydur. Kaybolmaz.

Tabii ki -bilimsel ifadeyle- ‘normal şartlar altında.’

Yani normal hava basıncı, deniz seviyesi, normal yer çekimi vesaire…

Bir memlekette, demokrasiye not vermek mümkünse, bu not, seçime katılanların ve katılmayanların tutumlarının toplamından oluşur.

Vermediğiniz oy, adaylardan birinin kaybı veya kazancıdır.

Birisi verdiğiniz oyla seçilebilir.

Birisi vermediğiniz oyla da seçilebilir.

Seçime katılmamak da bir ‘oy’dur.

Seçime katılmayanların yaptığı da bir ‘irade beyanı’dır.

Dolayısıyla, siyasetçilerin, gönülsüz, keyifsiz, kırgın seçmenlerini ikna etme çabaları anlamlıdır.

Bu seçmenler, salt sözle ikna edilebilir mi?

Bazısı edilir, bazısı edilmez.

‘Tabiat boşluk kaldırmaz’ diye bir laf var.

Seçim de boşluk kaldırmaz.

Partilerden birini ‘seçim-dışı’ ederseniz, o partinin oyları kendisine bir yol bulur, gider.

Bu da tabiidir.

İyi işler yaparsanız, karşılığını görürsünüz.

Kötü işler yaparsanız, onun da karşılığını görürsünüz.

Hepsi, sandıkta oylar sayılırken önünüze çıkar.

Seçim iyice yaklaştı.

Haftaya bugün gazeteler seçimin sonucunu ilan eden manşetlerle çıkacak.

İnşallah memleketimiz için güzel neticeler çıkar.

Ne yaptım ben şimdi?

Seçim meydanlarında, ekranlarda, sert, keskin ifadelerle dile getirilen bazı olguları sakin, soğukkanlı bir tarzda yorumlamaya çalıştım.

Biliyorum, bugünlerde sakin, soğukkanlı olmak makbul sayılmıyor.

Ne yapalım…

Memleketteki sayısız heyecanlı yazının arasında bir tane de böyle olsun.

(KARAR)

Etiketler:
Share
537 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...