Son Dakika
Filipinler’in kuzeyindeki Marikina kentinde bulunan “ayakkabı müzesi”, ülkenin devrik diktatörü Ferdinand Marcos’un eşi Imelda’nın yüzlerce parçalık ayakkabı koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. 1965’ten 1986’ya kadar Filipinleri yöneten Marcos’un devrildiği halk ayaklanmasında, öfkeli kalabalıklar başkent Manila’daki Malacanang Sarayı’nı bastığında, Imelda Marcos’un gardıroplarında 2 bin 700 çiftten fazla ayakkabı bulunmuştu. Yağmadan kurtarılabilen ve koruma altına alınan ayakkabılardan 800’ü, Marikina’daki müzede sergileniyor bugün. En ucuzu 200 dolardan başlayan ayakkabılar, Imelda Marcos’un saplantılı bir şekilde bağlandığı eşyalar olarak biliniyor. Tutku haline getirilen şeyler için kullanılan “Imelda’nın ayakkabıları gibi” deyimi, Güneydoğu Asya’da oldukça meşhur.
Bugünlerde yine bir Güneydoğu Asya ülkesinde, yine kocası görevden uzaklaştırılmış bir “first-lady”, yine eşya tutkusuyla gündemde: Malezya eski Başbakanı Necib Razak’ın eşi Rosmah Mansur, kocasının yaklaşık 10 yıllık uzun iktidarı boyunca, -Imelda gibi ayakkabılara değil- pahalı çantalara yatırım yapmış. 9 Mayıs’ta düzenlenen genel seçimlerin ardından kocası iktidardan düşünce, polis tarafından yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında evlerine yapılan baskınlarda yüzlerce çanta bulundu. Malezya basınına yansıyan bilgilere göre, “284 kutu dolusu el çantası ve deri cüzdan, 72 valiz dolusu çanta ve çok sayıda mücevher” ele geçirildi.
Rosmah Mansur’un, “first-lady” olduğu dönemde sadece çantalar ve deri aksesuarlar için yaptığı harcama konusunda bazı tahminler de basında yer aldı. “Kocası üzerinden sağladığı bağlantılar için kendisine hediye edilenler” de dâhil, Mansur’un elindeki koleksiyonun değerinin 5 milyon dolar civarında olduğu iddia ediliyor.
67 yaşındaki sâbık first-lady, sadece çantalarıyla değil, geçirdiği çok sayıda estetik ameliyat ve falcılara harcadığı paralarla da ünlüydü. Estetik ameliyatlar için Singapur’a sürekli seferler düzenleyen Mansur, başbakanlık konutunda da falcı ve büyücüleri ağırlıyordu.
Önceki gün, kocasının ardından hapse yollanan Rosmah Mansur’la birlikte, tüm bu dudak uçuklatan detaylar da Malezya yakın tarihinin sayfalarında yerini almış oldu. Ancak Mansur ve kocası Necib Razak’la ilgili mahkeme süreci, sadece “magazinsel ayrıntılar”dan oluşmuyor. Aksine, mesele oldukça ciddi ve ucu Orta Doğu’ya (direkt olarak da Suudi Arabistan’a) uzanan bir skandallar zincirinin parçası.
***
2015’te, dönemin Malezya Başbakanı Necib Razak’la ilgili soruşturmalar ve yolsuzluk iddiaları yoğunlaştığında, kişisel banka hesaplarında olağandışı hareketler tespit edilmişti. 2013’ün mart ila nisan ayları arasında, Razak’ın şahsına 681 milyon dolarlık bir meblağın geldiği görülüyordu. Suudi Arabistanlı yetkililerin de daha sonra teyit ettiği üzere, para “Suudilerin Razak’a özel hediyesi” olarak gönderilmişti. Razak, bilâhare paranın 620 milyon dolarını iade etmiş olsa da, geri kalan 61 milyon doların akıbeti meçhuldü. Bu büyük soru işaretinin üstüne, Razak’ın 2009’da kurduğu devlet yatırım ajansı 1MDB’nin kasasındaki fahiş açık da eklendiğinde, iddiaların boyutu genişliyordu.
Son seçimlerden zaferle çıktıktan sonra, eski talebesi Necib Razak hakkındaki soruşturmayı derinleştiren Başbakan Mahathir Muhammed, selefini hapse düşüren süreci başlatmakta tereddüt etmedi. Zaten devam eden davalar ve suçlamalar somut kanıtlarla desteklenince, Razak ve karısı Rosmah, başbakanlık konutundan hapishaneye geçiş yaptı.
***
Peki, “jest olsun diye” yabancı bir başbakana para yağdıran Suudiler, Necib Razak’a neden yatırım yaptı? Bu soruyu cevaplamak için, 2013’ün atmosferini akıllara getirmek gerekir:
“Arap Baharı”nın Mısır ayağında, Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle birlikte Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’nın (İhvân) yükselişe geçmesi, Orta Doğu ve İslâm coğrafyasında “kötü örnek” oluşturacağı düşüncesiyle, özellikle Suudileri endişeye sevk etmişti. Muhammed Mursi’nin devrilmesine verilen açık destek, Tunus’ta Nahda Hareketi’nin altını oyma girişimleri, Türkiye’ye karşı oluşturulan cephe, Katar’ı ablukaya alma kararı vb. tamamen bu endişenin sonuçlarıydı. Malezya cephesini kaybetmemek ve sağlamlaştırmak adına, Necib Razak’ı her anlamda destekleme siyaseti, bu bağlamda çok da abes görünmüyor. Nitekim tam da Razak hakkındaki soruşturmaların derinleştirildiği 2015’te BBC’ye konuşan “anonim” bir Suudi kaynak, “Riyad, Malezya’da İslâmcıların iktidarını görmek istemiyor” yorumunda bulunarak, buna işaret ediyordu.
Razak’ın başına gelenler, direkt şekilde, Suudi Arabistan’ın (ve ekürisi Birleşik Arap Emirlikleri’nin) Malezya siyaset sahnesini dizayn etme politikasının çöktüğünü gösteriyor. Bir tür “ölü yatırım”la karşı karşıya kalmış oldular.
***
İslâm tarihinin en dikkat çekici, en kaotik, en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Coğrafya içeriden ve dışarıdan çeşitli saldırılarla karşı karşıya bulunuyor. “Büyük resim” belki ancak 50-60 yıl sonra netleşecek, ama şu anda bizim de fark etmemiz gereken bir şey var: Dış aktörler kadar içerideki aktörler de, gidişatta etkili ve müdahil. Hatta bazen, dış aktörlere gerek bırakmayacak kadar…
(YENİ ŞAFAK)
Etiketler: Taha KılınçYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR