logo

20 Kasım 2018

O ve Biz


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

O, yani Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellem. Allah’ın elçisi. Biz, yani tüm Müslümanlar.

Kur’an’da, O bize “Üsve – Örnek” olarak sunuluyor. “Güzel örnek.” (Ahzab, 21)

“O ne verdiyse alın, neyden kaçındırdıysa ondan da sakının.” deniyor. (Haşr, 7)

O, insanlara Allah’ın ayetlerini okuyan, insanları kötülükten arındıran, Kitap ve hikmeti, insana bilmediklerini öğretendir, deniyor. (Bakara, 151)

O vahyi aldı ve yaşadı. Adeta “Canlı Kur’an” oldu.

“Örnek”liği, Kur’an’ı anlaması, kendi hayatında yorumlaması, diğer ifadeyle ete kemiğe büründürmesi şeklinde oldu.

Müslümanlar ilk nesilden itibaren O’na bakarak, O’nu örnek alarak Müslümanlıklarını icra halinde oldular.

Oldularsa…

Mesele burada: Olmak veya olmamak, olamamak.

Bu, İslam’ın hayat haline gelmesi veya gelememesi olarak gündeme oturuyor.

Acaba Kur’an’da Rasulullah söz konusu olduğunda, “Örnek”liği en hayati diye nitelenebilecek vurgular var mıdır.

Evet vardır.

Kur’an’da Rasulullah’la ilgili iki ayet vardır ki, sanki onlar, insanlığın önüne Rasulullah’ın asla eskimeyecek önderliğini koyuyor.

Ayetlerden birisi, Rasulullah’ın “yüce bir ahlak” üzere olduğunu bildiriyor.  “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 4)

Diğer ayet ise Rasulullah’ın “Alemlere rahmet olarak gönderildiği”ni bildiriyor. “Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya suresi, 107

Gerek “Ahlak”, gerekse “Rahmet” vasfı yaşanarak örneklenecek olan şeylerdir. Bizatihi insanın iradi hassasiyetine, gayretine bağlıdır. Verili değildir.

Aslında Peygamberler özel seçilmiş insanlardır. Özel koruma altındadırlar. İslâm fıkhında Peygamberlerde olduğu ifade edilen “İsmet” vasfı “Günahlardan özel olarak korunmuşluğu” ifade eder. “Yüce bir ahlak” ve “Alemlere rahmet olma”vurgusu , söz konusu korunmuşluk anlayışı içinde, insanlığın önüne konan Rasulullah’ın hayatında ete – kemiğe bürünmüş olan önderliği simgelemektedir.

Yani ayetlerden şöyle analayabiliriz:

-Rasulullah, yüce bir “ahlak”a sahipti. Onun izinden gidenler de öyle bir ahlak duyarlılığı içinde hayatlarını tanzim edeceklerdir.

-Rasulullah “alemler” her ne ise tüm o varlığı kapsayacak bir “Rahmet insanı” idi, Onun izinden gidenler de böyle bir rahmet insanı olmak durumundadırlar.

“Kutlu doğum” Türkiye’de iklimleri Rasulululah’ı tanıma seferberliğine yöneltiyordu. Onu yok ettik.  Şimdi Mevlid-i Nebi’nin gündem oluşturabilmesi ölçüsünde de olsa Rasulullah ile irtibat sağlayabilirsek,  O’nu hayatımıza taşıyacak temeller üzerinde durabiliriz.

“O ve Biz”in birlikteliği buradan kaynaklanıyor.

O, yüce bir ahlâkı temsil ediyordu. Bizde ahlâk ne durumdadır?

“rahmeten lil alemin” idi, bizim rahmet vasfımız hangi noktalardadır?

Rasulullah’ı yadetmek demek, O’nun şahsiyet dokuları ile bizim kişilik standardımız arasındaki buluşmayı ya da farklılaşmayı görebilmektir.

Ahlâk İslam’ın hayat alanındaki tüm görünürlükleridir. Onun da özünde “Yaratan’ı yüce bilmek ve yaratılanlara şefkat” duymak vardır.

Bu özellik, insanın dünyadaki tüm ilişkilerinin Yaratan’la ilişkisi olduğu biglisinden hareketle “rahmeten lil alemin”le buluşur. Öyleyse İslam ahlakı, Yaratan’la bağlılık idraki içinde yaratılana rahmet nazarıyla bakabilmeyi gerektirir.

Rasulullah’ı örnek alan Müslüman, bütün zamanlarda ahlak insanı olacak ve ahlakı, Yaratılana karşı merhametle kaynaşmış bulunacak.

Rasulullah ile aramızdaki mesafe arttıkça, biz tek tek de, İslam toplumları olarak da, başkalaşmaya başlarız ve bizim şahsımızda Rasulullah’ın insanlığa örneklik vasfı temsil edilmemiş olur.

Bunun nasıl bir sorumluluk getirdiğini “O ve Biz” muhasebesinde herkesin düşünmesi gerekiyor.

Mevlid-i Nebi’yi idrak, hayatımıza güzellikler taşısın, diyerek bakalım yaşadığımız geceye.

Etiketler:
Share
378 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...