logo

22 Şubat 2019

O tutuklu yakınlarının destekçisiyim


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Tutuklananlara yöneltilen suçlamaları değil, adil yargılanma haklarını savunuyorum. Dışarıdaki yakınlarının hak arama mücadelelerini destekliyorum, kötü muameleyi protesto özgürlüklerinden yanayım.

Ve yalnız olmadığımı biliyorum, inanın Anadolu Ajansı da tutuklu yakınlarının yanında. Seslerini dünyaya duyurmalarına yardım ediyor.

İki-üç gün önce bir haber geçti, cezaevlerindeki zulme direniş üzerineydi.

O kampanyaya ben de destek atıp arka çıkmaz mıyım hiç!

Terörle mücadele görüntüsü altında meşru muhaliflerle mücadele eden, hak arama yollarını kapatan, biat etmeyenleri ezen, farklı düşünmeyi suç sayan, ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran, eleştiriyi yasaklayan, haklının güçlü olmadığı, güçlünün haklı olduğu, antidemokratik, baskıcı ve zorba bir rejime direnenlerin haberi…

Takdir edilmez mi böyle habercilik! İktidar taraftarı medyada da sağlam yankı buluyor üstelik. Vicdanlar ayakta, uyduruk suçlamalarla nahak yere içeri atılanlar ölüme ve unutuluşa terk edilmiyor, başlarına gelen hukuksuzlukla baş başa bırakılmıyor.

Kimler kimlerle beraber, ağız ve amaç birliği içinde bu mücadeleye omuz verip kol kola girmiyor, muazzam bir dayanışma sergilemiyor ki…

28 Şubat zulmü geçtikten sonra görülmüş şey mi! Uğraşsanız, plan yapsanız, tezgah kursanız yan yana getiremez, birlikte hareket ettiremezdiniz.

Ama başkalarına yapılan haksızlıklara, hukuksuzluklara, insan hakları ihlallerine karşı kendiliğinden bir araya geldiler.

Dünyada Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları aktivistleri, Türkiye’de ise muhafazakar medya zulme sessiz kalmamakta kararlı. İstiklal şarimiz Mehmet Akif’in dilden düşmeyen meşhur dizesindeki gibi ‘zalimi alkışlayamam’ diye hep bir ağızdan haykırıyorlar.

Bahsettiğim haberin spotu şöyle: “Hapishanelerde tutuklu alimler, maruz kaldıkları kötü muameleyi protesto için süresiz açlık grevine başladı”.

Başlığı daha da çarpıcı: “Hapishanelerdeki alimlerden açlık grevi”.

Oldu olacak metninden kesitler de sunayım size:

“Suudi Arabistanlı aktivistlerin oluşturduğu ‘Düşünce Tutukluları’ Twitter hesabından yapılan açıklamada, Suudi düşünür, din adamı ve insan hakları aktivisti Abdullah el-Hamid’in hapishanedeki kötü muamele nedeniyle süresiz açlık grevine başladığı belirtildi.

Mart 2013’ten beri hapishanede tutulan Hamid, yaptığı yazılı açıklamada, tüm barış yanlısı aktivistler, düşünürler ve keyfi şekilde tutuklananların ivedilikle serbest bırakılmasını istedi.

Hamid’in dün başlayan açlık grevinin ardından karşılaştırmalı fıkıh profesörü Abdulkerim el-Hadar, siyasi aktivist Fevzan el-Harbi, ekonomi profesörü ve siyasi aktivist Muhammed Fehd el-Kahtani ile ekonomi uzmanı Abdurrahman el-Hamid’in de bu protestoya katıldığı aktarıldı.

Söz konusu kişiler Suudi Arabistan’da Medeni ve Siyasi Haklar Derneği’nin (ACPRA) kurucu üyeleri olarak da biliniyor.

‘Düşünce Tutukluları’ndan yapılan açıklamada, Suudi Arabistan hapishanelerindeki aktivistlere destek için sosyal medyada yürütülen kampanyaya destek çağrısı yapılarak, bu adımın en kısa zamanda karşılık bulması temennisine yer yerildi.

Grev sistemli hak ihlallerine dikkati çekiyor.

Suudi gazeteci Turki eş-Şehlub da Twitter mesajında, açlık grevinin zor olduğuna hatta ölümle bile sonuçlanabileceğine işaret etti. Ancak konu insan özgürlüğü ve onuru olunca bu adımın bir zorunluluk olduğunu vurguladı.

Tutuklu yakını Avde ise, tüm tutukluların ve keyfi şekilde gözaltına alınanların serbest bırakılmasının, halkla bir uzlaşı (ve toplumsal barış) yolu olduğunu kaydetti.

Suudi Arabistan hapishaneleri, yaklaşık iki yıldır insan hakları aktivistleri ve din adamlarına kadar uzanan tutuklamalarının ardından ilk kez açlık grevine tanık oluyor…”

İşte bunun ben de sonuna kadar arkasındayım.

(KARAR)

Etiketler:
Share
331 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...