logo

20 Haziran 2019

O şimdi özgür ve rahat, çünkü Rabbine kavuştu Veyl onun katillerine!


Yasin Aktay
y.aktay@gmail.com

Mısır’ın 5 bin yıllık tarihinin halkı tarafından ilk ve tek seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi Hakk’a yürüdü. O şimdi kelimenin tam anlamıyla özgür. Yanına kendi şehadet belgesini alarak gitti. Giderken katillerinin kendi boyunlarına taktıkları ateşten boyunduruğun, ilelebet peşlerini bırakmayacak lanetin hakkını da elinde taşıyordu.

Arkasında kalanlara son derece manidar, içi ders ve ibret dolu, şiir gibi, destan gibi, ilk adımından son adımına kadar birbiriyle tutarlı bir hayat hikayesi bıraktı. 6 yıl boyunca tutsak ama elif gibi dik durarak zulme karşı mücadele edeceklere büyük bir cesaret kaynağı bıraktı. Hiçbir şey kaybetmedi, çok şey kazandı ve kazandırmaya devam edecek. Ölümüyle katillerinin hayatını kabusa çevirecek bir güç, katillerinden çok daha uzun berdevam olacak bir hayat kazandı.

Mursi, Sisi’nin darbesiyle devrildikten sonra geçen 6 yıldır tek kişilik bir hücre hapsinde tutuluyordu, ama nerede tutulduğunu kimse bilmiyordu. Aslında tutuklanmış değil kaçırılmıştı. Bir çetenin inan kaçırdığı gibi kaçırılmış, tutulduğu yerde, 6 yıldır her türlü haktan mahrum, ailesiyle ve avukatlarıyla görüştürülmüyor, artan sağlık sorunlarına karşılık hiçbir tedavi imkanı tanınmıyordu. Tutukluluk şartlarını kontrol edecek hiçbir denetim ve hukuk mekanizması yoktu.

Bir suç örgütünün elinde rehin gibiydi. Maruz kaldığı muamele bir devletin değil, ancak alelade bir suç örgütünün yapabileceği türden bir şeydi. Bedeni tamamen bu suç örgütünün, çetenin insafına kalmıştı. Onlarda da ne vicdandan ne de insaftan eser vardı. Tuttukları yerde onun bedenine istedikleri muameleyi yapabilecek durumdaydılar. Yavaş yavaş zehirleyerek istedikleri vakitte ölümünü sağlamak en basit işti. Korkabilecekleri tek şey onun ölümünün ortaya çıkarabileceği toplumsal infial ve biraz da, kalmışsa, uluslararası tepkilerdi.

Halkını temsilen ondan aldığı emaneti ona karşı ihanet ederek kullanan darbecilerin hiçbir insani değerleri, vicdanları, insafları yoktu. Vicdanlarının düştüğü alçaklık seviyesi Rabia Meydanı’nda gözler önüne serilmiş ama ölçülememişti. O seviyeyi ölçecek bir kıstas olamazdı. Hiçbir şiddet içeriği olmayan oturma eylemlerini ve gösterilerini yapmakta olan sivil halktan 3000 kişiyi katlederken sergiledikleri soğukkanlılık Allah’tan korkmadıkları gibi uluslararası düzenden de cürümlerinin hesabının sorulmayacağına dair bir güvence almışlığın rahatlığını yansıtıyordu.

Bu dünyada zerre kadar adalet varsa her bir can karşılığında ayrı bir idamla yargılanması gereken mücrimler kendileri bir mahkeme tiyatrosu kurmuş devirdikleri meşru cumhurbaşkanını yargılamaya cüret etmişlerdi. 6 yıldır sergiledikleri yargılama komedisinde ona isnat ettikleri saçma sapan suçlamaların tek anlamı vardı: Onu öldürmek istiyorlardı ama bir bahaneyle bunu idamla yapmak daha iyi bir seçenekti.

Hamas’la görüşerek Mısır’ devletinin sırlarını vermekle, Sina’da terörle yeterince mücadele etmemekle, Cumhurbaşkanlığı esnada Mısır’da ortaya çıkan şiddet hareketlerini önlememekle falan suçlandı. Onu idam etmek için bu gerekçeleri öne sürmek yine kolay, ama bunu ele güne nasıl anlatacaklardı?

Dahası makul bir gerekçe bulsalar bile onu idam etmenin bir toplumsal infial oluşturma tehlikesi vardı. Bütün darbecilerini mukadder sonuna yakalanan Sisi, onu idam ederek öldürmek yerine daha kolay bir çözüm bulmuş oldu. Bu yol tahmin ediliyordu. Mursi’nin kendisi de tahmin ediyordu, o yüzden 6 yıl içinde toplam iki veya üç defa görüşebilmiş olduğu ailesine bu durumdan bahsetmişti. Hastalığı bilindiği halde hastaneye sevkine izin verilmiyor, tedavisi için hiçbir tedbir alınmıyordu. Daha korkunç ihtimal ise ona verilen bir zehirle yavaş yavaş, mahkeme günü ölmek üzere düzenlenmiş suikast.

Öldükten hemen sonra apar topar cenaze işlemlerinin yapılarak sabaha doğru defnedilmiş olması, cenazesine aile efradından birkaç kişinin dışında kimsenin katılmasına izin verilmemiş olması bu ihtimali pekiştiriyor. 6 yıldır kaçırılmış olan Mursi’nin bu sefer naaşı kaçırılmış oldu. Şimdi onlar için onun ruhundan köşe bucak kaçma zamanı geldi. Ama korkularının ecellerine faydası olmayacak, onun manevi ruhu onları girdikleri deliklere kadar kovalayacak.

MURSİ’NİN SON SÖZLERİ

Son gün mahkemede söyledikleriyle aslında kendi mücrimlerinin cürmüne bir kez daha şahitlik etmiş oldu Mursi:

“Beni Hamas’la ilişkiye girmekle suçluyorsunuz, aynı şeyi bugün siz yapıyorsunuz. Sina’da olup bitenlerle suçladınız, Sina’da bugün bile olup bitenler ortada, siz niye engelleyemiyorsunuz?

Mısır’daki şiddet eylemleri ve kiliselerde ve camilerde olanlarla suçladınız, bugün çok daha fazlası sizin idareniz altında vuku buluyor.

Beni tecrit ettiniz ama terk etmediniz, her gün işkence için uğramayı ihmal etmediniz. Beni yavaş yavaş ama en vahşi şekilde öldürmek istiyorsunuz ve tek çekindiğini şey bu katledilmem halinde maruz kalacağınız tepkilerdir.

Allah’tan başka kimse ecelimizin ne olduğunu bilmez. Bütün bu zulümler, ihanetler ve darbeler karşısında sadece Allah bize yeter, ne güzel vekildir derim. Yakinen biliyorum ki, Allah’a kavuşacağım, sabrederek, şükrederek, ve zalim mücrimlerle Allah’ın huzurunda karşılaşacağım. O’nun yanında toplanır bütün hasımlar.

Çocuklarıma ve eşime mesajım şu: Allah şahittir ki, Allah’tan başkasının bilemeyeceği kadar sizi seviyorum. Hapiste ne kadar elem ve ıstırap çeksem de, tedavisiz, ilaçsız ne kadar kadar zaman geçirsem de sizi gece gündüz düşünmekten hiç geri durmadım. Ne zaman buluşacağımızı bilmiyorum, belki cennette olur, orada zalimlerin zulmünü Allah’a şikayet ederiz.

Buradan büyük Mısır halkına tekrar ve kuvvetle altını çizerek söylüyorum ki, değişime gücünüz var, ey Mısır gençleri şehitlerin analarını hayal kırıklığına uğratmayın, zulüm gören kardeşlerinizi hayal kırıklığına uğratmayın. Zulüm devam etmeyecektir, darbecilerden de kimsenin kalmayacağı günler gelecektir, çünkü Allah daim ve bakidir.

Başkanlığım bir yıl bile devam etmedi ve bazı Siyo-Amo-Arabi devletlerin Mısır’ın işlerine müdahale ederek bazı kiralık isimleri Mısır’ı yıkmak üzere satın aldıklarını gördük. İşte şimdi şahit olduğunuz gibi her geçen gün harap olmaya devam ediyor. Toplumsa zalimler zeval bulmadan ve mazlumlar geri gelmeden yatışmayacaktır.”

Görgü tanıklarına göre bu son sözüyle birlikte yere yığıldı Mursi, son sözü de şu oldu: “Ben sadece Allah’a kavuşmayı bekliyorum. Ey hakim, göğün hakiminden yerin hakimine veyl olsun!”

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
407 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...