logo

21 Ekim 2019

Nuri Pakdil’in ardından


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Gençtim, habersizdim, Nuri Pakdil destanını Şaban Abak’tan işittim ilkin.

Sene 1988.

Nuri Pakdil çoktan çekip gitmişti o vakit.

Nesi varsa (Kitaplar, kitaplar, kitaplar) dağıtıp bir otel odasında inzivaya çekilmişti.

Cesaret isterdi ziyaretine gitmek; yeterince devrimci -bilhassa “antifiravunist”- bulmadıklarını azarlarmış ve devrimcilik konusunda Nuri Pakdil’den geçer not almak çok zormuş zira.

Antiemperyalistlik, antikapitalistlik, antinasyonalistlik, “antifiravunistlik” standartlarını çok yüksek tutarmış.

Fevkalade hassas bir teraziyle tartarmış muhataplarının devrimcilik iddiasını.

Hiç beklenmedik yerlerden sorar, hiç beklenmedik şeylere istinaden devrimci öfkesini patlatırmış.

Ben yeterince cesur değildim, o zamanlar hiç gitmedim Nuri Pakdil’in yanına; duruşu ve eserleri üzerine ihtisas yapan Şaban Abak’ın heyecan verici tahlillerini ve Mustafa Şahin ile Gökhan Özcan’ın onunla ilgili sarsıcı tecrübelerini dinlemekle yetindim.

Yanına gidip imtihanından geçecek, hem de bunu defaatle yapacak kadar cesurdu Mustafa Şahin ile Gökhan Özcan.

Her seferinde sarsılıyor ve ‘başlarından geçeni’ bana anlatırken de o sarsıntıyı hissettiriyorlardı.

Onları dinledikçe ve Nuri Pakdil’in yazdıklarını -o günlerde zar zor bulunan- kitaplarından okudukça ben de sarsılıyordum.

Duruşumuz ne kadar tevhidî?

Fikrî, siyasi, ideolojik iddialarımız ne kadar sahici?

Bunları bize tekrar tekrar sorgulatıyordu Nuri Pakdil.

Mehmet Görmez Hoca’nın dediği gibi, “vicdanın kalemi”ydi işte.

***

On yıllar sonra inzivaya son verdi, kalabalıkların içine çıkmaya başladı.

İnsanlarla ilişkilerinde eskisi kadar ‘sert’ değildi artık, dost meclislerinde gülüp eğleniyordu hatta; fakat devrimci şuuru ve tavizsizliği ile ayrılmaya devam ediyordu kalabalıklardan.

Necip Fazıl Ödülleri töreninde çıktığı kürsüdeki selamlama konuşması her şeyi anlatıyor:

“Sevgili arkadaşlar, hepinizi antiemperyalist, antikapitalist, antisosyalist, antinazist, en önemlisi de -Türkiye özeline ait olmak üzere- antifiravunist bilinçle selamlıyorum. Ne mutlu ezeli-ebedi ulu önderimiz Hazret-i Muhammed’in ümmeti olanlara… Sloganım şudur: Ne mutlu Müslüman’ım diyene!”

***

Ahir ömründe çokça görüştüm Nuri Pakdil’le, elhamdülillah.

Kendisine “efendim” diye hitap ediyordum; son telefon konuşmamızda “Hakancığım, ‘abi’ daha iyi değil mi?” dedi.

Abim benim.

Allah ganî ganî rahmet eylesin, cennet olsun mekânı.

Evvelki gün Nuri Abi’nin kabrinin başından ayrılırken çok büyük bir eksilmenin ızdırabını duydum; kendimden, çevremden, ülkemden.

***

Geride bıraktığı eserlerin, ömrünce sergilediği ‘klas duruş’un yeni nesillere ilham olmasını, bizim çoğumuzun gösteremediği veya gösteremez hale geldiği devrimci dirayeti o nesillerin göstermesini Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederim.

(KARAR)

Etiketler:
Share
492 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...