logo

03 Şubat 2019

Nüfusumuz 82 milyon


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Anadolu’da 11 milyon nüfus kalmıştı. Nüfus tarihçisi Justin McCarthy 1914-1922 arasında Anodolu’nun 3 milyon Müslüman kaybettiğini yazar, savaşlar, hastalıklar ve açlıklar sebebiyle.

İki milyon Hıristiyan’ın da tehcir ve mübadele ile Anadolu’dan ayrıldığını hatırlamak gerekir.

Evet “ıssız Anadolu” muhteşem bir zafer kazanmıştı fakat çok yoksul ve yorgundu. 11 milyon nüfusun 800 bini sakattı. Sıtma, verem, trahom gibi hastalıklar yaygındı. Ankara’dan öteye demiryolu yoktu, halkın yüzde 90’ı yoksul köylüydü.

Böyle bir nüfus üzerine kuruldu Türkiye Cumhuriyeti…

Milli Mücadele heyecanıyla yürütülen sıtma mücadelesi erken başarıldı, veremle ve trahomla mücadele ancak 1950 sonlarında başarıya ulaştı.

1933’te 15 milyona çıkması “on yılda on beş milyon” sevinciyle Onuncu Yıl marşında yer almıştı.

Nüfus politikasında aşamalar

1950’de 20 milyon olan nüfusumuz 1960’da 28 milyona, 1980’de 45 milyona çıktı. Gelişen sağlık ve ulaştırma alt yapısı sayesinde Türkiye 1960-80 arasında nüfus patlaması yaşadı.

Atatürk, İnönü ve Menderes nüfus artış politikası izlemişlerdi. Fakat 1970’lerde kendini göstermeye başlayan nüfus patlaması, o zamanın bilgi birikimiyle “nüfus planlaması” çalışmalarına yol açtı. Türkiye’de Diyanet’in İran’da Dini Lider’in fetvalarıyla “nüfus planlaması” politikaları uygulandı.

Yaşlanan nüfusun çalışan nüfus tarafından beslenemeyecek kadar artmasının doğurduğu iktisadi sorunlar ağırlaştıkça dünyada da bakış açısı değişti. Türkiye ve İran şimdi nüfus artış politikası izliyor. İskandinav ülkeleri kadınlara “anne olun” çağrısı yapıyor.

TUİK’in son açıklamasında nüfusumuz 82 milyonu geçmiş, tabii Suriyeliler hariç… Dahası, nüfus artış hızımızın büyümesidir: 2017’de binde 12,4 olan nüfus artış hızı 2018’de binde 14,7’ye yükselmiş.

Bunun anlamı yılda nüfusumuza 1 milyon 193 bin 357 vatandaşın eklenmesidir.

Belli ki çalışan kadınların doğum yapmasını teşvik için yapılan düzenlemeler bir ölçüde etkili olmuş.

Nüfus ve ekonomi

Şimdi başka problemler kendini gösteriyor; genç nüfusun eğitimi ve istihdamı… Nüfusun başta İstanbul olmak üzere belirli şehirlerde yığılması, betonlaşma ve rant ekonomisi gibi sorunlar.

Sanayici Rahmi Koç üç yıl önce şöyle demişti:

“10 senede yapılan yatırımların çoğu taşa toprağa ve çimentoya gitti. Oysa memlekete ihracat getirecek, rekabeti kuvvetlendirecek, ‘greenfield’ dediğimiz yeni yatırımlar, yeni fabrikalar, yeni işler açılması lazımdı.” (18 Şubat 2016)

İnşaat sektörünün çok böyle desteklenmesi piyasaya canlılık verdi, büyümeye katkı sağladı, genç nüfusa inşaatlarda istihdam yarattı, oy da getirdi.

Fakat inşaatın üretim ve ihracattan fazla büyümesi dış açığı büyüttü, enflasyon ve döviz krizleriyle sonuçlandı. İstanbul’un “Dikey mimari”ye boğulması da böyle oldu.

Şimdi yatay mimari diyoruz elbette.

Nüfusun kalitesi

Nüfus artışında dikkate alınması gereken en önemli unsur şüphesiz eğitimdir. Merhum Şerif Mardin hocamızın deyişiyle “ukala ideologlar” yetiştirmek için değil, üretim ve ihracat yapacak vasıflı işgücünü yetiştirmek için eğitim.

Nüfusun yaşlanması elbette önemli bir sorundur ama genç işsizlerin artması da büyük ve hatta tehlikeli bir sorundur.

BM İnsani Gelişme İndeksi’ne baktığımızda Türkiye eğitimi yaygınlaştırmada başarılıdır: Ortalama eğitim süresi 2017’de 8 yıla çıkmıştır, daha önemlisi “beklenen eğitim süresi” 12 yıldır, 12 yıla çıkacaktır… Bu, İsrail’in bugünkü düzeyidir.

Evet “süre” iyi gidiyor ama “kalite” nasıl?

World Economic Forum’un “Küresel Rekabetçilik Raporu”na göre Türkiye “eğitimin kalitesi” ölçümlerinde 2008 yılında 91. sıradaydı… 2018 raporunda 101. sıraya inmiştir! Fen bilimlerinde daha aşağıda. (WEF, World Competitivness Report 2018, s. 293)

Bu tablo diplomalı işsizler sorununda alarmdır! Yüksek katma değerli üretim hedefi bakımından alarmdır!

Yoksa, 85 milyona yürüyen nüfusa nasıl refah sağlayabiliriz?.. Türkiye’yi nasıl güçlü yapabiliriz?

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
781 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...