logo

12 Aralık 2019

Nobel’in ödüllendirme tarzı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Nobel ödülleri farklı alanlarda veriliyor. Edebiyat, ekonomi, tıp, fizik, kimya ve barış. Fakat en çok siyasi boyutu olan “barış” ödülü olduğundan en fazla tartışmalara konu oluyor. Edebiyat ödülünde de belli bir mesajın öne çıkarılması ve dünya kamuoyuna kabul ettirilmesi amacı söz konusu olduğundan tartışmalara konu olmaktadır. Diğerlerinde daha çok bilimsel çabalar ve başarılar esas alınıyor olsa da yine belli çalışmaların ve kişilerin bayraklaştırılması hedeflenmektedir.

Bu ödüller 1833’te İsveç Stcokholm’de doğan ve 1896’da İtalya’da ölen Alfred Nobel’in kurduğu bir dernek adına veriliyor. Bugün adayların kabulü ve ödül alacak kişilerin belirlenmesi çalışmaları Oslo’daki Norveç Nobel Komitesi tarafından yürütülüyor.

Ödüllerin Alfred Nobel’in vasiyeti doğrultusunda, belirlenen dallarda insanlığa hizmet kriterine göre verildiği iddia ediliyor. Dolayısıyla ödüllendirmeye layık görülen çalışmalarda insanlığın bir bütün olarak ele alınması ve hizmette de bu yaklaşımın öne çıkarılması esas olmalıdır. Fakat 119 yıla varan bu ödüllendirme geleneğinin tarihini incelediğimizde böyle bir anlayışın hâkim olmadığını görürüz.

Bu yılın barış ödülü Etyopya Başbakanı Ahmed Abiy’e verildi. Ahmed Abiy gerçekten Etyopya ile Eritre arasındaki anlaşmazlığın kesin bir şekilde bitirilmesi ve barışın hakim kılınması için çalıştığından ona verilen ödül makul görülebilir. Ama maalesef edebiyat ödülünün bir soykırım yanlısına verilmesi, Srebrenitza katliamı gibi korkunç bir katliamın suçlularını temize çıkarmaya çalışan, bu olayın gerçekte bir katliam olmadığını bir kardeş cinayeti olduğunu ileri sürecek kadar arsız birine verilmesi Nobel ödüllerindeki ölçülerin gerçekte insanî değerler olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ve bütün tepkilere rağmen kendisine ödülü takdim edilen Avusturyalı Romancı Peter Handke, Sırp savaşçıları açıkça desteklediğini değişik vesilelerle ortaya koymuş biridir. Bosna-Hersek halkına karşı yürütülen savaşta Sırp milisleri destekleyen, onlara yardımcı olan ve Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bile suçlarını örtemediği dolayısıyla mahkum etmek zorunda kaldığı eski Sırp lider Slobodan Miloseviç’in büyük bir hayranı olduğunu açıkça, utanmadan ve arlanmadan dile getirebilmiştir. Bu adam, Miloseviç’in 2006’daki cenaze törenine katılmayı da ihmal etmemiştir. Cenaze töreninde yaptığı konuşmada; “Yugoslavya için, Sırbistan için, Slobodan Miloseviç için buradayım” ifadelerini kullanmıştı.

Handke, Sırp katiller tarafından hunharca katledilen Müslümanların aslında kendi kendilerini öldürdüklerini ileri sürecek kadar aşırı giden bir yalancı ve sahtekârdır. Srebrenitsa katliamını da büyük ölçüde inkar etmiş ve gerçekleştirilen cinayetlerin de iddia edildiği gibi bir katliam değil kardeş cinayeti olduğunu ileri sürebilmiştir.

Nobel’in özellikle barış ve edebiyat ödüllerinde izlenen siyasetin iyi incelenmesi durumunda aslında barışın, insanî değerlerin değil zulmün ve katliamların ödüllendirildiğini görüyoruz. Bazen birinde itidalli hareket edildiği görülse de diğerinde bunun acısını çıkarırcasına aşırı gidiliyor. Bu yıl yapıldığı gibi. Barış ödülü makul sayılabilecek birine verilirken edebiyat ödülü bir katliam ve vahşet yanlısına verildi.

1994’te de barış ödülü Filistin’deki korkunç katliamların sorumlusu olan İzak Rabin’e verilmişti. Oysa bu kişi, vatanlarını ve onurlarını savunmak amacıyla işgalci saldırgan askerlere taş atan çocukların kollarının kırılmasını tavsiye eden kişiydi. O yüzden uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından Kemik Kıran Rabin olarak adlandırılmıştı ve bu adla tarihe geçti. Rabin’in ve Handke’nin ödüllendirilmesindeki oyun ve strateji 1978 barış ödülünün İsrail başbakanı Menahem Begin’e verilmesinde de karşımıza çıkıyor. Bunun daha başka örnekleri de var.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
459 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...