logo

29 Mart 2019

Nereden çıktı ders vermek?


Akif Beki
a.beki@gmail.com

İktidara ders vermek isteyen bir kitlenin varlığı tespit edilmiş ki onları böyle bir işe kalkışmaktan vazgeçirme çabaları görüyoruz.

‘Şimdi küskünlüğün sırası değil, bu seçimde olmaz, haklısın ama kırılsan da tepkini lütfen başka zamana sakla’ gibi ricalarla niyetini düzeltmeye çağrılıyor seçmen.

Siyasi literatürümüze ‘tepki oyları’ olarak geçen bir olgu var, yeni keşfedilmiş değil. Mevcut gidişattan hoşnutsuzluk, rahatsızlık ve memnuniyetsizlikleri sandığa yansıtma eğilimini tanımlamakta kullanılıyor.

Fakat ‘ders vereceklere önden ders verme’ lügatı o kadar paralandı, başa kakmalarla dozu o kadar aşıldı ki, o bile ders konusu olmaya doğru ilerliyor.

Oysa…

Seçmende bu tarz bir temayül birden bire belirmez. Sesini, şikayetlerini başka türlü duyuramadığı kanaati olgunlaşmadan ortaya çıkmaz. Birike birike dolmuşluktandır.

Son çaredir tepkiyi sandığa yansıtmak. Muhatabın dikkatini çekmek için başvurulacak başka yol kalmadığı kanaati hasıl olmuştur.

İktidar propagandistlerinin önlemeye uğraştığı ‘ders verme’ eğiliminden kasıt, bu olsa gerek.

Ve şayet buysa, seçmende böyle bir kanaatin olgunlaştığı, bardağın taşmak üzere olduğu, bunun göze batacak belirginliğe ulaştığı tespit ediliyorsa yapılacaklar bellidir.

Küskünlüğe, kızgınlığa, ders verme ihtiyacına yol açan nedenleri bulup ortadan kaldırmaya yönelirsiniz. Yani sorunu kendinizde arar, nerede hata yaptığınıza bakar, tarzınızı düzeltmeye girişirsiniz, seçmeni yola getirmeye değil.

Seçmen oyunu beğendirmek zorunda değildir çünkü, kendisini beğendirmek durumunda olan siyasettir.

Roller tersyüz edilmiyor gerçi, ‘ders verme iradesi’yle kavgaya tutuşulduğu yok. Yine de kanırtarak mücadele retoriği, boş başaklar gibi dik duran laflardan öteye gitmiyor.

Seçmeni, korkularından yakalayarak ambale etmek mümkün. Belki sandık başında tutuk ve titrek davranmaya, ikinci kez düşünmeye de sevk edersiniz.

Ama ‘ders verme’ eğilimine müdahalede doz aşımı, ya kaş yapayım derken göz çıkarmakla sonuçlanırsa?

Tercihini gözden geçirmesi için seçmen uyarılmaz. ‘Neyimi beğenmedin, nankörlük etme’ diye eleştirilmez. Propaganda taktikleriyle bombardımana tutup toplumsal rızayı şekillendirmeye soyunmak, nafiledir. Günü kurtarır, belki bu seçimi de. Peki ya sonrakini?

Ancak talep ve beklentilerine hitap ederek, eleştirilerine kulak asarak seçmenin tasvibini kazanabilirsiniz.

Partilerin ve adayların, kendilerini milletin onayına sunmasıdır seçim.

İcraatları, söylemleri, vaatleri, üsluplarıyla görücüye çıkar partiler. Seçmen de aralarında tercihini yapar, neyi onaylayıp neyi onaylamadığına karar verir.

Tasvip görmüyorsa; seçilen tarz, tutturulan yol değiştirilir.

‘Ders verdirmeme’ yaklaşımı, karşılıksız son bir şans ya da ödünç oy talebi gibi algılatılmamalı o yüzden.

Ders vermek değil, izlenen siyaseti onaylamadığını göstermektir çünkü seçmenin amacı.

Onaylamadığı halde avans oy vermesi isteniyorsa, o oyun açık çek ve sınırsız kredi sayılmayacağını, onaylamadığı şeyleri onayladığına yorulmayacağını, siyasetin kendine çekidüzen vermek yerine bildiğini okumaya devam etmeyeceğini nereden bilecek seçmen?

‘Dipsiz kile boş ambar’ yaygaracıları, eyyam ağası tribün amigolarını sahneden çekmek bile başlangıç için göz dolduran bir teminat olabilir, yeter ki ciddiye alınsın.

(KARAR)

Etiketler:
Share
432 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...