logo

23 Ekim 2018

Nerede kaldı şu Ankara kriterleri!


Akif Beki
a.beki@gmail.com

AK Parti’nin yasakçı kafayla mücadelesi, demokratikleşme reformları, dini ve etnik milliyetçiliği ayaklar altına alan açılımları çok şey değiştirdi Türkiye’de.

Ama bir şeyi değiştirmeyi başaramadı, o da zihniyet.

Ve ne yazık ki bu şey, diğer her şeyin başı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vaktiyle sıkça yakındığı gibi, aslolan zihniyetleri dönüştürmeyi başarmaktı.

Zihniyeti değiştirmedikten sonra, yazılı kuralları değiştirmekle uygulama ve pratikler değişmiyordu.

Kanun koyucu Meclis’ten geçen reformlar, rejim koruyucu yargıya sökmeyebiliyordu.

Yargı, devleti vatandaştan korumaya ayarlıydı. Hak ve özgürlük taleplerini rejim aleyhtarı yıkıcı faaliyet gibi gördüğünden direniyor, karşı koyuyordu.

‘Son kale’ romantizmiyle zırhlanmış bir yargı vesayeti, Nuh diyor da peygamber demiyor, ayak diriyordu değişime.

Resmi ideolojiye sadakatten ve kurulu düzeni muhafazadan ayrılmıyor, bildiğini okuyordu yüksek mahkemeler.

Oysa yargının canla başla ayakta tutmaya çalıştığı statüko, artık topluma dar geliyordu, yıkılmaya mahkumdu.

Değişimi temsil eden AK Parti’nin önünde duramadı o yüzden, yıkıldı da…

Fakat anlıyoruz ki asıl yıkılması gereken bir şey yıkılmadı. O da eski düzenin dayatmacı, yasakçı, buyurgan, hak ve özgürlüklerden ölümüne korkan zihniyetiydi.

Her şeyi değiştirirken değiştirmeyi ihmal ettiği o kodlar, sağından solundan iktidara sızarak, güce nüfuz ederek canlanıyor, kaybettiği Ankara’yı yeniden ele geçiriyor şimdi.

‘Andımız’ marşı, mahkeme zoruyla okullara geri geliyorsa tek açıklaması budur. Eski Türkiye’nin tektipçi ruhu çekildiği mevzilere geri dönüyor, sinsice nüksederek yeni düzeni kendine benzetiyordur.

Dönüştürülemeyen zihniyet, değişen ne varsa terse çevirip bir bir eski haline dönüştürüyor.

Eskinin reenkarnasyon gösterisi, yeniden diriliş şovu gibi bir şey…

***

2003’leri düşünün…

Yenilikçi lider Erdoğan “AB’den tam üyelik alamazsak dünyanın sonu değil. Kopenhag kriterlerinin adını Ankara kriterleri koyar, reformlara devam ederiz” diyordu.

Düşünün ki…

O tarihlerde Erdoğan, hak ve özgürlükleri AB istiyor diye savunmadıklarını, kendi insanımızın hayat standardını yükseltmek için savunduklarını söylüyordu.

2018’deyiz ve iddianame yüzü bile görmeden içeride yatanlardan biri Osman Kavala, hani güya AB’nin ‘içerideki adam’ı… AB’yle tekrar yakınlaşmak için özgürlüğünün pazarlık konusu yapıldığı imalarından çok rahatsız.

Yıldıray Oğur, yolladığı mektubu Karar’da yazdı. Aradığı hak ve adalet, ödün koparmak karşılığında AB’ye bir taviz, bir jest olarak verilecekse hiç verilmesin daha iyi diyor.

Tutuklu yargılama rejiminin değişmesi için Brüksel’den değil, Ankara’dan mesaj bekliyor.

Tam sırası; imdada yetiştirildi yetiştirildi Ankara kriterleri… Yetiştirilmezse her yanı saracak başa dönüş virüsü. Yeninin Ankara’dan tasfiyesini durdurmak için daha da çok geç.

(KARAR)

Etiketler:
Share
429 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...