logo

10 Mayıs 2019

* Ne yani, İstanbul’a Haçlı Seferi mi başlatacaksınız? * İmamoğlu yok, İstanbul’a el koyma planı yapıyorlar.. * Dışarıdan büyük saldırı, içeriden büyük ihanet var. * Bu sefer, bazı ‘muhafazakâr siyasiler’ de harekete geçirildi.


İbrahim Karagül
i.karagul@gmail.com

31 Mart’ta organize bir seçim hırsızlığı yapıldı.

Bu hırsızlık üzerinden ince işlenmiş bir oyun servis edildi.

İmamoğlu projesi öne çıkarılıp İstanbul’a el koyma planı uygulandı.

Dışarıdan büyük saldırı, içeriden büyük ihanetle Türkiye’ye çok büyük bir tuzak kuruldu. Bu bir siyasi müdahaledir.

Gezi’den, 15 Temmuz’dan hiçbir farkı yoktur. Dışarıdan müdahale edenler, içeride cepheler kurmuştur.

Maalesef bu sefer bazı muhafazakâr çevreler ve siyasiler de işin içindedir.

Gezi’de kim müdahale etmişse, 15 Temmuz’da kim müdahale etmişse, tetikçileri ve akıl hocaları kimse, yine onlar, o güçler seçime müdahale etti.

FETÖ ağları kullanılarak, dışarıdan yönetilen bir senaryo uygulandı. Şikâyet üzerine Yüksek Seçim Kurulu hileyi tespit etti ve seçimlerin yenilenmesini istedi. Dikkat edin, seçimler yenileniyor. Yani daha dikkatli, daha sağlıklı bir seçim yapılması isteniyor! Bu haliyle CHP adayı İmamoğlu kazanmadı, örgütlü hırsızlık ile seçmenin oyları çalındı çünkü.

NASIL GÜLECEĞİ, NASIL YALAN SÖYLEYECEĞİ BİLE ÖĞRETİLMİŞ..

Aday yapılması, hazırlanması, projelendirilmesi, kampanyası tamamen birileri tarafından önceden planlanmış, gülmesi ve konuşması bile, fotoğraf vermesi bile, sembolleri kullanması bile, hangi cümleleri kullanacağı bile, giyiminden yalan söyleme biçimine kadar her şeyi çalışılmış, öğretilmiş bir adam için, projenin mutlaka tamamlanması için hırsızlık da önceden planlandı.

İmamoğlu’nun siyasi kimliği yoktur. CHP’li bile değildir. CHP’liliği, Trabzonluluğu, Türkiye üzerine nutuk atma biçimleri, hepsi proje, hepsi çalışılmış. Kendine ait bir şeyi olduğunu sanmıyorum.

İSTANBUL’A EL KOYMA PLANI BU! ASLA BELEDİYE MESELESİ DEĞİL..

Seçim üzerinden bir darbe yapılmak istendi. Bu bir İstanbul projesiydi. Asla belediye meselesi değildi. 15 Temmuz’da İstanbul’u alamayanlara bu sefer İstanbul teslim edilecekti. 15 Temmuz’da İstanbul’u Anadolu’dan koparma planları yapanlar bu sefer bu planı seçim üzerinden, İmamoğlu üzerinden yapmıştı.

Bu kapsamlı plan için inanılmaz bir çalışma yürütüldü. Uluslararası bir proje uygulanıyordu ve uluslararası tecrübe ve planlama yeteneği İstanbul için harekete geçiriliyordu.

KİMLER ÖFKE NÖBETİNE GİRDİ, KİMLER ÜLKEMİZE PARMAK SALLADI, KİMLER “NOT” ETTİ.

Seçimin yenilenme kararı üzerine kimler öfke nöbetine girdiyse İmamoğlu onların projesidir. Ardı ardına kimler Türkiye’yi tehdit etme yarışına girdiyse İmamoğlu onların projesidir. YSK kararı üzerine kimler Türkiye’ye parmak sallamaya başlamışsa proje onlarındır.

ABD not etmiş, Almanya not etmiş, AB not etmiş, İsrail not etmiş, FETÖ not etmiş, PKK not etmiş, DHKP-C not etmiş, Suudi Veliaht not etmiş, BAE not etmiş, Muhammed Dahlan not etmiş..

Doğu Akdeniz’e yığınak yapanlar not etmiş. Suriye’nin kuzeyinde cephe hazırlığı yapanlar not etmiş. Ege’de adalara silah yığmaya başlayanlar not etmiş. Balkanlar’ı Türkiye karşıtı üslerle donatanlar not etmiş.

‘MUHAFAZAKÂR MUHALEFET’ DE “HAD BİLDİRMEYE” BAŞLAMIŞ..

Yetmemiş..

Bizim “muhafazakâr muhalefet” not etmiş. Bugüne kadar AK Parti saflarında mücadele ediyor gözükenlerden bazıları harekete geçmiş, FETÖ’den bile büyük bir öfke ile, CHP’den bile daha büyük bir hırçınlık ile veryansın etmeye başlamış.

Bu kadar ülke, bu kadar güç İmamoğlu için niye harekete geçer, neden Türkiye’yi tehdit eder, neden bu ülkeye ve millete parmak sallar, düşünmemiş had bildirmeye başlamış…

Meselenin seçim olmadığını, İstanbul’da belediye başkanı olma meselesi olmadığını anlamak için başka ne gerekiyor! Çokuluslu eksen içeride de dışarıda da harekete geçmiş. Çünkü mesele İstanbul’dur. İstanbul’dan sonra Türkiye’dir. Bu bir çokuluslu müdahale yöntemidir, başlangıcıdır. 1453’ten beri devam eden tarihe bir son vermektir!

‘İÇ İŞGALCİ’ MESELESİ..

Ne acı ki, “iç işgalci” demekten asla tereddüt ekleyeceğim bazı çevreler, küresel ittifakın içine, bir nevi İstanbul seferine katılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda, İstiklal Savaşı’nda gördüklerimizin aynısını bugün bir kez daha görüyoruz.

Türkiye’nin karşısında bir çokuluslu ittifak şekillendi. Bin yıldır Anadolu’da verdiğimiz mücadelede yeni bir merhale başladı. Bunların ne olduğunu sanırım çok yakında hep birlikte göreceğiz. Çok sürprizlere tanık olacağız.

GÜL’ÜN AÇIKLAMASI, İMAMOĞLU GÖLGESİ VE SİYASİ TÜKENİŞ..

Bu halde bile, AK Parti seçmeninin desteği ile Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış olanların, dar siyasi hesaplar yüzünden bu çokuluslu ittifakla beraber hareket etmesi, bir müdahale senaryosunun içinde yer alması, kendi inandırıcılıklarını tamamen bitirdi.

Siyasi tezleri yerine, milletin kalbinde yer edinme yerine çokuluslu senaryolardan pay kapma yolunu tercih etmeleri, büyük bir tükeniştir.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün o açıklaması da “müdahale” çerçevesinde bir çıkış olmuştur. Sadece kendisi açısından bir talihsizlik olmuştur. Çünkü rüzgâra teslim olup, bir şeylerin peşine takılmak Gül’ün siyasi kimliğine ciddi darbe vurmuştur.

Fırsatçılık, konjonktür beklemek, dışarıdan gelen dalgalara göre pozisyon almak, milletimizin vicdanında hiç iyi bir yer bırakmıyor çünkü… İmamoğlu üzerinden bir illüzyon, gölge oluşturuldu ve hepsi o gölgeye sığındı.. Yazık..

MUHAFAZAKÂR MUHALEFET KİMİN BAYRAĞINI TAŞIYOR?

İster siyasi olsun, ister medya mensubu, isterse STK çevreleri, hepsi İmamoğlu projesinin arkasına takılmış görünüyor. Kendilerine ait hiçbir siyasi tezleri yok. İmamoğlu üzerinden yürütülen projenin kimlerin projesi olduğu aşikâr olduğuna göre onların da kimlerin bayraklarını taşıdıkları artık netleşiyor.

O zaman onları da “Türkiye’ye müdahale edenler” cephesinde görmemizde bir mahzur yok sanırım. İki yıl önce başladığım “muhafazakâr muhalefet” ve “muhafazakâr müdahale” uyarılarının nedeni şimdi herkes için netleşti işte.

“ACIMASIZ DİRENİŞ” DAHA DA ŞİDDETLENECEK

Ne olacak?

ABD’den, Avrupa’dan, İsrail’den, Arap rejimlerinden, içerideki ittifaktan Türkiye’ye çok sert ve koordineli saldırılar başlayacak. 23 Haziran’da İmamoğlu ve Belediye seçimleri gösterilip aslında bir büyük İstanbul saldırısı yapılacak. Kim Türkiye ekseninde, kim çokuluslu eksende artık biliyoruz.

Mesele çok derin, İstanbul üzerinden bir Türkiye projesi. Mesele yeniden vesayet, yeniden kölelik müdahalesi.

Öyleyse “Acımasız Direniş” daha da şiddetlenecek demektir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
446 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...