logo

24 Mayıs 2019

Ne kadar öğretmen o kadar reform


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Eğitim gibi, herkesin bir fikre sahip olduğu ve herkesin ‘bozuk’ dediği bir alanda iş üretmek, ürettiğin işi insanlara beğendirmek çok zor.

Bir de, 17 senedir iktidardasın. Kimi suçlayacaksın? Kim yapmamış? Kim ihmal etmiş? Nerde lan o!

Ne diyeceksin?

Geçen sene bakan Ziya Selçuk Ankara temsilcileriyle yaptığı sohbette ümit verici işaretler vermişti.

(Bu arada, Milli Savunma Bakanı Akar Ankara Temsilcilerini iftara çağırmış. Beni çağıran olmadı. Görevini eksik yapmış desem uygun düşer mi? Yoksa görevi gereği mi Karar’ın Ankara temsilcisini çağırmıyor? Bilenler bilir, böyle şeyler benim umurumda olmaz. Not edeyim dedim.)

Hareket halinde olan bir ‘gelecek’ten bahsediyordu. Çocuklarımızı o geleceğe uygun yetiştirmekten.

Bakış açısı doğruydu. İnşallah devamı da doğru gelir diye temenni etmiştim.

Çünkü, zaman oluyor, bir şey yapıyorsun, ‘reform yaptım’ ‘devrim yapıyorum’ diyorsun, arkasından bir şey çıkmıyor.

Alây-ı vâlâ ile giriştiğimiz FATİH projesinden şimdi bahseden var mı?

Ne oldu, tablet öteye tablet beriye?

Benim torunlarım ellerine akıllı telefon geçti mi anasını ağlatıyorlar. Girdisini çıktısını benden iyi biliyorlar. Daha okula mokula gitmeden.

Mutlaka istifade edenler olmuştur tabletlerden.

İstifade edenlerin bazısı öğrenim çağındadır.

Geri kalanı yetişkindir.

Neyse, bu -hemen hemen- bir yıl içinde gözle görülür, anlamlı bir reform gerçekleşmedi eğitimde.

Dersler azaltılacak. Tatil çoğaltılacak, tatillerin günlerinde birtakım kaydırmalar olacak…

Böyle şeyler çalındı kulağımıza.

Bakan Selçuk sabırlı olmamız gerektiğini söylemişti. Belki biz aceleciyiz. Hadi olsun, hadi çabuk, hadi söyle!

Sonra Bakan Bey Nisan ve Kasım aylarına birer hafta ara tatil konulduğunu, bu sürelerin yaz tatilinden kesileceğini açıkladı.

Bizim manşeti gördüğümde, ‘biraz fazla olmuş ama, vardır bunda da bir hayır’ dedim.

Derken, Bakan Ziya Selçuk, eğitim sisteminde yapılacak değişikliklere dair en ayrıntılı açıklamasını yaptı.

Şu cümleler, bakanın ‘ehliyet’ini yansıtıyor.

“Vücudumuzda nano-robotların dolaştığı bir çağa gidiyoruz. Çocukların matematik uygulamalarıyla ilişkilendirmesi çok önemli. Biz bu çocukları 2035’lere 2040’lara hazırlıyoruz, başka bir bakış açısı gerekli. Küçük küçük çukur kazan bir çocuğun asla bir kuyusu olmaz. Her şeyden yüzeysel alınan içeriğin derinleşmeye değil, sadece sınav için belleğinde taşıdığı bir durum söz konusu. 9’larda 15-16 dersten söz ederken şu anki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. Niye azaltıyoruz? Bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve içselleştirmesi mümkün olmuyor.”

‘Eleştirel düşünce’yi muktedirler pek sevmez.

Eleştirel düşüncen olacaksa olsun ama, sen onunla başkasını eleştir. Beni eleştirme.

Eğitim reformuyla ilgili cümlelerin arasında ‘eleştirel düşünce’ tamlamasını görmeye çalıştım.

Göremedim

Eğitimde reform haberiyle ilgili bazı metinlerde cümle içinde geçiyordu. Ama tırnak içinde Selçuk’a ait bir alıntıya rastlamadım.

Olsa iyi olurdu.

Yeni sistemle ilgili olarak Bakan Bey’in Taha Akyol’a yaptığı açıklamaların içinde ‘Bilgi Kuramı’ndan söz ediliyor. Belki bilgi kuramı ‘eleştirel düşünce’yi mündemiçtir.

Bakanın cümlesi:

“Bilgi Kuramı; nasıl düşündüğümüzden ziyade nasıl bildiğimizi, ulaştığımız bilgilerin doğruluğunu sorgulamamızı ve ileri sürdüğümüz fikirlerin de kanıtını göstermemizi sağlayacak yöntemleri bize öğretir.”

‘Ne biliyoruz’dan ziyade ‘nasıl biliyoruz’ sorusunun cevabını aramak.

Çok iyi. Belki bazı öğretmenler mevzuattan erken davranıp uyguluyorlardır.

Okulda bilgiler parça parça öğretiliyor. 12. Sınıfta bilgiler arası sistem bütünlüğü öğrenilecek. Bu da iyi.

Hangi başlığı okusanız, gözünüzün önüne öğretmenler geliyor.

Kim yapacak? Kim okutacak? Hangi donanımla öğretecek. Var mı öğretmenimiz?

Çocuklarımın okullarına veli olarak gittikçe görüyorum.

Çok iyi olanları da var, zayıf bulduklarım da.

Kendi öğretmenlerimi hatırlıyorum. Üsküdar Hattat İsmail Hakkı’dan Naciye Metin Hanım’ı, Diyarbakır Mehmetçik’ten Nazlı Akbalık Hanım’ı.

Anne kadar müşfik, anne kadar fedakârdılar. İkisi de göçtü, gitti. Allah rahmet eylesin.

Gök kubbenin altı boş değildir. Yine vardır iyi öğretmenler.

Eski kuşak bu eğitimi öğretmen okullarından alıyordu.

Türkiye’de öğretmen okullarının kapatılmasıyla bilhassa ilköğretim açısından önemli bir imkanın heba edildiğini, bir kapasitenin kaybedildiğini düşünüyorum.

Öğretmen olmazsa reform da olmaz.

Zannediyorum, Bakan Selçuk’un aşması gereken en önemli sorun bu.

(KARAR)

Etiketler:
Share
377 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...