logo

10 Mart 2019

Nazım Hikmet AK Parti ve Türkçenin şiiri…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Bursa Erkek Lisesi’nde okuduğum yıllarda her gün okula giderken ders kitaplarımın yanında mutlaka bir şiir kitabı, roman ya da hikaye kitabı da götürürdüm. Ders çalışma işini genellikle hocayı dinleyerek hallettiğim için, ders aralarındaki süreyi ve okul dışındaki zamanları roman okuyarak geçirmeyi seviyordum. Ama şiir için özel bir zamana ihtiyaç yoktu, okulda, yurtta gece ve gündüz şiir hep baş köşedeydi.

Yurttaki dolabımda Yahya Kemal’in Necip Fazıl’ın, Nazım Hikmet’in, Sezai Karakoç’un, Cahit Zarifoğlu’nun İsmet Özel’in, Attila İlhan’ın, Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in, Can Yücel’in, Ülkü Tamer’in, Gülten Akın’ın, İlhan Berk’in, Ataol Behramoğlu’nun şiir kitapları hep elimin altındaydı ve her gün bir şairin şiir kitabıyla okula giderdim.

Bir gün Vakıflar yurdunda birlikte kaldığım İmam-Hatip’e giden arkadaşım Selçuk, beyaz bir kağıda yazılmış şu dizeleri tutuşturdu elime: “Bu yazılar, seni benden önce görmek bahtiyarlığında oldukları için onları kıskanıyorum.” Müthiş… Adeta büyülenmiştim, kimin olduğunu sormaya gerek kalmadan arkadaşım, bu satırların Nazım’ın Bursa Cezaevi’nden karısı Piraye’ye yazdığı mektuplarda yer aldığını söyledi.

O yıllarda Nazım’ın şiirlerini bir öğrencinin, hele de bir İmam-Hatip okulu öğrencisinin okuması epey cesaret isteyen bir durumdu. Zira Nazım Hikmet hala ‘vatan haini’ olarak bilinen bir şairdi. Ta ki 2009 yılına kadar… Bilindiği gibi AK Parti iktidarı 2009 yılında yaptığı bir düzenleme ile Nazım’ın Türk vatandaşı olmasını sağlamıştı.

Şimdi bulunduğumuz şartlardan bakılınca, bunun nasıl mümkün olduğu hayretle karşılanabilir. Ama şu bir gerçek ki, AK Parti 2013 yılına kadar haklar ve özgürlükler konusunda son derece reformist bir partiydi ve gerçekten de demokratik anlamda başarı hikayelerinin altına imza atmıştı.

Evet bugün Nazım’ın şiirlerini gizli-saklı okumak zorunda değiliz, ama bazı zihinlerde hala yasakçı düşüncelerin tortu halinde de olsa var olduğunu görmek hüzün verici…

Maalesef anlamsız yasaklar yüzünden Türkçenin büyük şairlerinin şiirlerini okumanın bile sakıncalı olduğu yıllardan bugünlere geldik. Her biri bu ülkenin bir değeri olan şairlere, düşünce insanlarına vebalı muamelesi yapılmasını akılla ve mantıkla izah etmek mümkün değil, ama ne yazık ki tarihimiz bir bakıma yasakların tarihidir.

Herhalde hiçbirimiz bugün düşüncenin, inancın, kimliklerin tehlike sayıldığı günlere geri dönülmesini istemeyiz. Unutmayalım ki, bu ülkenin bir parçası olan bütün şairlerimiz, düşünce insanlarımız bu toprakların sesi ve nefesidir, onlarla ilgili ihanet kelimesini kullanmak bile abesle iştigaldir. “Memleketimi seviyorum” şiirini yazan Nazım bir hain olabilir mi?

/Memleketimi seviyorum:

Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.

Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı

memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

Memleketim:

Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,

kurşun kubbeler ve fabrika bacaları

benim o kendi kendinden bile gizleyerek

sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim

Memleketim ne kadar geniş:

dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana.

Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.

Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum

ve güneye

pamuk işleyenlere gitmek için

Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye

utanıyorum.

………../

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
877 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...