logo

16 Şubat 2019

Moro’da özerkliğe “Evet”


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Moro’da özerklik referandumu ve bu vesileyle bölgedeki özgürlük mücadelesinin tarihi hakkında gazetemizde 18 Ocak 2019’da yayınlanan yazımızda bilgi vermiştik. O yazımızda referandumun sonucuna göre ayrıca bir değerlendirmede bulunacağımızı ifade etmiştik.

Referandum iki turdan oluşuyordu. Ancak bu iki turun amacı başkan seçimlerinde olduğu gibi eleme yapma değil farklı bölgelerde farklı zamanlarda oylama yapılmasıydı. Referandumun birinci turu 21 Ocak Pazartesi günü, ikinci turu ise 6 Şubat Çarşamba günü gerçekleştirildi.

Beklenti, oylama yapılacak bölgelerdeki halkın büyük çoğunluğunun kısa adı BOL olan Bangsamoro Organik Yasası’na evet diyeceği yönündeydi. Ancak Bangsamoro’daki özgürlük mücadelesinin sürdüğü yıllarda Filipinler hükümeti büyük ölçüde nüfus kaydırması yaparak Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelere çok sayıda hıristiyan nüfus yerleştirmişti. O yüzden bazı kritik bölgelerde “hayır” oyunun fazla çıkması endişesi de vardı. Bunlar tabii savaşın bitmesine değil Müslüman nüfusun özerk bir statüye sahip çıkmasına karşı çıkabilirler diye endişe ediliyordu. Ama görüldüğü kadarıyla birçok yerde savaşın bitmesi için hıristiyanlardan da “evet” oyu verenler oldu. Zaten referandum öncesinde bazı hıristiyan ileri gelenleri anlaşmayı destekleyeceklerine dair açıklama yapmışlardı.

Oylamanın yapıldığı bazı bölgelerde “hayır” oyu fazla çıktı. Ama referandum yapılan bölgelerin tümündeki oyların toplamı içinde “evet” oylarının oranı yüzde seksene yaklaştı. Dolayısıyla yasa kabul edilmiş oldu. Çünkü anlaşmaya göre yasanın kabul edilmesi için öncelikle oylama yapılan bölgelerin tümünde verilen “evet” oylarının mutlak çoğunluğu oluşturması gerekiyordu. Oylama yapılan herhangi bir bölgenin oluşturulacak özerk bölgeye dâhil edilebilmesi için de orada “evet” oyu verenlerin çoğunluğu oluşturması gerekiyordu.

Bölgenin başkenti kabul edilen Cotabato şehrinde “evet” oyunun çoğunluğu oluşturması özerklik isteyenler açısından önemli bir başarıydı. Diğer bazı önemli şehirlerde, kasabalarda ve köylerde de özerkliği tercih edenler çoğunluğu oluşturdu. Böylece Bangsamoro Özerk Bölgesi (BARMM) oluşturulması konusundaki ittifak anlaşması ve bu anlaşmanın temelini oluşturan BOL hayata geçirilmiş oldu.

Bu yasa daha önce Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) lideri Nur Misvari ile yapılan anlaşmaya dayalı özerk yönetimin yetkilerini daha geniş ve kapsamlı hale getiriyor ve Müslümanlara yeni önemli haklar veriyor.

Anlaşmaya göre önce Bangsamoro Geçiş Otoritesi adında bir yapı oluşturulacak. Bu, Bangsamoro’nun geçici parlamentosu olacak ve seksen üyeden oluşacak. 2022’nin Mayıs ayına kadar bu geçici parlamento yönetimi üstlenecek. Bu parlamento kendi içinden bir hükümet oluşturacak. Bir başbakan seçecek.

Geçici parlamentonun üyelerini Filipinler Devlet Başkanı belirleyecek ama anlaşma gereği çoğunluğu ve kurulacak hükümetin başbakanı Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF)’nden olacak.

Geçiş döneminde 6 bin kişilik güvenlik gücü oluşturulacak ve bunun 3 bini MILF mensuplarından 3 bini devletten olacak.

Bölgede iki aşamalı bir şekilde şeriat mahkemeleri kurulacak. Medeni hukukta davalı tarafların her ikisinin de Müslüman olması durumunda bu mahkemeler yetkili olacak. Bu mahkemeler devletin tanıyacağı resmi mahkemeler haline gelecek.

MILF mensupları aşamalı bir şekilde silahlarını bırakacaklar. Bunun için anlaşmanın şartlarına uyulup uyulmadığı konusunda gözlemci heyetin tespitlerine bakılacak. Gözlemci heyet belirlenen şartlar doğrultusunda anlaşmanın uygulamaya geçirildiğine hükmederse MILF de belli oranlarda kademeli bir şekilde silahlarını bırakacak ve geçiş döneminin bitmesinden sonra özerk yapının tamamlanmasıyla silah bırakma işlemi tamamlanacak.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » »
Share
542 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...