logo

06 Temmuz 2019

Milliyetçi muhafazakâr..


Abdurrahman Dilipak
a.dilipak@gmail.com

“İslam”ın her çeşidi var artık (Haşa).. Liberali, ılımlısı, solcusu, sağcısı, demokratı, feministi, milliyetçisi, radikali, gelenekçisi, moderni, yok yok. Kim ki ona bir şey ekler ya da ondan bir şey çıkarırsa, kişi eklediği ve çıkardığı ile baş başa kalır ve din aradan çekilir.

İslam’ın değil, “Müslümanım” diyenlerin çeşitleri var.. Onlar için “ey iman edenler, iman ediniz” der kitap! Ve bir başka yerde “Mü’min olduk demeyin Müslim olduk deyin” der kitap!

Ben sağcı da değilim, solcu da. “Kitabı sağ elden verilenler” ile bugünkü “sağcılık” isim benzerliğinden başka bir şey değil. “Her sakallıyı baban sanma” diye bunun için denmiştir.

“Ne sağcı, ne solcu İslamcı” mı, yok o da değil. Ben ne “İslamcı” ne de “Müslümancı” olarak tanımlarım kendimi. Sade, yalın bir “Müslüman”, “İslam”. Kul’u olduğum Allah’ımın ve Ümmet’i olduğum Resulümün verdiği; bana ve dinime verdiği isim bu. Ben “Ümmetçi” filan da değilim.

“Akıllı” olmak güzel de, “Akılcı olmak” değil.

Allah bizi evet kabileler halinde yarattı da biz kabileci ya da kavmiyetçi değiliz. Mehmet Akif öyle der: “Fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber”. O zaman “Bu kavmiyetçilik de ne!” Doğduğumuz ana babayı biz mi seçtik, doğduğumuz zamanı toprağı, derimizin rengini, cinsiyetimizi biz mi seçtik!. Bundan dolayı insanlar üstün ya da geri olabilir mi! Allah’ın takdirine isyandır böyle bir tercih! “Üstünlük ancak takva iledir.”

Bir de “Mutaassıb” olduklarını söylemiyorlar mı! Müslüman “körü körüne” inanmaz!. Kafasını kiraya vermez. Bilmediği şeyin peşine düşmez. Böyle yapmamalı daha doğrusu, “Mutaassıb” da değildir ve olamaz..

“İki günü birbirine eş olan aldanmıştır” diyen bir Peygamberin ümmeti nasıl “Muhafazakar” olabilir!

Bakın, “Milliyetçilik” “Nasyonalizm”in karşılığı olan bir kavram. CHP’nin 6 ok’undan biri de “Milliyetçilik”. Hitler’in partisinin adı “Nasyonal (Milliyetçi) Sosyalist Alman İşçi Partisi”. Yani milliyetçilikle sol-sosyalizm düşman değil aslında, kardeş de olabiliyorlar. Bizim Türk milliyetçiler genel olarak sağcı, Arap milliyetçiler genel olarak solcudur.

Bu sosyalizm, kapitalizmsiyonizm ve faşizm de köken olarak aynı! İlk ırkçı, ilk Faşist Şeytan, ilk Haram, ilk Günah, ilk Lanet ırkçılığadır. Faşizm haramlar kronolojisinde ilk sıradadır. Bunun siyasi anlamda kökeninde Siyonizm var. “Her şey üstün ırk olan Yahudiler için, Yahudilere göre, Yahudiler tarafından” der genel anlamda Siyonizm. Burada Siyonizm yerine “Almanlar, Araplar”, “İşçi sınıfı”, “Sermaye” yazın ne değişir. Kadın, erkek yazın. Müslüman, Hristiyan yazın aynı sonuca varırsınız. Müslümanları mutlaklaştırırsanız onu da put yaparsınız. Bu anlamda “Müslümancılık”, “Feminizm”, “Futbol ve benzeri tarafgirlikler” gibi aidiyetlerin tümü “Mikro Faşizm”dir!

Kuralımız şuydu değil mi: “Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı çıkalım.” “İşi ehline verelim, ibadet ve ukubat dışında ehliyet ve liyakat imandan önce gelsin”.

Merkez’e HAK’ı alalım. HAK nerede tecelli ederse orada olalım. Bu anlamda Hak’kın rızasının tecellisinin vesilesi olalım.

Gelin şu “Milliyetçi Muhafazakâr” söylemlerinden vazgeçelim. Yabancı bir kavramı içeri sokarsanız, bu defa onu dönüştürerek zihinleri bulandıracaklardır. Hangi Milliyetçilik sorusu gelecek gündeme. “Atatürk Milliyetçiliği”, “Kültür Milliyetçiliği”, hatta “İslam Milliyetçiliği” diye kavramlarla çalacaklar kapımızı..

Siz “Osmanlıcılık” diyorsunuz, birileri başına fes giyip, kolunun altında tavla, elinde nargilesi ile çıkıp geliyor. Duvarda Osmanlıca ya da Arapça bir hat! Okumasını bilen de yok. “Hiç” de yazıyor olabilir “Ya hu!” da.

Hz. Adem’in çocuklarında, Hz. İbrahim’den vazgeçmeyen Şeytan bizden de vazgeçmeyecek.

Haramlar kronolojisinde ilk Faşizm vardı. Yani “Üstünlük iddiası”. 2’ncisi Fahşa’dır. Haddi aşmak! Dünya sürgünü’ne sebeb olan olay bu. 3. Katildir.

Bakın, insanlar kelimelerle düşünüp konuşur, ve dinler. Kelimelerimizi kavramlarımızı kaybederseniz, okuduğumuz kitabı da anlayamayız ve kendimizi doğru bir şekilde de ifade edemeyiz.

Milliyetçisi de, muhafazakarı da, solcusu da, liberali de, şuna dikkat etmeli değil mi: Siyaset, ne devlet sırtından kişisel hesap ve çıkar, ne de “Milli Çıkar” bahanesi ile başkalarının meşru haklarına karşı tehdit vesilesi olarak kullanılamaz. Adalete, hukuka uygun olmayan her düzenleme ve icraat suçtur! Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. Adalete dayanmayan devlet suç örgütüdür. Bir topluluğa olan düşmanlığımızın bile, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekir. Adalet, barış, hürriyet hepimize lazım. Özelikle de barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak bunu başarmadan o hedefe ulaşamayız. Zira adalet mülkün temelidir. Selâm ve dua ile.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
265 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...