logo

24 Kasım 2018

Mehmet Ali Öztürk’ü devletçe ve milletçe zulme terk ettik


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Daha evvel çeşitli mecralarda gündeme getirilmeye çalışıldı ve ben de bu köşede yazdım ama devlet pek oralı olmadı.

Şubat ayında Dubai’de tutuklanan hayırsever iş adamı Mehmet Ali Öztürk hâlâ tutuklu.

Öztürk, bir vakıf insan.

Bayır Bucak Türkmen Dağı Derneği’nin kurucusu.

Bu dernek vasıtasıyla Suriye, Irak ve birçok Afrika ülkesinde ihtiyaç sahiplerine insani yardım ulaştırdı.

Türkiye’deki Uygur (Doğu Türkistanlı), Özbek ve Çeçen muhacirlere de yardım elini uzattı.

Şeffaflık içinde gerçekleştirdiği yardım faaliyetlerinin tümü kayıtlı.

Kayıtlara göre en çok yetimlere yardım etti.

Dubai Savcılığına göre terör suçu işledi.

“Suriye Devletini yıkmaya çalışan Özgür Suriye Ordusu, Türkmen grupları, Ahrar-ı Şam ve Nusret Cephesi’ne gidip gelen Doğu Türkistanlıların çocuklarına yiyecek ve giyecek yardımı”nda bulunduğu gerekçesiyle 50 ilâ 70 sene hapis istemiyle yargılanıyor.

Bayır Bucak Türkmenlerine yardım götürdüğünde çekilen tüfekli bir fotoğrafı da -savaş bölgesinde kendini koruma ihtiyacı göz ardı edilerek- teröristliğine delil sayılıyor (Böylece Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendini Suriye’deki Esed rejimi ile özdeşleştirerek bu rejime karşı mücadeleyi üstüne alındığını öğrenmiş oluyoruz).

Ülkücü camiaya mensup olan ve Irak’ta fanatik Şiilerin öldürdüğü Sünni Türkmenlerin yetimlerine yardım ettiği gibi fanatik Sünnilerin öldürdüğü Şii Türkmenlerin yetimlerine de yardım eden Mehmet Ali Öztürk’ü Nusret Cephesi’yle irtibatlandırmak saçmalık.

Dubai Savcılığı zaten Özgür Suriye Ordusu ile Nusret Cephesi’ni aynı kefeye koyarak realiteden bağımsızlığını ilan etti.

Realiteye zerre kadar itibar etmeyince, yetimlere yapılan insani yardımlardan terör suçu çıkarmak pekala mümkün olabiliyor.

***

Mehmet Ali Öztürk’ün yardım faaliyetleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin mazlum ve mağdur Suriye halkına destek siyaseti ile yüzde yüz örtüşmekte.

Türkiye Cumhuriyeti bu çerçevede ne yapıyorsa Öztürk de kendi çapında onu yaptı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Öztürk’le meselesi aslında Türkiye ile meselesinin bir tezahürü olsa gerek.

Birleşik Arap Emirlikleri dediğime bakmayın; Öztürk’ün davasına bakan hakim ilk duruşmada “Amerika’dan delil bekliyoruz” dediğine ve FETÖ’nün önde gelen kalemşorları sosyal medyada Öztürk’e ve Öztürk üzerinden Türkiye’ye saldırdığına göre, ortada Birleşik Arap Emirlikleri’ni aşan bir dava var.

Öztürk sadece bir vasıta, bir mesaj vasıtası; bu davada Türkiye Cumhuriyeti hedef alınıyor.

Ve Türkiye Cumhuriyeti susuyor, susuyor, susuyor.

Tam dokuz aydır susuyor.

Mehmet Ali Öztürk Dubai’de -dile kolay- tam dokuz aydır mahpus, ama vatandaşı olduğu devletten çıt yok.

Soruyorum soruşturuyorum ‘yüzeyin altında’ devletin bir inisiyatifi var mı diye, o da yok.

Sivil toplum kuruluşlarından da -aylar öncesinde kalan bir iki istisnadan gayrı- çıt yok.

İktidar partisinden, muhalefet partilerinden de çıt yok.

Yaşadığı yerdeki mahalli MHP teşkilatı hariç, Öztürk’ün çilekâr eşini arayıp soran da yok.

20 bin doları bulan avukat masraflarıyla ilgilenen de yok.

İyilik timsali bir vatan evladını devletçe ve milletçe zulme terk etmiş bulunuyoruz.

Alayımıza yazıklar olsun!

***

Mehmet Ali Öztürk’ün önümüzdeki Salı günü (27 Kasım) duruşması var.

Tekrar: 50 ilâ 70 sene hapsi isteniyor.

Tekrar: 50 ilâ 70 sene hapsi isteniyor.

Tekrar: 50 ilâ 70 sene hapsi isteniyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin dokuz aydır görünmeyen nüfuzunu bu duruşmada da göremezsek sonuç -sadece Mehmet Ali Öztürk için değil, yurt dışına seyahat eden başka vakıf insanlarımız için de- felaket olabilir.

Türkiye Cumhuriyet pasaportunun ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası saygınlığını yerlerde süründürmemek bakımından da büyük bir imtihanla karşı karşıyayız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
311 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...