logo

22 Şubat 2019

Malcolm X


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

21 Şubat 1965’te Malcolm X kurşuna dizilir ve olaylar gelişir…

Malcolm X’in siyasi varisleri olan Kara Panterler, 1966’dan 1970’li yılların başına kadar birçok Afro-Amerikan “getto”sunda idareyi ele alıp yoksulluğa, uyuşturucu salgınına, ırkçı polis şiddetine ve -en önemlisi- aşağılık kompleksine karşı savaştılar.

Kurdukları okullarda çocuklara, düzenledikleri eğitim seminerlerinde yetişkinlere, medeniyetin Thames yahut Seinne nehri kıyılarında değil Nil nehri kıyılarında doğduğunu öğreterek, müthiş bir özgüven aşıladılar.

ABD çapındaki konferansları, nümayişleri ve kitap-dergi yayınları ile antifaşist, antiemperyalist, antikolonyalist bir rüzgâr estirdiler.

Çok önemli: Hep güzel giyindiler, temiz ve bakımlı oldular, asaletli bir konuşma tarzı geliştirdiler, hal ve hareketleriyle kendi kendine saygı duymayı telkin ettiler halklarına.

Ossie Davis’in “Işıldayan siyah prensimiz” diye andığı Malcolm X’in “Siyah Güzeldir” ve “Siyah İktidar” sloganlarıyla tayin ettiği istikamette yürüdüler.

Bu yürüyüşün ihtişamı sayesinde Afro-Amerikan halkı ‘Bizden adam olmaz’ demeyi bırakıp şöyle demeye başladı: ‘Adam olan biziz; bugüne kadar karşılarında saygı veya korkuyla eğildiğimiz o beyefendi/hanımefendi kılıklı Beyaz-Anglosakson-Protestan faşistleri değil! Ancak Tom Amca misali “iyi zenciler”e -yani sistemle uyum içinde hareket etmeyi marifet belleyen, sistemle hesaplaşmayı akıllarının ucundan bile geçirmeyen siyahlara- tahammül edebilen bu aşağılık güruha ne kadar kötü zenciler ve ne kadar iyi Afrikalılar olduğumuzu gösterelim.’

İhya edilmeyi bekleyen bir siyasi miras.

***

Dün, Malcolm X’in şehadetinin 54’üncü yıldönümüydü. Bu vesileyle, 1999’da yazdığım kısa roman “Ebuzer”in Malcolm X’le alâkalı kısmını da takdim etmek isterim:

Malcolm X’in vurulduğu yere gittik tabii. Bazen dans partileri, bazen konferanslar için kullanılan bir salondu burası. Neredeyse ıssızdı. Issızlığı bozan yaralı bir adam vardı sadece. Salonda mecnûn gibi dolaşıyor ve kafasını iki elinin arasına alıp “Malcolm, Malcolm” diye inliyordu.

“Sen Hakim Cemal mısın?” diye sordu Ebuzer.

“Evet” dedi Hakim Cemal, “Malcolm X’in hayranıydım ben. Önce Kızıl Malcolm’ın hayranıydım. Boston’daki serserilik günlerinden tanırdım onu. Sokakların kralıydı. En sıkı dümenler, en güzel kızlar, en kıyak tabancalar onundu. Yerinde olmak için neler vermezdim. Fakat Malcolm yerini yadırgadı. Elijah Muhammed denen üçkâğıtçının İslam Ulusu örgütüne katıldı. Ben de peşinden gittim. Malcolm ne diyorsa o dedim. Siyahların üstün ırk olduğunu vazeden bir doktrini Malcolm’la beraber militanca savundum. Sonra Malcolm’ı örgütten şutladılar. Ben de hemen ayrıldım tabii. Neyse… Malcolm, Mekke’ye gitti. Dönüşünde onu havaalanında karşıladım. Bana coşkuyla sarıldı. Sana söylediğim her şeyi unut dedi. İslam’a dair bildiğim ve öğrettiğim her şey yanlışmış. Hakikat’i yeni öğrendim. Her şeye sil baştan başlıyoruz. Sonra cebinden bir zarf çıkardı. Bu zarfın içinde beş davetiye var. Beş kardeşimiz Prens Faysal’ın misafiri olarak Suudi Arabistan’a gidecek. Orada hakiki İslam’ı öğrenecekler dedi. Prens Faysal dediği adam bizi önemsiyormuş. Bize yardım etmek istiyormuş. Tamam Malcolm dedim, sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Yeni bir hikâyeye hazırdım. Fakat yeni hikâye başlamadan vurdular onu. Burada, bu salonda, Esselâmu Aleykum dedikten hemen sonra kurşuna dizdiler. Yarım yamalak kalakaldım. O gün bugündür burada hikâyenin devamını arıyorum.”

Ebuzer, Hakim Cemal’e sıkıca sarıldı. “Romanını okudum.” dedi. “Derdini biliyorum. Ve sana Malcolm X’in gönül verdiği kitabı takdim ediyorum.”

Cebinden bir mushaf çıkarıp Hakim Cemal’e uzattı.

“Şimdi Varisuddin Muhammed’e git. O, Elijah’ın oğlu olduğu halde, sonuna kadar Malcolm X’in tarafını tutmuştu. Malcolm X’ten öğrendiği hakiki İslam uğruna babasına isyan etti. Yıllardır American Muslim Mission diye bir örgütün başında bulunuyor. Ona git. Sana hikâyenin devamını anlatsın.”

Hakim Cemal gitti. Ebuzer, tam Malcolm X’in vurulduğu noktada ellerini göğe kaldırıp şöyle dua etti:

“Ey Rabbimiz! Burada, bu ıssız yerde andığımız o güzel adama rahmet et. Mazlum ve yoksul sokakların intikamı, kibirli bulvarların korkulu rüyasıydı o. Duruşu adam gibiydi, yıkılışı da adam gibi oldu. Cennetinden bir bahçe ver Malcolm kardeşimize.”

(KARAR)

Etiketler: »
Share
617 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...