logo

Külliye’den bir haber kaynağım dedi ki!..


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Neyse, ben “yüzde yüz doğru” gibi bir güzelleme yapmayayım..

Sadece “bir bilgi” diyeyim..

Onunla yetinerek aktarayım..

Yıllarca Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapıp başarılı olamayan, şimdilerde ise çareyi “yanaşmakta” bulan A. Hakan, “Emine Erdoğan’ın kadına yönelik şiddet konuşması ve Akit’in terbiyesizliği” başlığı ile ilkesizliğini sergilemiş.

Düne kadar, Erdoğan karşıtlığı yapmak için, Akit’e saldıran bu “ilkesiz adam”, şimdi de Erdoğan savunması yapıyormuş gibi bir görüntü ile Akit’e saldırmış..

İlke olmayınca..

Tek ilkeniz; cafelerde oturup, manken tavlamak olunca..

Ramazan’da, patronun yatına biner, gündüz vakti kendisine yiyecek ikramında da bulunursunuz..

“411 el kaosa kalktı” diye manşet atan gazetede de yazarsınız.

O manşeti atan adamla kanka da olursunuz..

Gücünüz eriyince, iktidara yanaşıp “dalkavukluk” yapmaya gönüllü olduğunuzu da hissettirirsiniz..

“Tüpçü” diye aşağılamaya kalkıştığınız patronun önünde, başka çareniz kalmadığını düşünüp, önünüzü de iliklersiniz..

Talimat gelince, Külliye lehine yapıyormuş gibi gösterip, Külliye’ye sızanlar lehine yazı da kaleme alırsınız..

Başlığa döneyim..

Bir haber kaynağım dedi ki..

Hafta içinde Emine Erdoğan’ın konuşması ile ilgili yazınızda mesaj yerini bulmuştur..

Devam etti..

Ama..

Emine hanımdan gelmiş gibi düşünmeyin.. Yazınızın esas hedefi olanlar, karşı atağa geçtiler..

Emine Erdoğan’a, feministlerin etkisi altında imiş gibi gösteren; inancımızla da, kültürümüzle de çok fazla örtüşmeyen konuşma metnini hazırlayanlar, kendilerini aklamak için, medyadan birilerine ulaşıp, bir cevap verilmesini rica ettiler..

A. Hakan da, bu rica üzerine, Akit’e saldıran o yazısını yazdı..

Yoksa..

Bir yazının yayınlanmasından dört gün sonra..

Günlük köşe yazısı kaleme alan bir yazar, böyle bir yazıyı niye kaleme alsın ki?

Bir rahatsızlık hissetti iseniz..

Emine hanıma bir haksızlık yapıldığı kanaatinde iseniz.

O gün. Olmadı ertesi günü cevabını verirsiniz.

Ama..

İlgilisinden zılgıtı yiyenler..

“Suyumuz ısınıyor. Deşifre oluyoruz.. Bari bizi deşifre eden şu adama bir ceza verelim” mantığı ile..

A. Hakan’a ulaşıyorlarsa..

İşte o zaman..

4 gün sonra..

Sanki o günün gündemi bu imiş gibi, yazı kaleme alırsınız.

Kendinizi ele verirsiniz..

Sizi arayanları da ele verirsiniz..

Konu, “şu yaptı-bu yaptı” ile sınırlı değil..

Kimseyle, “sen dedin, ben dedim” tartışmasına girmedim, bundan sonra da girmek istemem.

Ama kişiliksiz insanların, bizim riayet etmeye çalıştığımız bu ilkemizi istismar ederek, kendilerine alan açmasına da seyirci kalamam..

Olayı bir defa daha hatırlatayım..

Emine Erdoğan hanımefendinin kadına şiddet ile ilgili 25 Kasım günü yaptığı konuşmasının metninin, Emine hanımın hayatı ile örtüşmediği kanaati ile, “Emine Hanım’ın konuşmasını, kim hazırladı?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım..

Hazırlayan arkadaş alınmış olmalı ki..

Emine hanım “Ben o konuşmadaki, eleştirdiğiniz ifadelerin arkasındayım. Anlaşılmayan, yanlış yorumlanabilecek bir ifadem yoktur” demediği halde..

Aldığı uyarının da ezikliği ile..

A. Hakan’a yazdırtmış..

Önce “Kadına yönelik şiddeti, sadece fiziksel yönüyle değil, ekonomik ve psikolojik yönleriyle de ele almalıyız” cümlesini aktarıp..

“Şahane” diye yorumlatmış..

Şahane olan ne?

Kadına yönelik şiddeti, fiziksel boyutundan çıkartıp, “ekonomik-psikolojik” boyutları ile ele almaya çalışanlar, tam da fiziksel şiddeti tahrik ettirenler değil mi?

“Oje paramı vermedi.. Bana ekonomik şiddet uyguladı” diyerek söze başlayıp..

“Bana surat astı.. Psikolojik şiddet uyguladı” diye giriş yapıp, ailenin içine mayınlar döşemeyi sağlayanların..

Sonrasında da fiziksel şiddeti önümüze koyup..

“AK parti iktidarında, kadın cinayetleri arttı” diyenler olduğunu bilmiyor muyuz?

Böyle bir söylemi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine hanım, nasıl dillendirebilir?

Fiziksel şiddete sonuna kadar karşıyız..

Emine hanım da karşı, Tayyip Erdoğan da karşı..

Ama..

Bu işi sulandırıp..

“Ekonomik şiddet” söylemi ile karşımıza çıkıp.

İşi göreceli kavramlara dayandıranların..

“Psikolojik şiddet” diye karşımıza çıkıp..

Somut ispatı mümkün olmayan şiddet tanımları ile aileyi yıkmak isteyenlerin oyununa, dindar bir insan gelir mi?

Gelmez.

Gelmemeli..

“Başkasının ahlakından sorumlu olmak, kimsenin görev tanımı değildir!” cümlesini kim sarfederse sarfetsin..

İnancımız açısından da, kültürümüz açısından da, insanlığımız açısından da sorunlu bir cümledir..

Bu cümleye, “harika” diyen dalkavuklar..

“Müthiş” diyen hokkabazlar..

Yarın; Tayyip Erdoğan’ın kuyusunu kazarken de, Emine Erdoğan’a kumpas kurarken de suçüstü olabilirler..

Dün yaptıkları gibi..

Dün açıktan bunu sergiledikleri gibi..

Yarın da, aynısını tekrarlayabilirler..

Ama..

Erdoğan ailesinin inançlarına..

Samimiyetlerine güvenen bu kalemden, kimse bir “ihanet”i aklına bile getirmez..

Çünkü..

Bizim ilkemiz, bir dönem “oto parçacısı patron”un.

Bir dönem “tüpçü patron”un aleyhine onlarca küfür edip..

Sonra onların emrinde çalışmak değildir..

Kanal 7’de iken farklı..

Hürriyet’te iken farklı..

Hürriyet’e yeni patron geldiğinde farklı kimliklere bürünmek değildir..

Bizim ilkemiz; dürüstlüktür.. Samimiyettir.

Dün yazdığını, bugün inkar etmemektir..

Hesap ile değil, hasbilikle yaşamaktır..

Eminim ki, Erdoğan ailesi de..

Bu ilkesizler gibi dalkavukları olacağına..

Bizim gibi, yeri geldiğinde eleştiren, ama asla ihanet etmeyen dostlarının olmasını tercih etmektedirler..

Bu tercihte hiç tereddüt de etmeyeceklerdir.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
263 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...