logo

06 Şubat 2019

Konsolosluğa böcekleri kim koydu?


Bülent Orakoğlu
b.orakoglu@gmail.com

Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, cinayete yönelik uluslararası araştırma için yanındaki heyetle birlikte geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’ye geldi. Kaşıkçı’nın İstanbul Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda vahşice katledilmesi konusunda üst düzey görüşmeler yaptı. Lakin bu araştırma Birleşmiş Milletler’den bağımsız, resmi olmayan heyetin kendi inisiyatifi ile gerçekleştirdiği bir konumda olması nedeniyle Kaşıkçı cinayetinin uluslararası bir soruşturmaya dönüşmesine etkisinin sınırlı olabileceği yorumları yapılıyordu. AA’nın haberine göre BM Özel Raportörü, soruşturma sürecinde elde ettiği bilgileri ve soruşturmaya ilişkin tavsiyelerini BM İnsan Hakları Konseyi’nin hazirandaki oturumuna rapor olarak sunacak. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Kaşıkçı cinayetine ilişkin uluslararası soruşturmanın Callamard’ın yetkisi altında yürütülebileceğini açıklamıştı. Bu durum resmi olmasa bile BM Özel Raportörü ve yanındaki heyetin Türkiye ziyaretini önemli bir diplomatik adım olarak değerlendirilmesini haklı kılar sanırım. Üstelik Kaşıkçı soruşturmasının uluslararası alana taşınması için Türkiye’nin BM Genel Kurulu’na resmen başvurulması için gerekli prosedürün tamamlamasına yönelik çalışmaları sürdürdüğünü biliyoruz. İstanbul Başsavcılığı tarafından Kaşıkçı’nın öldürülmesi konusunda yapılan soruşturma ve iddianamenin hazırlanması sonrasında Türkiye’nin düğmeye basması elzem sanırım.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2 Şubat’ta TRT ortak yayınında Kaşıkçı cinayeti ile ilgili, bir soruya verdiği cevapta önemli açıklamalar yaptı: “Böyle bir vahşeti ortaya çıkarmak bizim görevimizdir. Bu cinayetin failleri ilk gelen 15 kişilik ekibin içindedir. İşi bitirdiler, uygulamayı yaptılar, kaset de bizde. Kayıtları dinledim. Bu adli tıp operasyonu yapan bir yarbay ‘ben kesip biçmeyi iyi bilirim’ diyor. İnsanın hakikaten yüreği ağzına geliyor. Bu vahşet karşısında hala ben Amerika’nın sessizliğini anlayamıyorum. CIA ve Başkanı da kongrede bunu anlattı. Biz diyoruz ki her şey ortaya çıksın. Neyi gizliyorsunuz, neden gizliyorsunuz?”

CIA BAŞKANI: İSTİHBARAT TARİHİNDE BİR İLK

Gazeteci yazar Ferhat Ünlü tarafından kaleme alınan Diplomatik Vahşet isimli kitapta yer alan bazı bilgiler şu şekilde: “CIA Başkanı Haspel’in, MİT’te Kaşıkçı’nın öldürülmesi öncesinde ve infazı sırasında dinlediği yedi buçuk dakikalık konuşma kayıtlardan çok etkilendiği belirtiliyor. İnfaz öncesindeki kayıtlarda geçen konuşmalar cinayetin Riyad’da planlandığının açık bir kanıtı olarak sunuluyor. Kayıtları dinledikten sonra CIA Başkanı Gina Haspel’in MİT Başkanı Hakan Fidan’a dönerek ‘Her kim elde ettiyse bu kanıtlara ulaşmak çok önemli bir istihbarat operasyonu. Dünyada istihbarat tarihinde bir ya da iki kez görülebilecek türden bir başarı sizi tebrik ederim’ dediği belirtiliyor.”

“CIA Başkanı Haspel 26 Ekim’de Türkiye dönüşü sabah toplantısında Türkiye’de dinlediği kayıtları Trump’a detayları ile anlatıyor. Toplantıda Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da bulunuyor. Üç hafta sonra Kaşıkçı’nın yazarı olduğu Washington Post’ta CIA’nın tespitlerine göre Cemal Kaşıkçı’nın öldürülme emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi M. Bin Selman’ın verdiğine yönelik bir makale yayınlanıyor.”

“Kaşıkçı’nın infaz edildiği 7 buçuk dakikalık vahşeti ortaya koyan ses kaydının ilk dakikalarında Kaşıkçı’nın son sözü “Ben astım hastasıyım beni öldürecek misiniz? Beni boğacaksınız” oluyor. Daha sonra başına bir poşet geçiriyorlar. 5’inci dakikasında gerçekten insanlık dışı anlara işaret eden konuşmalar hırıltılar duyuluyor. Cemal Kaşıkçı’nın ölüm anlarındaki hırıltıları o ses kaydında duyabiliyorsunuz. 7 buçuk dakikada can verdikten sonra yere yatırıyorlar, üzerindeki kıyafetleri çıkartıyorlar ve orada bir damar yolu açıyorlar koluna, kanını çekiyorlar. Çünkü orada kesecekler.”

Suudiler, Türkiye’nin ses kayıtlarına ulaştığı ortaya çıkınca uzmanlardan oluşan bir ekip gönderdi ve başkonsolosluk binasında böcek taraması yapıldı. Taramalar sonunda konsolosluk binasının çeşitli odalarında 10 böcek bulundu. Suudilerin İstanbul Başkonsolosluğu’nda bulduğu dinleme cihazları teknolojik açıdan ileri dinleme cihazlarıydı. Bu cihazları konsolosluğa Türkiye’nin dışında mesela NSA koymuş olabilir miydi? Teknik istihbaratta ihtisaslaşmış ABD’nin yabancı ülkelerin iletişimlerini dinleyerek bilgi derleyen kriptoloji üzerinde uzman olan bu teşkilatın Suudileri dinleyip dinlemediği bilinmiyor. Ancak Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Konsolosluğu’ndan çıkmadığı ihbarının 17.50 itibarıyla yapılması sonrasında 10 ayrı ekip konsolosluğa gönderildi. Bu arada ses kayıtları MİT’e ulaşmıştı. Ses analistleri ve uzmanlar Kaşıkçı’nın öldürülme anı ve öncesindeki konuşmaları dinledi ve ön bir rapor hazırladı. MİT saat 20.00 itibarıyla Kaşıkçı cinayetini çözmüş ve gerekli raporu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göndermişti. Bu aşamadan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından oluşturulan özel ekiple yürütülen başarılı kamu diplomasisi sonucunda Türkiye’nin başına örülmeye çalışılan tuzak ters yüz edilerek ABD’nin destek verdiği, Türkiye karşıtı blokun öncüsü rolünü üstlenen Suudi veliaht prensi M. Bin Selman’a yöneltilerek, siyonistler tarafından parlatılmaya çalışılan imajı zayıflatılmıştı.

Kaşıkçı cinayetini üzerinden yaklaşık 4 ay geçti. Tüyler ürperten vahşi cinayetin neredeyse tüm ayrıntıları ortaya çıktı. Ancak ortada ne cenaze ne katil ne de cesedi yok ettiği söylenen işbirlikçi yok? Suudi Arabistan yönetimi Trump’ın yardımıyla işi mümkün olduğu kadar yokuşa sürüyor. Türkiye bundan sonra Kaşıkçı cinayetini uluslararası soruşturma kulvarına taşıyarak M. Bin Selman başta olmak üzere cinayeti planlayan yöneten ve uygulayanlardan hesap sorma sürecini başlatmalıdır.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
739 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...