logo

29 Ekim 2018

Komplocuların keşfi avreti


Yasin Aktay
y.aktay@gmail.com

Komplo teorilerine bakışımı daha önce defalarca burada zikrettim. Nesnel mesnedi olmayan komploların, işin tabiatına vakıf olmayanların sadece hayalleri ve bazı olağan şüpheli aktörlerle ilgili önyargılarına dayanarak ürettikleri komploların bize hiçbir faydası yok.

Bizi gerçeklerden koparır, hayaller, hatta kabuslar dünyasında gezdirir. O komplo teorileri içinde bilmeden düşman bildiğimiz güçlere tanrısal bir güç atfederek kendimizi de kul yerine koymaya başladığımızı bile fark etmeyiz. Dünyada dönen her şeyin o komplo kurucularının tedbir ve iradesi altında cereyan ettiğini vehmetmeye başlarız.

Aslında bu yolla komplonun kurucularını doğrudan Allah’a şirk koştuğumuzu bile anlamayız. Oysa işin gerçeği komplo kuranlar, kurmaya çalışanlar ve bunu uygulamaya koyanlar yok değil, var. Şeytani bir güç her zaman devrededir, her zaman fitnesini fesadını yapmaya ve yaymaya çalışmaktadır.

Onları iyi takip etmek komplolarını boşa çıkarmaya çalışmak gerek. Ancak komplolarını boşa çıkaracağız derken onlara olduğundan fazla güç atfetmemek, dünyada olup biten her şeyin onların iradesinin bir tezahürü ve tecellisi olduğu vehmine kapılmamak gerekiyor. Onlar bir tuzak kurarlar, Allah da bir tuzak kurar ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

O’nun tuzağı iyi insanlığın aleyhine değil, insanlık düşmanlarının, zalimlerin, mücrimlerin aleyhinedir.

Aslında şimdiye kadar nice komploların, onları kurup uygulayanların aleyhine sonuçlandığını gördük. Kaşıkçı olayının da sadece Kaşıkçı’yı ortadan kaldırma çabasından ibaret olmayan, Türkiye’de yeni bir darbe teşebbüsünü harekete geçirecek büyük bir komplonun parçası olduğunu, ortaya çıkan verileri birleştirdiğimizde net bir biçimde görüyoruz.

Özene bezene seçilerek hazırlanıp olay günü Türkiye’ye getirilmiş olan Kaşıkçı’nın dublörü Sultanahmet’te girdiği bir tuvaletten başka bir kılıkla çıkıyor. Düşünsenize, biz Kaşıkçı’nın nişanlısı haber vermiş olmasa o gün, belki ertesi gün belki günler sonra İstanbul’da ortadan kaybolmuş bir S. Arabistan vatandaşının veya saygın bir gazetecinin haberleriyle uğraşıyor olacaktık.

S. Arabistan’da yarı resmi gazetelerden Okaz zaten hemen iki gün sonra Türkiye’nin Araplar için güvenli bir ülke olmadığı haberlerini yazmaya başlamıştı bile. Devamında gelecek olan şey son derece yoğun bir propagandanın Türkiye’nin Suudi vatandaşlarına kast edenlere karşı güvenlik sağlayamadığı algısını şok bir etkiyle yaymaya çalışması olacaktı. Bu ilk dalgayı Amerika’dan veya başka ülkelerden Türkiye’ye yönelik yaptırım söylentileri bile takip edebilecekti.

Daha önce test edilmiş ve belli bir duyarlılığı tespit edilmiş olan kur üzerinde odaklanan bir hamlenin Türkiye’yi kısa süre içinde emsalsiz bir ekonomik krize sokmasının planlandığı anlaşılıyor.

Hem bu hamleyi hem de bu hamlenin basit bir hata yüzünden akamete uğramış olmasını Türkiye sevdalısı Arap halkları kendi aralarında “Erdoğan’a karşı yeni bir darbe girişiminin püskürtülmesi” olarak adını koymuş bile.

Türkiye’nin Kaşıkçı’yı öldürmek için gelen ve o meşum cinayeti işledikten sonra S. Arabistan’a geri dönen 18 kişiyi yargılamak üzere S. Arabistan makamlarına ilettiği talebin geri çevrilmesi cinayetin aslında resmi bir makamla üstleniliyor olduğuna delalet ediyor.

Belli ki S. Arabistan resmi makamları bu işten sıyrılmak üzere bile doğru bir savunma argümanı veya davranışı sergileyemiyorlar. Tıpkı Türkiye’nin resmi makamlarını konsolosluğa davet ettikten sonra, içeri girmelerine izin verinceye kadar günlerce göstere göstere içeride temizlik yapmaları gibi. O temizlik içerde cinayet delillerini karartılmasından başka bir anlama gelmediği için cinayetin en büyük delili olarak kabul edilebilirdi, nitekim gerek kalmadan itiraf geldi.

Cinayetten sonra katilleri taşıyan uçakların ikisinin de doğrudan Riyad’a uçmak yerine birinin Kahire’ye birinin de Dubai’ye indikten sonra Riyad’a gitmesi ayrıca değerlendirilmeli. Bu üç ülkenin son zamanlarda ortaya koyduğu ittifak bu kirli olayda da bütün çıplaklığıyla gerçekleşmiş görünüyor.

Tam bir keşfi avret hali.

Yıllardır masum insanlara zulmeden, dünyada onlar hakkında “terörist” suçlamasıyla kampanyalar yürüten bir ittifak olarak temayüz etmiş olan bu grubun bu hunharca cinayette de suç ortağı olarak çırılçıplak enselenmiş olması ilahi bir ceza olarak yeter.

Olay bu kadar açıktır. Buradan hala mücrimlerin zekiliğine, komplolarının hala akıl sır erdirilemeyecek hayranlık verici sinsiliğine veya boyutlarına ışık tutar gibi açıklamalar yapanlar bu ilahi cezanın göz kamaştırıcı ışığını görmezden gelerek çok şey kaybediyorlar.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
481 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...