logo

29 Eylül 2019

Kerbela’yı hatırlamaya müsait miyiz?


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Bu soruyu zaman zaman sorarım. Maalesef müspet bir cevap da veremem.

Nasıl hatırlarsın Kerbela’yı?

Şöyle hatırlarsın.

Tarihi bir hadisedir. Büyük bir faciadır. Hazin bir hikayedir.

Yezid ve askerleri, Peygümberimiz’in çok sevdiği Hazret-i Hüseyin’i ve beraberindeki Al-i Rasul’ü zalimane bir şekilde şehit etmiştir.

Çok kötü yapmışlardır. Keşke yapmasaydılar!

Yapanları sevmiyoruz.

Hz. Hüseyin’i seviyoruz.

Tarihimizin bu hazin sayfasını unutmak bize yakışmaz. Unutmayalım, hatırlayalım.

Hatırladıkça üzülelim.

Bu büyük zulmü işleyenleri de lanetleyelim.

Bu kadar mı?

Bu kadarsa, yazık bize!

Aşure, ya da Arap diline uygun telaffuzuyla Aşura, haklı olanın siyaset uğruna katledildiği gündür.

Hz. Hüseyin hak sahibidir.

Liyakat sahibidir.

Kerbela’da Yezid, gücü elinde tutabilmek için sadece Peygamberimiz’in torununu, Hz. Ali’nin ve Fatıma’nın oğlunu değil, hakk’ı, liyakat’ı öldürmüştür.

Gücün insanlara neler yaptırdığını da bir kenara yazmak lazım.

Hüseyin’i büyük bir iştiyakla davet eden Ehl-i Kufe, Hüseyin’in Mekke’den Irak’a yürüdüğü süre içinde, gücü tepesinde hissetmiş, ürkmüş, Hz. Hüseyin’i yalnız bırakmıştır.

Burada da büyük insanlık ve siyaset dersleri vardır.

Kerbela, zulmün şahikasıdır.

Mazlumluğun da şahikasıdır.

Evet, hüzün, ağıtlar, mersiyeler, olmazsa olmaz.

Ama, tarihten ibret almak, mersiyelerin, ağıtların bize anlattığının bir adım ilerisindedir.

Ve bizler, bir adım ilerisine bakmadan Kerbela’yı anlayamayız.

Bir Kerbela’ya, bir de içinde yaşadığımız cemiyete bakınca, Kerbela’yı hatırlamaya çok da müsait olmadığımızı, hatırlayanların çoğunun da eksik hatırladığını düşünüyorum.

Buraya kadar yazdıklarım, geçen haftaki yazımın eksik tarafını tamamlamaya matuf bir not olarak kabul edilsin.

Geçen haftaki yazıma ilave etmem gereken bir iki not daha var.

Arkadaşım, öykücü, yazar Kamil Yeşil yazının yayımlandığı gün bir not göndermiş.

“Ekte akademik bir yazı var. Zülfikar şiiri için Kağızmanlı Cemal Hoca’nın diyor” demiş.

Ekte, Alevilik Araştırmaları Dergisi’nin 2013 Kış sayısı vardı.

Yazıları da, şiirleri de okudum.

Gerçekten de Kağızmanlı Cemal Hoca’nın Terci-i Bend’i “Hasan’ım ağu içti” diye başlayan ve benim türkü olarak dinlediğim ağıttan daha fazlasını içeriyor.

Saydım, her biri 5 beyitten oluşan 6 bend var. Ve her bendin sonunda “Hüseyin atdan düştü sahra-yı Kerbela’ya/Cibril Kurban haber ver Sultan-ı Enbiya’ya” beyti yer alıyor.

Benim mersiyesinden bahsettiğim Kazım Paşa’nın yazdığı beyitte ‘Cibril kurban haber ver” ifadesi “Cibril var haber ver” diye geçiyor.

Fakat, Cemal Hoca’nın vefat tarihi 1957. Eğer biri ötekinden almışsa, Cemal Hoca’nın Kazım Paşa’dan alma ihtimali daha kuvvetli.

Aynı gün, Hüseyin Hatemi Hoca da aradı.

Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Sevindim.

Hal hatırdan sonra, bazı ek bilgiler verdi.

Muallim Fevzi diye bir şairden bahsetti.

Muallim Fevzi, aynı beyti bir şiirinde “Cibril git haber ver Sultan-ı Enbiya’ya” şeklinde yazmış.

Merhum, Kazım Paşa’nın bu beyti kendisinden intihal ettiğini düşünüyormuş.

Hatemi Hoca, (daima rahmetle hatırladığım ağabeyim) Cemil Çiftçi’nin de vaktiyle bu konuyu araştırdığını ve bu neticeyi hasıl ettiğini anlattı.

Şunu da ilave etti: Karacaahmet’teki İranlılar Mezarlığı küçültülürken Muallim Feyzi’nin kabri kaybolmuş.

Buraya kamuya atfen bir ‘ayıp’ notu düşmesem olmaz.

Bu konuları araştırırken birkaç yüz tane Kerbela şiiri okumuş oldum.

Kanaatim pekişti.

Ağıtlar, şiirler, duyarlılığın yaşatılması için gerekiyor.

Fakat Kerbela’yı anlamak için, bir bilinç olarak yaşamak için bunlardan fazlası lazım.

(KARAR)

Etiketler:
Share
342 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...