logo

Kaymakamın itibarı, devletinkinden daha değerli imiş!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talimatı ile camilerde sela okunmuştu..

Halkın uyanık olması için, darbeye boyun eğmemesi için camilerde başlatılan bir direniş hareketi idi bu..

Solakların yaşadığı yerleşim birimlerinde, “darbeye karşı cami direnişi”ne karşı çıkılmış, hatta bıçaklı saldırılarda bulunanlar bile olmuştu..

İzmir’de yaşanılan ve sela okunmasına karşı çıkanların müezzine yönelik saldırıları ile ilgili yargılama dün sona erdi..

23 kişi yargılandı..

8 kişi yargılamanın başında tutuklandı, ilk duruşmada tahliye edildi..

Dünkü karar ile de dört kişi “kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek” suçundan mahkum oldu..

Bir kişi ise “ibadethanelere zarar verme” suçundan mahkum oldu..

Cezalar mı?

Yapanın yanına kâr kalmış cinsinden..

Dört kişinin cezaları 8 ay 10 gün ile 11 ay 20 gün arasında değişen hapis cezası. Bir kişininki ise 5 bin TL para cezası..

Niçin “Yanına kâr kalan cinsinden” diyorum?

Cezaların tamamı için, hükmün açıklamasının geri bırakılması kararı verilmiş de onun için.

Nedir bu karar?

Bir nevi erteleme..

Deneme süresi içinde kasti bir suç işlemezseniz, bu suçu da işlememiş sayılıyorsunuz.

Sabıka yok..

Cezaevinde yatılacak bir tek gün yok..

Devlete ödenecek tek kuruş para cezası yok..

Nasıl?

Yapanın yanına kâr kalmış mı, kalmamış mı?

Yapılanı tekrar hatırlatalım..

Bir avuç FETÖ’cü subay, tankları sokağa çıkartmış..

TSK’ya ait savaş uçakları ile Ankara’da Özel Kuvvetler’e bomba attırmış..

Cumhurbaşkanı’nı derdest etmek için yola çıkılmış..

Bu şartlar altında camilerden başlatılan darbeye direniş çağrısına..

Bazı darbeseverler, “Size ne oluyor? Bırakın darbe yapılsın.. Biz sizin sela okumanızdan rahatsız oluyoruz” diyerek karşı çıkmışlar..

Darbeden rahatsız olmuyorlar..

Tankların altında kalan insanların vahşice ölümlerinden rahatsız olmuyorlar..

Darbeye karşı direnişten rahatsız oluyorlar..

Kulak zevkleri bozuluyor..

Ve tüm bu gerçeklere rağmen..

Yargılamanın sonunda verilen karar ertelenip, bir anlamda hiçbir şey olmamış gibi, dosya kapatılıyor..

Pardon..

Dosya aslında kapatılmadı..

Davanın başında 8 kişi tutuklanmış ve 5 kişi ceza alıp, tutuklananların içinden üç kişi de beraat ettirildiğine göre..

O üç kişi..

Şimdi devlete tazminat davası açıp..

“Biz sela okunmasına karşı çıktık ama.. Haksız yere tutuklandık.. Gereksiz yere cezaevinde kaldık. Bize tazminat ödenmeli” diyecekler..

Ve tazminat davasını kazanacaklar..

“Vah ülkem vah” diyorsunuz, değil mi?

Aynen öyle..

15 Temmuz darbe girişiminden sonra cezaevine giren Niğde fahri muhabirimiz Dursun Suna’nın mahkumiyeti ile bir karşılaştırma yapalım da..

Olay daha net anlaşılsın..

15 Temmuz darbe girişimi sırasında sela okunmasına karşı çıkanlar..

FETÖ’cülerin darbe yapmasına karşı çıkılmamasını isteyenler..

Suçu sabit görülenler açısından bile..

Aldıkları ceza ne?

11 aya kadar hapis, onun da ertelenmesi..

Allah korusun..

İzmir’de sela okunmasına karşı çıkanlar gibi..

Başka illerde de yoğun olarak benzer cami baskınları yapanlar olsa idi..

Bazı illerde oldu ama..

Çok daha yoğun şekilde, böyle bir darbe yanlısı eylemler yaşansa idi..

Sonuçta da darbeciler başarılı olsa idi..

Devlet ortadan kalkmış olacaktı..

Devletin namusu kirletilmiş olacaktı..

Binlerce insan ölmüş, on binlercesi haksız yere cezaevine konulmuş olacaktı.

Halktan % 52 oy almış siyasi iktidar yönetimden uzaklaştırılmış olacaktı..

Buna rağmen..

Sela okunmasına karşı çıkışın cezası, ertelenen kısa süreli hapis cezası ile geçiştirilir iken..

Niğde fahri muhabirimize ne ceza verilmişti?

2,5 yıl hapis.

Ertelemesiz, indirimsiz, tam aksine artırımlı..

Ne yapmıştı ki, Dursun Suna?

Niğde’nin Bor ilçesi kaymakamı, ilçesindeki bazı kadınlarla, aşırı muhabbet içeren fotoğrafları rızası ile çektirmiş..

Dursun Suna da, kendisine gönderilen o fotoğrafları, Akit gazetesine yollamış..

Akit, “Kaymakam, bu ne iş? Sen evlisin. O kadın evli.. Bu fotoğraf ne?” deyince..

Kaymakam bey, durumu izah edeceğine..

İlçedeki savcı arkadaşına davayı açtırmış..

Muhabirimizin cezalandırılması istenmiş: “Özel hayatı ifşa etti..”

Savcı ceza istemiş.

Aynı ilçenin hakimi de mahkumiyeti bastırmış.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi ise..(Hem de FETÖ’cülerden arınmış daire olarak..)

Bastırmış gerekçe bile yazmadan, onama kararını…

Dursun Suna da gidip, alnın akı ile 9 ay cezaevinde kalıp, tahliye kararını eline almış..

“Kaymakamın özel hayatını ifşa ettiniz” diye bir gazeteciye 2,5 yıl ceza verilip, 9 ay da cezaevinde yatırtan devlet..

Bu ülkede darbenin başarılı olması için camiyi basanlara..

Yani, darbecilere karşı halkı uyanık olmaya davet ederek, sela okuyanları engellemek isteyenlere..

Yani..

Devletin namusunu kurtarmak için minareye çıkanlara saldıranlara…

Vere vere..

8-11 ay ceza verebildi.. Onu da erteledi..

Buyrun, adalet bu işin neresinde, söyleyin..

Buyrun..

Devlet mi önemli, kaymakam mı, söyleyin..

Devlette binlerce kaymakam olduğu halde..

O devletin itibarını, bir kaymakam kadar bile gözetmeyen bu sisteme, buyrun “Adil” deyin..

Diyebiliyorsanız, eğer..

(Yeni Akit)

Etiketler:
Share
377 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...