logo

03 Kasım 2018

Karakolda bitiyorsa aşk değildir


Akif Beki
a.beki@gmail.com

‘Karakolda biten aşklar’ tabiri, bir magazin klişesi. Yanlış, bir o kadar da münasebetsiz bir yakıştırma.

Sıla-Ahmet Kural ilişkisi için de kullanılıyor. ‘Karakolda biten bir aşk daha’ deniyor.

Karakolda biter mi aşk, karakolda bitene aşk denir mi?

‘Kıskançlık krizi’ vardır aşkta, ‘süründüren aşk’ vardır. Ama saçından tutup yerlerde sürüklemek de neyin nesi?

Acı çektiren aşktan kasıt, manevi acıdır, bedensel acı değil.

Yara mecazidir, gönül yarası. Kolda bacakta çürük, morluk gibi yaralar da nereden çıktı?

Aşıkla maşuk arasında geçer aşk. Sevenle sevilenden söz edilen yerde, eşitler arası bir ilişki yoktur.

Ama bu duygusal çatışmanın şiddete, fiziki şiddete dönüşmesini normalleştirir mi ‘kıskançlık krizi’?

Edebiyatımızın pek rindmeşrep, haza centilmen şairi Yahya Kemal de gönül hezimetlerinden yakınır.

Yenilgiden dem vuruluyorsa bir kazanan, bir de kaybedenden bahsediliyordur.

Gönül maceraları, taktik üstünlüğü ele geçirme çekişmelerine sahne olabilir.

Ama bu itiş-kakışlarda, yakın dövüş teknikleri ne gezer?

Ego savaşına bile yer bulunabilir ilişki muharebelerinde.

Ve bu savaş, iki tarafın zaferiyle bitmez.

Bir galip, bir de mağlup bırakır geride.

Fakat aşk, ne kadar çalkantılı, ne kadar fırtınalı yaşanırsa yaşansın, hiçbir zaman karakolda da bitmez. Bitiyorsa aşk değildir o.

Kara sevda, malihülya dedikleri marazi biçimler alabilir, ağır melankoli ve ihanet paranoyası eşliğinde sado-mazoşizme varan duygusal şiddet bile içerebilir…

Fakat fiziksel şiddete başvuruyorsa taraflardan biri, aşktan, sevginin şiddetinden değildir. Başka bir marazdandır.

Ahmet Kural’ı kınayanlar, sevmeyi-sevilmeyi bilmemesine indirgiyorlar.

Oysa şiddet suçu, bir yanlış öğrenme sorunu değildir ki doğrusunu anlattığınızda düzeliversin.

Ve Ahmet-Sıla çiftiyle başlayıp biten bir bunalım da değil maalesef toplumumuzda.

***

Uzak bir diyardan yazıyorum bunları…

‘Şuna bak, ne etkileyici manzara’ diyorsunuz…

‘Ernest Hemingway’in Çanlar Kimin İçin Çalıyor’unda geçen köprü o. İspanya iç savaşında bir tarafın öbürünü aşağı attığı uçurum burası. Çanlar da çığlıkları bastırmak için kilisenin çaldığı çanlar’ cevabı geliyor.

‘Aa heykele bak, ne muazzam’ diyorsunuz…

‘Hemingway’in Öğleden Sonra Ölüm’ünde anlatılan matadorların matadoru Pedro o. Güreş boğalarının yetiştirildiği bölgede, boğa güreşlerinin başladığı topraklardayız’ karşılığı veriliyor.

Şirin, romantik atmosferine hayran kalıyorsunuz…

Borges’in şiirlerine konu olduğunu hatırlatıyor mihmandarınız. Düşüş hikayesini Ziya Paşa’dan okumanızı öneriyor.

Mardin gibi bir kartal yuvasından, derin bir kanyonda su başına kurulmuş Ronda’dan sıradaki destinasyona geçiyorsunuz…

İçinden akan, Kristof Kolomb’un yeni dünyayı keşfe çıkarken demir aldığı nehir.

Şu meydanda dikili heykel, Don Kişot kadar şöhretli bir başka hayal kahramanı, Kazanovaların piri Don Juan’dan başkası değil.

Burası, ‘Sevillalı Kadın Avcısı’ romanına isim ve ilham veren parçası Endülüs’ün.

Yürüdüğümüz işte şu köşe de Buse yani Öpücük köşesi, Del Beso yazıyor duvardaki tabelada.

Fatihler, emirler, kral ve kraliçeler, hatta Roma diktatörü Sezar’a kadar kimler iz bırakmamış ki…

Tarihin gerçek ve hayali şöhretleri, efsane savaş ve aşklarıyla geçit resmine duruyor karşınızda.

Zaferleri gibi hezimetleri de ihtişamlı ne aşk savaşlarına ev sahipliği yapmıştır suskun sarayları!

Bu estetik zevkten, bu mimari zarafet ve incelikten her şey çıkar da, karakolda biten sözde aşk çıkmaz dersiniz. Ah dilleri olsa da bir konuşsalar…

(KARAR)

Etiketler:
Share
319 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...