logo

İzmir, Mustafa Kemal’e mevlid, niye okutmadı?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

10 Kasımların klasik konusu, 9’u 5 geçe sirenler çalarken “yürüyen vatandaşlar” idi..

Otobüste, metroda, “ayağa kalkmayan” insanlardı..

Hatta bazı yıllarda, turistlere de “kalksana lan zırto, ayağa” denilmişti ama..

Şimdi bir başka evreye geçtik..

Şimdi 10 Kasımlar için, yeni bir tartışma konumuz daha oldu..

Atatürk’e “mevlit okutan” belediyeler ve “mevlit okutmayan” belediyeler olmak üzere, yeni bir tartışma konusu daha karşımıza çıktı….

İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanları, seçimi Ak Parti’nin elinden, saf dindarları kandırarak, zar-zor aldıkları için, ihtiyaç hissetmişler, Atatürk’e mevlit okutmuşlar..

“Sokağa attığımız yetim çocukları çaktırma kanka” demiş birisi..

Diğeri de, “Yok kanka, sen de karma havuz çalışmalarımızı çaktırma” demiş.

Kafa kafaya vermişler..

Saf dindar insanları biraz daha aldatabilmek için, camide görüntü vermek üzere, Atatürk’e mevlid okutmuşlar..

İstanbul ve Ankara Belediye başkanlarının aksine..

İzmir belediye başkanı ise, “CHP olarak biz, yıllardır burada zaten seçim kazanıyoruz. Atatürk’e mevlit okutmamıza gerek yok” diye düşünmüş olmalılar ki..

İstanbul, Ankara’da okunan mevlitler, İzmir’de okunmamış..

Tam anlaşılmadı mı?

Anlaşılması için soralım:

“İzmir Belediyesi’nin, Atatürk’e mevlid okutmamasının sebebi acaba hangisi: Atatürk’ü sevmemeleri mi, yoksa mevlidi sevmemeleri mi?”

Soralım, cevabını bekleyelim..

Beklerken, bir yanlış anlamayı da önleyelim.

İstanbul ve Ankara’daki CHP’li belediyeler, Atatürk’e mevlid okuttular dediysek..

Bunlar belediye başkanlarının tekil kararları..

Yoksa..

CHP’li başkanlar mevlit okuttukları için, CHP’lilerin de akın akın, camiye koştukları falan yok..

Bakın İstanbul’daki mevlidin fotoğraflarına..

Bakın Ankara’daki mevlidin görüntülerine…

Nerde üç kişi toplanmış ise, hemen orada biten CHP’li Mahmut Tanal’ı da göremiyorsunuz, Sezgin Tanrıkulu’nu da..

Ben şahsen, hemen tüm fotoğraflara bakmaya çalıştım..

Sadece o iki isim değil, CHP’li hiçbir milletvekilini göremedim, Atatürk’e mevlid töreninde..

Oysa, cuma hutbesinde Atatürk’ün isminin geçmesinden bahsedilince..

Üçer beşer kafaları çıkarıp, “Atatürk, cumhuriyetin kurucusu.. Sıradan birisi değil. Tabii ki hutbede ismi okunması gerekir” diyorlardı..

Gitmedikleri cuma namazında, hutbede Atatürk’ün isminin geçmesini isterlerken..

Şimdi, aynı Atatürk için okutulan mevlide bile gelmiyorlar..

O zaman amaçları ne? Dertleri ne?

Sorup, geçelim..

Açıyorsunuz gazeteleri..

Milli Gazete’den başlayın, Yeniçağ’a, Cumhuriyet’e, Birgün’e kadar.

Birbirine zıt ideolojileri olan bu medya organlarının hemen hepsinde, Ekrem İmamoğlu’nun bir tam sayfa reklamı..

Hani, “israfı bitireceğiz” diye açıklama yapınca, bizim dindarlar da “tuzu alıp koşmuşlardı” ya..

İşte o Ekrem’in tam sayfa ilanları, zıt kardeş gazetelerde boy gösteriyor..

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin de, aynı amaçlı küçük bir reklamı..

Onun dışında da..

Koç Holding mi dersiniz..

Birgün’ün başka günlerde “emekçinin gırtlağını sıkıyorlar” diye tanıttığı kapitalizmin önemli figürlerinden bankalar mı dersiniz..

CHP’li belediyeler, hatta ilçe belediyeleri mi dersiniz..

Ve daha..

Bazı barolar, bazı tabip odaları.

Eczacılar Odası.

Mimarlar Mühendisler odaları..

Nice Atatürkçü kuruluşlar..

Atatürk’ü özlediklerine dair, andıklarına dair sayfalar dolusu ilanlar…

Kamu kaynaklarından paraları bir avuç sol medyaya ve kendileri ile ittifak yapan sağ medyaya aktarırken, hepsi kafayı çıkarmış.

Ama İstanbul ile Ankara belediye başkanlarının öncülük ettikleri mevlidlere katılanlara bakıyoruz..

Camilerin dışı, içinden daha kalabalık.

Yani fotoğraf çektirmeye gelenler, caminin içinde mevlidi dinlemeye gelenlerden çok daha fazla..

Bu bir yana..

Kucak dolusu paraları, kurum kasasından ödeyip, biri diğerine “faşist”, diğeri berikine “Allahsız Komünist”, bir diğeri buradakine “dinci” dedikleri halde..

Şimdilik Atatürk’ü anmada, pardon Atatürk’ü anma adı altında reklamları toplamada uzlaşıp, kaynaşmışlar.

Ama..

Cami içindekilere bakıyorum..

Ne Milli Gazete’den birisini.

Ne Cumhuriyet gazetesinden birisini.

Ne Birgün’den.. Ne diğer gazetelerden.

Ne Tabipler Odası’ndan. Ne Barolar’dan. Ne Mühendisler Odası’ndan, ne de Eczacılar Odası’ndan tanıdık kimse yok..

Fatiha’yı yine, garip vatandaşa okutturmuşlar..

CHP yüzünden çocuğunu yıllarca Kur’an kursuna yollayamayan gariban vatandaş..

Din dersi denilince, “İstemeyiz” diye ortalığı yıkanlar..

Yine duayı, saf vatandaşa yaptırmışlar..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
342 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...