logo

29 Temmuz 2019

İyi haber


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi”nin şu meşhur bildirisi, benzerlerini köşe yazısı olarak on yıllardır okuduğumuz bir metin.

Ortalığı ayağa kaldırabilecek bir şey değildi aslında.

İktidarın aşırı tepkisi olmasaydı hatırı sayılır bir gündem teşkil edemez ve yayımlandıktan birkaç gün sonra unutulup giderdi.

Üç senedir bu bildiriyi konuşuyoruz.

Daha doğrusu, bu bildiriyi imzalayan akademisyenlerin başlarına gelenleri konuşuyoruz.

İyi mi oluyor?

Devletin şerefine şeref mi katılıyor?

Özgürlükçü demokrasilerde insanlar ileri geri konuşabilirler kardeşim.

Afaki bir barışçılık adına şu veya bu gerekçeyi ileri sürerek terörle mücadeleye çamur da atabilirler.

‘Yuh!’ dersin, ‘Pes!’ dersin; ama ortada şiddete çağrı filan yoksa kolluk kuvvetlerine ve yargıya müracaat etmezsin özgürlükçü bir demokraside.

Yanlış ve sakıncalı bulduğun söze karşı kendi sözünü söylersin.

Kendine güvenmiyor musun?

Haklılığına güvenmiyor musun?

Maşeri vicdanı harekete geçirecek argümanlarını koy ortaya!

O sözün sahiplerini mahkûm ettir; ama mahkemelerde değil, maşeri vicdanda!

***

Söz konusu bildiriye imza atan akademisyenler gözaltına alındı, tutuklandı, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak”tan ve ayrıca “terör örgütü propagandası yapmak”tan yargılanıp mahkûm oldu.

Üniversitelerden atılmaları da cabası.

Başından beri bu muamelenin yanlışlığına dikkat çekmeye çalışanların sesleri kuru gürültüde boğuldu.

Bu hususta devletin sağduyusundan ümit kesilmek üzereydi artık.

Derken, Anayasa Mahkemesi girdi devreye…

İmzacı akademisyenlerden Füsun Üstel, İbrahim Garip, Yasemin Gülsüm Acar, Ayda Rona, Aylin Altınay Cingöz, Melda Tunçay, Canan Özbey, Nazlı Ökten Gülsoy ve Zübeyde Gaye Çankaya Esen, “terör propagandası” suçundan cezalandırılmak suretiyle ifade hürriyetlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne müracaat etmişti.

Bu müracaatı haklı bularak “yeniden yargılama” kararı veren Anayasa Mahkemesi’ne -daha doğrusu o yönde oy kullanan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan ve yedi mesai arkadaşına- kocaman bir alkış.

Dileğimiz o ki, yerel mahkemeler bu kararın gereğini tereddütsüz yapsın.

***

Terörle mücadelenin yerden göğe kadar haklılığını takdir etmeyenlere duyulan öfke, özgürlükçü demokrasiye bağlılıktan daha büyük olmamalı.

(KARAR)

Etiketler:
Share
349 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...