logo

27 Aralık 2019

İstibdat karşısında Mehmet Akif


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Büyük şair ve düşünür Mehmet Akif’i vefatının 83. Yıldönümünde rahmet ve saygıyla anıyorum. Bugüne kadar Mehmet Akif’i hep “milli ve manevi değerler” açısından okuduk. Eleştirenler, hele de aşağılayanlar “inkılapçılık” gözlüğüyle baktılar.

Son zamanlarda bir moda daha çıktı; Abdülhamid’i eleştirdiği için Mehmet Akif’i suçlamak!

Hatta ‘Prof’ unvanlı bir yazar, Abdülhamid’e karşı çıktığı ve Milli Mücadele’ye katılmak üzere Anadolu’ya geçtiği için Akif’i “İngilizlere hizmeti geçmiş” olmakla suçladı!

Hiçbir tarihi belgeye ve gerçeğe dayanmayan bu tür seviyesiz ve bağnaz suçlamalarda bulunanlar “İngiliz muhipleri”ni İstanbul’da arasalar gerçek bir tarihçi gibi davranırlardı.

Bu bakışlar, yeni nesilleri hür düşünceye değil, istibdatlardan istibdat seçmeye teşvik ediyor! Hürriyeti seçmek niye aklımıza gelmiyor?

SAFAHAT KRONOLOJİSİ

Akif’in eserleri sultani istibdat döneminde de inkılapçı istibdat döneminde de yayımlanamadı.

Safahat’ın yayın yıllarına bakalım, hepsi Abdülhamid’den sonra yayınlandı:

1911: Safahat, birinci kitap.

1912: Süleymaniye Kürsüsünde.

1913: Hakkın Sesleri.

1914: Fatih Kürsüsünde.

1917: Hatıralar.

1914: Âsım.

1933: Gölgeler, Kahire’de Türkçe olarak basıldı.

1943: Safahat, 1928’deki harf inkılabından sonra Safahat’ın yeni harflerle ilk baskısı.

Mehmet Akif’in Sırat-ı Müstakim dergisi de Meşrutiyet ilan edildikten sonra 27 Ağustos 1908’den itibaren yayınlanmıştı. Bu değerli eserler Abdülhamid döneminde yayımlanamamıştır.

AMA HANGİ İSTİBDAT?

Abdülhamid’in diplomatça dış politikası ve modern eğitimi yaygınlaştırmada hizmetleri inkar edilemez fakat…

Yüksek mekteplerde bile “Tarih-i Umumi” derslerini yasaklattığını, Mecelle Cemiyetini dağıtarak Mecelle’nin eksik kalmasına yol açtığını, 19. Asırdaki İslam aydınlanmasının önderlerinden Tunuslu Hayrettin Paşa’nın “Akvem’ül Mesalih” adlı eserini üstelik Paşa sadrazamken toplattırdığını unutmayalım.

Abdülhamid döneminde İslamcı düşünce de baskı altındadır, durgunluk içindedir. Meşrutiyet’te demokratik değerlerle canlanacaktır.

Cumhuriyet döneminde Ahmet Emin ve Hüseyin Cahit gibi laik yazarların da belirttiği üzere, Takrir-i Sükûn dönemi bir “dehşet dönemi”ydi. Keyfi tutuklama ve keyfi idamlar bittikten sonra da sıkı rejim devam etti.

Kemalizmin ‘Üçüncü Dünyacı’ yorumunu yapan Kadro dergisi bile susturuldu.

Bütün otoriter siyasi iktidarlar sadece siyasi gücü değil, zihinleri de tekeline almak isterler. Bunun neticesi iktidardaki fikrin de cılızlaşmasıdır.

Şevket Süreyya ve Yakup Kadri gibi samimi Atatürkçü düşünürler kitaplarında hep ‘fikir boşluğundan, sistemsizlikten’ yakınırlar.

Fakat özgürlük deyince sizden bizden ayırımı olamaz. Meşrutiyet devrinde Akif’in kitapları yayınlanınca Tevfik Fikret’in kitabı da yayınlandı.

Cumhuriyet devrinde, doğal evrim süreci demokrasi olduğu için Safahat yayınlanmaya başlayınca artık Kazım Karabekir’in yakılan kitabı da yayınlanacaktı…

Özgürlüğün hâlâ tamamlayamadığımız uzun yolu…

HANGİ İNSAN TİPİ?

Abdülhamid’i de Atatürk’ü de siyaseten savunmak mümkündür: Abdülhamid dağılan bir imparatorluğu tutmaya çalışıyordu… Atatürk inkılapları yerleştirmeye çalışıyordu…

Doğru ama netice fikirlerin canlığını kaybetmesi, edilgen davranışların yaygınlaşması oldu.

Uzun istibdat asırlarının nasıl uydu bir insan tipi ortaya çıktığını büyük Âkif’in şu mısralarında da görebiliriz:

Zulme tapmak, adli tepmek, hakka hiç aldırmamak,

Kendi âsudeyse, dünya yansa baş kaldırmamak

Ahdi nakzetmek, yalan sözden tehaşi etmemek

Kuvvetin meddahı olmak, aczi hiç söyletmemek

***

Enseden aslan kesilmek, cepheden yaltak kedi

Müslümanlık bizden evvel böyle zillet görmedi

Evet, “kuvvetin meddahı” olmak! Bendelerin şark ahlakı!

Tarihin o devirleri kendi şartlarıyla birlikte geride kaldı. Bugün Türkiye’nin uydu insan tipine değil, ‘özgür insan’ tipine ihtiyacı var. Bunun yolu ülkede ufuk acıcı diri bir fikir hayatının gelişmesidir.

O zaman hem daha adil ve hür, hem daha güçlü oluruz. Büyük Akif’in dediği gibi:

Adam mısın, ebediyyen cihanda hürsün, gez;

Yular takıp seni kimsecik sürükleyemez.

(KARAR)

Etiketler:
Share
377 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...