logo

26 Ağustos 2019

İsrail, umutsuz vak’a!


Abdurrahman Dilipak
a.dilipak@gmail.com

İsrail, Ermenistan, Kıbrıs, Keşmir.. bunlar tabii, olağan devletler değil. Kriz çözmek için de üretilmediler, aksine kriz çıkarmak üzere üretildiler. Mesela batılı ülkeler off shore’larını, kendi sorunlarını çözmek, kirli çamaşırlarını aklamak için ürettiler..

Bunların en kanlı, trajik olanı İsrail’dir. Batı, İsrail konusunda başından beri ikili oynadı. Ermenistan konusunda da öyle. “Tavşana kaç, tazıya tut” dediler. Ermeni tehcirinde de onlar vardı, Ermenilere vatan vaad edenler de onlardı!

Yahudi katliamını, sürgününü kim yaptı ve daha sonra İsrail’i kim kurdu?.

İsrail’in de, Ermenistan’ın da kuruluşunda hem din istismarı vardır, hem de işin içinde siyasetin dışında “ulus” ve resmi ideoloji vardır. Yani işin bir de “Megalo idea” yanı vardır. Dini motivasyonun dışında kalanlar, ideoloji ve ulus bilinci ile “motive” edildiler. İsrail’in Siyonizm’i vardı. Ermenistan’ın ASALA’sı, Kıbrıs Rumlarının EOKA’sı. EOKA Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını, ENOSİS’i savunuyordu. Bu hareketlerin sağ ve sol uzantıları vardı.

Bu işlerin içinde İngiltere ve ABD olmadan olmaz. Sonra Fransa, Almanya, İtalya ve Vatikan da katılır sürece.. Almanya zaten ABD, İngiltere ve Fransa’nın kirli işlerini örgütledikleri bir üs gibi kullanılır, 2. Dünya savaşından bu yana.. Bunlar varsa Rusya da, eski SSCB de katılır kervana bir şekilde.. Tez ve antitez kontrol altına alınır. Sağ da sol da el altında tutulur.

Bu sun’i devletlerin en trajik olanı İsrail’dir. Aslında batılılar da İsrail devletini, devlet olarak ciddiye almazlar. İsrail, batının Truva atı, “tarassut kulesi”, sıçrama tahtası, ileri karakol, istihbarat merkezi gibi bir şeydir. O toprakların kontrol altına tutulması için askeri bir kamp, üs gibi kullanılır. Falaşalar, Arap Yahudileri, Rus Yahudileri, Balkanlar’dan gelen, Yahudi olmadıkları halde, Yahudilerden daha fazla Yahudici geçinerek “iş” becerenler, sağcısı, solcusu, dindarı, liberali, milliyetçisi, dinsizi birkaç milyon insan yaşar orada. Zengin Yahudiler Avrupa’da, Amerika’da ya da dünyanın başka yerlerinde yaşarlar. O ülkelerin ekonomisi, siyaseti, mediası, istihbarat örgütleri, finans sektörü ile içli dışlıdırlar. Asıl güç onlardadır aslında. İsrail’i de onlar ayakta tutar. İsrail onlar için paratoner görevi görür aslında. ABD’nin “Yüzyılın projesi” dediği, Abbas’a göre “Yüzyılın şamarı” olan bir proje ile “Süleyman Mabedi”nin inşası için düğmeye basmaya hazırlanıyordu ama olmadı. Dahlan senaryosu çerçevesinde Arap ülkeleri önemli bir ölçüde sisteme eklemlendi. Kushner de bu oyunun ABD’deki koordinatörü. Kushner Türkiye’den kendine bir “partner” arıyor. ABD ve İngiltere’nin de “partner” arayışı var. Türkiye’yi yeniden BOP sürecine dahil etmek için gerekirse FETÖ ya da PKK’yı feda edebilirler. Türkiye’nin ekonomik krizinin çözümüne de destek olabilirler. Yeter ki, Türkiye ABD’nin bölgedeki varlığına ve Kudüs’ün statüsü ile ilgili değişikliğe ses çıkarmasın.

Sonra bir yolunu bulur, toplumsal öfkeyi arkalarına alıp, yeni müttefiklerinin kafasına sıkarlar.

Onlar da biliyorlar ki, Erdoğan giderse AK Parti biter. PKK’nın intikamını da Soylu’dan almak isteyebilirler mesela. O zaman da bütün taşlar yerinden oynar. Ölümü gösterip, hastalığa razı edecekleri siyasi bir denge kurarlar daha sonra. Erdoğan sonrası senaryolarını şimdiden konuşmaya başlamadılar mı! Sağda solda yeni oluşumlar için düğmeye basıldı. Tabii onların bir senaryosu varsa Allah’ın da bir hükmü var. Kaderimiz ve onun bir parçası olan ecelimiz Allah’ın iradesine tabi. Ama onların niyetini bilelim. Onların bizim hakkında öfkeleri ağzından taşıyor.

ABD, İsrail’i İngiltere’den alıp kendi yönetmek ve bu şekilde “Ortadoğu” adını verdikleri bölgeyi, hani şu Arap Baharına konu edilen 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapılarını yeniden dizayn etmek istiyor. Trump, İsrail’in alagözüne hayran değil. Bu Truva atını kendi kullanmak istiyor. Bir de ufukta seçim var. Süleyman mabedi projesi ile Semitik Hristiyan Evanjeliklerin oyunu alarak seçimi garantilemek istiyor. Bu senaryoda Kushner Trump’ı, Trump da Kushner’i kullanıyor.

İsrail’de 17 Eylül’de seçim var. 22. Knesset’in 120 üyesi seçilecek. Netanyahu, İsrail tarihinde ilk kez yasal sürede hükümeti kuramadı ve erken seçim kararı alındı. Netanyahu bu seçimde daha şanslı konuma geçmek için Filistinlilerin kurdukları partilerin seçime katılmalarını engellemek için yargıyı harekete geçirmeye çalışıyor bu arada. “Belki bu durumda kritik eşiği aşabilirim” düşüncesinde!

Erken seçim kararı sağcı 6 parti ile İsrail vatandaşı Filistinlileri temsil eden partilerin evet oyu verdiği yasa tasarısıyla 45 hayır oyuna karşılık 74 evet oyuyla alınmıştı. 9 Nisan’da yapılan erken genel seçimlerde hiçbir parti 120 sandalyeli mecliste tek başına iktidara gelmek için gerekli 61 milletvekiline ulaşamamıştı. Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, seçimden az farkla birinci çıkan Başbakan Netanyahu’ya geçen ay koalisyonu kurma görevi vermişti. Seçime doğru Netanyahu ve Liberman bu durumdan birbirilerini suçlamaya devam ediyorlar. Ve en önemli tartışma konularından biri de Netanyahu ve ailesi ile ilgili yolsuzluk iddiaları.

Daha önce, İsrail’deki 6 milyon 300 bini aşkın kayıtlı seçmenden sadece % 64,65’i sandık başına gitti. İsrailler, 2015’teki seçime % 71,8 oranında katılım göstermişti. Eylül ayında katılımın ne olacağını göreceğiz. Bu arada ABD, İsrail’de son duruma göre, şartların oluşmasını beklemeden kendisi yeni bir süreç başlatabilir.. Bu konuda hem Filistin yönetimi hem Gazze, hem Mescidi Aksa konusu doğrudan gündeme gelebilir. Bu süreç demokratik sürecin dışında askeri bir sürece de dönüşebilir. Çünkü sürekli ertelenen işler, Arap yarımadasındaki yönetimler açısından da giderek daha da riskli hale geliyor. Yani birilerinin elini çabuk tutması gerekiyor.

Rivlin ‘in görevi vermesinin ardından son seçimde 35 sandalye kazanan Netanyahu, meclise girmeyi başaran 5 sağ parti ile koalisyon hükümeti kurmak için görüşmelere başlamıştı. Ancak, mecliste 5 milletvekiline sahip olan Liberman liderliğindeki İsrail Evimiz Partisi, Netanyahu liderliğindeki sağcı hükümete katılmak için Ultra-Ortodoks “Haredi” Yahudilerin de askerlik görevini yapmasını zorunlu hale getiren yasa tasarısının meclisten geçmesini şart koşmuştu. Yasa tasarısına koalisyonda yer almayı kabul eden Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden 8’er milletvekiline sahip “Şas” ile “Yahudi Birleşik Tevrat Partisi”nin karşı çıkması nedeniyle Liberman koalisyon hükümetine katılmayı reddetmişti. Bu nedenle Netanyahu’nun partisinin başı çektiği 5 sağ partinin sandalye sayısı 60’ta kalarak güvenoyu için gerekli 61 milletvekiline ulaşamadığı için hükümet kurulamadı. İsrail’de yeni seçimde tek parti iktidarı beklenmiyor. Nasıl bir koalisyon bunun cevabı da net değil.

Teokratlar hariç geniş tabanlı bir “Milli Birlik Koalisyonu”ndan yana olan Liberman son seçim kampanyasında “Alaha devleti’ne karşıyım” diye bir çıkış yaptı. Yani bizdeki “Şeriat Devleti” gibi bir anlama geliyor bu. Bu çıkışı ile 5 milletvekili sayısını ikiye katlamayı umud ediyor. Liberman Yahudi Teokrasisine karşı olduğu gibi “revizyonist Siyonizm”den uzaklaşan LİKUD partisine sert eleştirilen yönelten bir politikacı. Netanyahu ise ancak dindarların oyu ile bir yere gelmeyi hayal ediyor. Bu arada İsrail’de sağ partiler kendi arasında bir ittifak kurarken sağda da ayrı bir iittifak oluşturuldu. Bu arada sağ ve sol partiler yakınlaşırken bunların ortak hedefi Netanyahu oldu. İsrail’de siyaset her zaman askerle iç içedir. İstihbaratın da siyaset üzerinde belirleyici bir rolü var.

İsrail ile Türkiye, ABD’nin ajandasında aynı dosyada. Ne olacağını önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.

Selâm ve dua ile..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
385 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...