logo

16 Kasım 2018

İslamcı aydınların bize anlattığı hikaye böyle değildi


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Günümüzde genel olarak İslam toplumlarında, özelde ise Türkiye bağlamında İslamcı aydınların ahlaki hassasiyetler temelinde konuşmadıklarını ve daha çok çıkarlar temelinde tercihler yaptıklarını görüyoruz. Çünkü elde edilen çıkarlar, ahlaki ilkeleri, hassasiyetleri aşan bir önem arzetmeye başlamıştır.

Daha da vahim olanı, çıkar odaklı bu davranış biçimi ideolojik bir akılla temellendirilerek, zulümler ve adaletsizlikler karşısında sessiz kalmanın gerekçesi haline gelmiş olmasıdır. Maalesef başkalarını dinlemek ve anlamak gibi bir derdi bulunmayan günümüzün İslamcı aydınları adalet ve merhamet duygusuna da tümden yabancılaşmış bulunmaktadırlar.

Kayıtsız şartsız itaati ve nesneleşmeyi seçen Müslüman aklının, entelektüel bir çaba harcamadan zihninin özgürleşmesi mümkün olmadığı gibi toplumsal anlamda bir fayda üretmesi de ne yazık ki mümkün değildir.

Eğer bir toplumda otoriter zihin yapısına karşı eleştirel bir tavır alması gereken aydınlar, popülizm ve hamaset dilini seçer hale gelmişlerse o toplumda kutuplaşma ve ötekileştirmeler kaçınılmaz hale gelecektir.

Maalesef bugün Türkiye’de dindarlar olarak fikri planda ciddi kırılmalar ve bunalımlar yaşıyoruz. Zira İslamcı aydınlar bugüne kadar savunageldikleri kendi tezlerinden bile feragat etmiş durumdalar. Kelimenin tam anlamıyla patolojik bir görünüm arzeden hamasete yaslanarak, devlet ve iktidar diliyle konuşur hale geldiler.

Hatırlayalım, bugün bütünüyle devlete ve iktidara eklemlenen İslamcı aydınlarımız geçmişte bize evrensel ölçekte fikri ve entelektüel bir ufuk çizerek yeni bir medeniyet kurmaktan, yeni bir tarih yapmaktan söz etmişlerdi. Bugün geldikleri noktaya baktığımızda galiba şunu açıkça ifade etmek durumundayız; ya bu İslamcı aydınların geçmişte çizdiği fikri ve entelektüel ufuk sahici değildi, ya da bize yanlış bir hikaye anlatmışlar.

Gerçekte sahici miydi, yoksa numara mı yapıyorlardı bilemeyiz ama o gün anlattıkları hikayede kalite vardı, evrensel ölçekte kültürel, sanatsal ve felsefi bir zihin dünyası vardı, bağımsız ve eleştirel bir duruş vardı. Ama bugün zihni özgürlüklerini kaybetmiş, düşünsel ve entelektüel dünyalarını tek akla ve devlete teslim etmiş aydınlarımız bize başka bir hikaye anlatıyorlar.

Ancak şu bir gerçek ki, İslamcı aydınların bugün siyaset ve devlet aklıyla birlikte yazmaya heveslendikleri yeni hikayede entelektüel bağımsızlığa yer yok. Rasyonel akla, eleştirel düşünceye yer olmadığı gibi, irfani tecessüse de, hakkaniyete de yer yok.

Ne yazık ki İslamcı aydınlar bağımsız düşünme yeteneklerini kaybettikleri için kişiliklerini konjonktürel çıkarlar belirler hale gelmiş bulunuyor. Bu yüzden de zihin dünyalarını genişlemesi, zenginleştirmesi gereken evrensel İslami bilinci kaybetmiş durumdalar. Aydınlarımız için daha da vahim olanı, İslami şahsiyet kavramını kaybetmiş olmalarıdır.

Bugün gelinen noktada İslamcı aydınların, siyasi otoriteye sadakat bağlamında İslam’ın evrensel mesajını ‘resmileştirme’ gayreti içinde olmaları trajik bir durumdur. Zira bu aklı ve irfanı ortadan kaldırarak, insanlığın selameti için kullanılması gereken dini araçsallaştırmanın en pespaye bir durumudur.

Aydınların yanlış bir bilinçle siyasi otoriteye ve hamasete büyülendiği bir toplumda, İslam’ın evrensel mesajının sosyal, siyasal ve ekonomik hayata ve de pratik anlamda eğitim hayatına yansıtılması mümkün değildir.

Etiketler:
Share
297 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...