Son Dakika
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayını geride bırakarak yeni bir Ramazan bayramını idrak ettik. Yüce Allah’ın bu mübarek bayramı da tüm İslam alemi için hayırlara, mutluluklara ve kurtuluşa vesile kılmasını diliyoruz.
Ne yazık ki Müslümanlar olarak bu mübarek bayrama da buruk ve çeşitli sıkıntılar içinde girdik. İslam aleminin değişik bölgelerinde yaşanan krizler, sıkıntılar, baskılar, zulümler, çekilen eziyetler, işkenceler gerçek anlamda bir bayram yaşamamızı, bayramın verdiği huzuru kamil manada hissetmemizi engelliyor.
Bayramlar mutluluk ve huzur günleridir. Ancak ne yazık ki yaşadığımız dönemde İslam aleminin içinde bulunduğu sıkıntılar, Müslümanların karşı karşıya oldukları zulüm ve baskı uygulamaları anlamına uygun bir şekilde mutlu ve huzurlu bayramlar geçirmemizi engellemektedir. Bununla birlikte bayramları yine de mana ve hikmetine uygun bir şekilde değerlendirmek gerekir. Ayrıca bayramların sevinç ve neşenin dışında da birtakım anlamları, hikmetleri bulunmaktadır. Bunların başında da dayanışma ve dertleri, sıkıntıları paylaşma gelmektedir.
İslam âleminde ne yazık ki en başta yine bayram gününde ittifak sağlanamadı. Bazı ülkeler 4 Haziran Salı günü Ramazan bayramını kutlarken bazı ülkelerde ve bölgelerde de 5 Haziran Çarşamba günü bayram günü ilan edildi. Burada bayramın önceden hesaplanması ve hilali gözetleme sebebiyle bir farklılık hasıl olduğu düşünülüyor. Ancak bu yıl aralarında saat farkı çok olmayan bazı ülkeler ve bölgelerden hilali gözetleyenler arasında da bayram gününde farklılık oldu. Bu konu uzun yıllardan beri tartışma konusu olmasına rağmen fıkıh ehli arasında da bir neticeye bağlanabilmiş değil.
Bayramdan önceki Pazar gününü işgalci siyonistler Kudüs Günü olarak nitelendirdikleri için bu günde Mescidi Aksa’ya kalabalık gruplarla baskın düzenleyeceklerini söylemişlerdi. Müslümanlar da onların baskınlarına karşı durmak amacıyla geceden Mescidi Aksa’da kalabalık cemaat oluşturdular. İşgalcilerin “heykel örgütleri” olarak nitelendirilen aşırı siyonist gruplarının baskınlarına da tepki gösterdiler. Bunun üzerine işgal güçleri Mescidi Aksa’ya baskın düzenleyerek Müslümanlara saldırdılar. Çok sayıda Müslümanı tutuklayarak sorgulama merkezlerine götürdüler. Götürmediklerini de Kıble Camisi olarak isimlendirilen büyük camiye doldurarak kapılarını kapattılar. Sonra aşırnı siyonist grupların içerde dolaşmalarına imkan verdiler. Bu sayede bin civarında yahudi yerleşimci Mescidi Aksa’ya girebildi. Uzun süreden beri ilk defa bu kadar sayıda yerleşimci Mescidi Aksa’ya girebiliyor.
Gerçi yahudi yerleşimciler ve aşırı siyonist terör grupları Mescidi Aksa baskınlarını gündelik hale getirdilerse de bu baskınlara günde ortalama 100 ile 150 arasında yerleşimci iştirak ediyordu. Ancak Kudüs Günü olarak nitelendirdikleri 2 Haziran Pazar günü geniş çaplı baskın düzenlemek amacıyla önceden çağrılar yapmış ve teşviklerde bulunmuşlardı.
İşgalcilerin bu tarihi Kudüs Günü olarak nitelendirmelerinin sebebi ise 1967’de Kudüs’ün, Mescidi Aksa’nın da içinde bulunduğu doğu kesiminin işgal edilmesinin, İbrani Takvimi’ne göre yıl dönümüne tekabül etmesi. Normalde miladi takvime göre Doğu Kudüs 7 Haziran 1967’de işgal edildi. Ancak İbrani Takvimi ay takvimine göre düzenlenmiş olmasına rağmen sonradan çıkarılan eklemeler yapılması uygulamasıyla güneş takvimine uyarlandığından bir olayın yıl dönümü miladi takvime nispetle yıllara göre değişebilmektedir.
İşgal yönetimi Ramazan’ın son on gününde yerleşimcilerin Mescidi Aksa baskınlarını engelleyeceği sözü verdiği halde bu sözünde durmadı ve onlara yine müsaade ederek baskınların durdurulmasını isteyen Müslümanlara saldırdı.
Ramazan bayramyla birlikte İslam âleminde yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerimize inşallah devam edeceğiz.
(YENİ AKİT)
Etiketler: Ahmet VarolYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR