logo

12 Ekim 2018

IŞİD tarzı bir devlet


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili olarak kesinleşen iki husus var. Biri onun 2 Ekim tarihinde Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluk binasına girdiği. İkincisi de onun konsoloslukta resmi işlem yaptıranların çıktığı kapıdan bir daha çıkmadığı. Bu iki kesin bilgi onun konsolosluk binasının içinde sırra kadem bastığı konusunda herhangi bir şüpheye mahal bırakmıyor. Sorular ve soru işaretleri “Orada ne olduğu?” konusunda.

Tabii orada onu cinler alıp götürmüş değiller. Mutlaka Suudi yetkililerin kesin olarak bildiği bir şey oldu. Ama işin kötü tarafı onların da “diplomatik dokunulmazlık” zırhına bürünmeleri. Eğer ki bu zırha bürünmüş olmasalardı olay belki şimdiye kadar çoktan aydınlatılmış olacaktı. Konsolosluk binasının aranması için izin verdikleri bildirildi ama arama işleminin fiilen gerçekleştirilmesini sürekli çeşitli bahaneler ileri sürerek aksatıyorlar. Konsolosun evinin aranması talebine de henüz olumlu bir cevap verilmedi.

Olayla ilgili yorum yapanların çoğunluğu öldürülmüş olduğu kanaatinde. Hatta birçokları bu konuda kesin bir dil kullanıyor. Özellikle Suud istihbaratından, adli tıp kurumu yetkililerinden ve veliaht prensin yakın korumalarından oluşan on beş kişilik bir timin elemanlarının aynı saatlerde konsolosluk binasına girmeleri ve Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasına girdiği saatten iki buçuk saat sonra çıkmaları bu yöndeki kanaati güçlendiriyor. Ama ne şekilde öldürüldüğü ve cesedinin nasıl çıkarıldığı konusunda henüz bir bilgiye ulaşılmış değil.

Birçokları cesedinin parçalanarak çıkarıldığı yönünde tahminde bulunuyor. Bu konu henüz kesinleşmiş olmasa da “Bir devletin diplomatik temsilciliğinde böyle bir şey yapılabilir mi?” sorusuna verebileceğimiz tek cevap “Eğer bu devlet Suudi Arabistan ise mümkündür” şeklinde olabilir. Çünkü Suudi Arabistan, IŞİD tarzı bir devlettir. Zihniyetleri, ortaya çıkarılmalarındaki amaç ve çizgileri aynıdır.

Suudi Arabistan, hilafet devletini arkadan vurmak amacıyla oluşturulan karanlık bir ihanet çetesinin kurduğu devlettir. IŞİD de benzer bir ihanet çetesidir ve şimdiye kadar sürekli İslâmî mücadeleye arkadan darbe vurmak amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Bir ortak yanları da yaptıkları zulüm uygulamalarına “şeriat” kılıfı geçirmeleridir. Böylece İslâm’ın adalet ve hukuk temelli nizamı hakkında zihinleri bulandırmak, bu konuda yürütülen kara propagandaya malzeme oluşturmak için çalışmışlardır. Amaçları bu kara propagandaya malzeme oluşturmak olduğu için de yerine göre vahşi uygulamalara da başvurmaktan ve bunu “bakın işte şeriat budur” diye medya organlarına araç olarak sunmaktan çekinmemişlerdir.

Daha önce değişik vesilelerle ve muhtelif yazılarımda da dile getirdiğim üzere Suudi Arabistan, mayasında ihanet olan bir devlettir. İslâm ümmetinin birlik ve siyasi gücünü temsil eden hilafet müessesesini yıpratmak, ona arkadan darbe vurmak için oluşturulmuş bir çetenin ürünüdür.

Bu ihanet devleti son dönemde de özellikle Müslümanların özgürlük mücadelelerine darbe vurmak amacıyla çeşitli ihanet yollarına başvurdu ve hâlen de ihanet etmeye devam ediyor. Mısır’da Sisi darbesinin, Libya’da Halife Haftar fitnesinin arkasında bu devlet var. Suriye’deki direnişin önünün kesilmesi için fitne örgütlerinin önünü açtı ve küresel emperyalizmle işbirliği yaptı. Yemen’de dikta rejiminin devrilmesinden sonra halkın iradesinin siyasi iktidara yansımasını önlemek için önce Husi örgütüyle işbirliği yaptı. Bu örgütün Suud beslemeli Abdurabbih Mansur El-Hadi’ye karşı darbe gerçekleştirmesinden sonra da ülkeyi bir kan gölüne çeviren savaşı başlattı.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
434 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...