logo

17 Mayıs 2019

İşgalcinin hukuk anlayışı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

31 Temmuz 2015 sabahına doğru Filistin’in Batı Yaka bölgesinin Nablus şehri yakınında bulunan Duma kasabasında Devabişe ailesinin kaldığı ev, yahudi yerleşimcilerin oluşturduğu bir çete tarafından yakıldı. Kundaklama gecenin geç vaktinde yapıldığından bütün aile efradı ve komşular uykudaydı. Komşuların yangını fark edip müdahalede bulundukları sırada Devabişe ailesinin tüm fertleri alevler arasında kalmıştı. Bütün gayretleriyle kurtarmaya çalıştılar. Ancak alevleri etkisiz hale getirip insanlara ulaştıklarında bir buçuk yaşındaki Ali Sa’d Devabişe yanarak hayatını kaybetmişti. Baba Sa’d ve anne Riham Devabişe’nin ciltleri yüzde doksan oranında yandığı için hastanede hayatlarını kaybettiler. Ailenin tek sağ kalan ferdi olan dört yaşındaki Ahmed Devabişe ise yine cildinin büyük bir kısmının yanmış olması sebebiyle uzun süre hastanede tedavi gördü. Ben şahsen bu çocuğu hastaneden çıkmasından sonra gördüm. Anne babasını ve küçük kardeşini kaybetmenin yanı sıra uzun süre hastanede tedavi görmek zorunda kalmanın çocuğun psikolojisini ciddi şekilde etkilediği gözlemleniyordu.

Bu korkunç vahşeti işleyen çetenin elemanları işgal polisi tarafından yakalandı. Ama işgal yargısı, elebaşını psikolojik sorunları olduğu gerekçesiyle serbest bıraktı. Bu gerekçenin işgal yargısının siyonist işgalin sivil militanlarını serbest bırakmada sıkça kullandığı gerekçe olduğunu hatırlatalım. Elemanlardan birini de sadece ev hapsine mahkûm etti. Bu iki kişi hakkındaki kararı zaten diğerlerini de serbest bırakma, böyle bir vahşete imza attıktan sonra ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarına imkân verme niyetinde olduğunu gösteriyordu.

Bu çetenin yargılanan tek bir elemanı kalmıştı. İşgal rejiminin Lud Merkez Mahkemesi 12 Mayıs Pazar günü verdiği kararda bu kişiyi kasten cinayet işleme suçlamasından beraat ettirdi. Mahkeme gecenin geç saatlerinde, insanların uykuda olduğu bir vakitte bir evi kasten yakarak Devabişe ailesine karşı korkunç katliam gerçekleştiren siyonist çetenin yargılanan tek elemanının kasten cinayet suçu işlemediğine hükmederek onu sadece suç işlemek için komplo kurmakla suçladı. İşgal rejimi yasalarına göre böyle bir suçlamadan mahkum edilen kişiye ise beş yıldan fazla hapis cezası verilmiyor. Fakat Filistinli yorumcular işgal mahkemesinin söz konusu canavara çok daha hafif bir ceza vermesinin muhtemel olduğunu dile getirdiler.

Bu olay siyonist işgal rejiminde herhangi bir hukuk anlayışının olmadığını, işgal rejiminin yargı kurumlarıyla da Filistin halkına karşı fiili bir savaş verdiğini ve bu savaşında bütün kurumlarıyla ve organlarıyla pek çok savaş suçu işlediğini çok bariz bir şekilde gözler önüne sermiştir.

İşgal yargısının, böylesine korkunç cinayetler işleyerek Filistinlileri katleden ve güya sivil olarak nitelendirilen yahudi yerleşimcileri cinayet suçundan beraat ettirmesi diğer yahudi yerleşimci çetelerine de “bu tür cinayetlere, kundaklamalara, Filistinlileri katletmek için tuzaklar kurmaya devam edin” mesajı verme anlamı taşımaktadır. Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere karşı saldırılarda bu kadar cüretkar olmalarının sebebi de zaten budur. Bu da Filistin topraklarındaki siyonist işgalcilerin sadece askerleriyle değil aynı zamanda sivil kesimiyle de toprakları gasp edilen Filistin halkına karşı fiilen savaş verdiklerini göstermektedir.

Lud Merkez Mahkemesi’nin Devabişe ailesini yakan canavar hakkındaki kararını vermesinden iki gün sonra yani 14 Mayıs tarihinde de, eşiyle birlikte arabasında yolculuk ettiği sırada Aişe Rabi’nin kafasına iki kg’lık kaya atarak hayatını kaybetmesine, kocasının da yaralanmasına neden olan siyonist teröristin serbest bırakılmasına hükmettiğini hatırlatalım.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
197 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...