logo

26 Ekim 2018

İnançların da özgürlüğün de teminatı hukuk


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

AİHM, 47 yaşındaki bir Avusturyalının 2009’da Hz. peygamber’e yönelik kullandığı hakaret içerikli ifadelerin İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düşünce özgürlüğü ile ilgili 10. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine oy birliği ile karar verdi. Yani, hiç kimsenin bir dinin peygamberine hakaret etme özgürlüğü yoktur.

Açıklamada, Avusturya mahkemelerinin şahıs hakkında yerinde ve doğru gerekçelerle hükmettiğinin altı çizilerek, “Kullanılan tartışmalı ifadeler objektif tartışma sınırlarını aşmıştır. Kullanılan ifadeler İslam Peygamberi Hz. Muhammed’e hakaret içeren bir saldırı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu tür başka saldırılar, ön yargıları körükler ve Avusturya’daki dini özgürlüğü tehdit eder” değerlendirmesine yer verildi.

***

Zaman zaman bu köşede yaptığımız analizlerde, Avrupa ülkelerinde insan hakları ve özgürlükler konusunda vahim hataların yapıldığını ve bu yüzden de İslamafobik rüzgarların güç kazandığının altını çizmeye çalıştık. Gerçekten de son yıllarda Macaristan, Polonya ve Çekya başta olmak üzere demokratik dünyada güç kazanan popülist liderlerin ‘hukukun üstünlüğü’nü hiçe sayan uygulamaları liberal demokrasi için tehlike çanlarının çalınmasına yol açtığını artık hepimiz biliyoruz.

Maalesef Amerika’nın ağırlığını demokrasiden yana koymadığı bir dünyada liberal demokrasinin bütün dünyada gerileme dönemi yaşadığı bir gerçek. Macaristan ve Polonya’da yargı bağımsızlığı kısıtlanıyor, basın özgürlüğü şeytanlaştırılıyor, sivil toplum ‘yabancı ajanı’ olarak değerlendiriliyor. ABD Başkanı Trump basını ‘halk düşmanı’ ilan ediyor. Çin ve Rusya gibi otoriter devletler, demokrasiyi küresel ölçekte durdurmak için adeta eşgüdüm halinde çalışıyorlar.

Popülist liderlerin demokrasiden hazzetmediklerini artık biliyoruz. Ne yazık ki demokratik kurumların halk nezdinde güven kaybına uğraması ve küresel kapitalizmin yarattığı eşitsizlikler liberal demokrasinin kan kaybını daha da derinleştiriyor. Kısacası sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada demokrasi derin bir kriz yaşıyor. Herkesin gördüğü yalın gerçek şu; popülist liderler çağını yaşıyoruz ve demokrasinin geleceği hepimiz açısından kaygı verici.

Ancak her şeye rağmen, yönetim anlamında demokrasi dışında başka bir alternatifimiz yok. Çok kısa bir araştırmayla bile demokratik dünya dışındaki ülkelerin halini net olarak görmek mümkün. Sofistike cinayet işleri yapan Veliaht Selman’ın ülkesinden İslam Cumhuriyeti adı altında baskı rejimi kuran İran’a ve diğer tüm despotik rejimlere kadar hiçbir ülkede insan hakları yok, özgürlük yok ve hukukun üstünlüğünün esamesi bile okunmuyor.

İşte bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Hz. Peygambere hakaret eden Avusturyalı ile ilgili verdiği karar, liberal demokrasinin geleceği adına umut vericidir. Çünkü dünyadaki bütün olumsuz gelişmelere rağmen, hala hepimizin sığınabileceği tek güvenli liman ‘hukuk’tur.

***

Siyasal iktidarlar zaman zaman hatalar yapabilirler, hatta kimi ülkeler ve halkları popülizmin şehvetine de kapılabilirler, ancak hukuk ‘adalet rotası’ndan saparsa bu hepimiz için tahmin bile edemeyeceğimiz felaketlere yol açabilir.

Umarız AİHM’nin bu kararı, son dönemde İslamafobi ve yabancı düşmanlığı rüzgarlarına kapılan Avrupa ülkelerinin aklı selime dönüşü ve de demokratik değerlerin önemi açısından ciddi bir uyarı niteliği taşır. Kuşkusuz AİHM’nin kararı, Türkiye’nin demokrasi rotası açından da son derece önemli. Artık biz de bir takım ezberlerimizi bozmak zorundayız, öyle sandığımız gibi hukukun üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükler laf olsun diye icat edilmiş değerler değil. Ayrıca demokrasi de şeytan işi değil…

Etiketler:
Share
347 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...