logo

29 Haziran 2019

İmamoğlu’nu bekleyen sinsi tehlike


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Bir illet ki adına ‘Hubris Sendromu’ deniyor, bir ara popülerdi siyasi atışmalarda, sonra unutulmaya yüz tuttu. ‘Güç zehirlenmesinden kibir hastalığına tutulmak’ dersem hatırlarsınız.

Bismillah dün bir bugün iki, İmamoğlu’yla ne alakası var diye düşünebilirsiniz. Ama bu marazaya yakalanma riskinden sandığınız kadar da uzak değil.

Hafızanızı yoklayın çıkaracaksınız; risk altındaki siyasilerin kitaptaki tarifi şöyleydi: Demokratik ülkelerde tekrarlayan seçim zaferleri, liderlerin Hubris Sendromu hastalığına yakalanma olasılığını arttırıyor…

Üç ayda üst üste iki seçim zaferi, üstelik ikincisinde daha büyük kazandı. İki kere törenle mazbata aldı. Uymuyor mu, oturmuyor mu tanıma?

Hala risk grubuna girmediği kanaatindeyseniz, iktidarın ne yapıp ne edip bu virüsü İmamoğlu’na bulaştırma planlarını da göz önünde bulundurun…

Kılıçdaroğlu kapıdaki tehlikenin farkında ki hemen korumaya aldı hedefteki adamını. Cumhurbaşkanlığı için adaylığını bugünden konuşmak onu yıpratır diye o beklentilere kapıyı aralamadan kapattı.

Erken seçim söylentileriyle ilgili de tuzağı gördü CHP lideri. “1989 travmasını yeniden yaşamak istemiyoruz” diye onun da önünü kesmedi mi?

Geçmişin acı tecrübelerinden çıkardıkları derslerle temkinli davranıyor ana muhalefet, yol kısa ödül büyükse üstüne atlamıyor.

Farkındaysanız, İmamoğlu’na da aynı ihtiyat hakim. Altın kase içinde her uzatıldığında, baştan çıkarıcı soruları üfleyerek tadıyor. Gözünü daha yukarılara dikmeye her davet aldığında, başkanlığın hakkını vermeye odaklanacağını söylüyor.

Fakat imtihan çetin geçecek, benden söylemesi…

Hazırlıklara bakılırsa yükselme hırsını kamçılama, siyasi kariyer şehvetini kışkırtma planları tıkır tıkır işletilecek.

Ali İhsan Yavuz, AK Parti adına iptal basvurusu yaptığında bile kaç kişi inanıyordu sonuna kadar gidileceğine? ‘Birileri zorluyor ama bu delilik olur, Erdogan böyle bir çılgınlığa izin vermez, son dakika durdurur’ umudu yaygın degil miydi?

Bunun İmamoğlu’na altın tepside muazzam bir zafer hediye etmekten başka bir işe yaramayacağı görülüyordu. Kimse de bu sebeple YSK’dan iptal kararı çıkacağına inanmak istemiyordu. Göz göre göre olmadı mı!

Hakaret davasıyla görevden alınacağına da kimse ihtimal vermiyor ne hikmetse…

Duyuyorum ‘hadi canım’ seslerini. ‘Milli iradeyi kabul ettirme, sandık sonuçlarına saygıyı öğretme mücadelesinin şampiyonluğunu kimseye bırakmayan bir parti, kalkıp kendisini mi inkar edecek’ deniyor.

Kondurmayanlar, ‘olmaz öyle şey’ diye ciddiye almayanlar çoğunlukta.

İmamoğlu’nu demokrasi kahramanı mı yapacaklarmış!…

Belki de basiret bağlanmasına bağlı ters tepecek çırpınışlar değildir. Rakibin enaniyetini gıdıklayarak tatlı tatlı iç geçirtip zehirlemektir plan, ha!

‘Ben neymişim yahu’ kibrinin aklını ele geçirmesi ve şuurunu kapatması için izlenen çok bilinçli bir strateji olamaz mı?

Neme lazım, üstümüze kalmasın, bizden günah gitsin diye şerhimizi düşelim de, dursun şöyle kenarda.

Ayaklarını yerden keserek İmamoğlu’na Hubris şerbetini içirme stratejisi tutmazsa dönüp suçu yine baştan uyaranlarda aramak yok ama, anlaştık mı!

(KARAR)

Etiketler:
Share
411 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...