logo

İmam Hatiplilerin puanlarını çalanlar da bu hırsızlar değil miydi?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Sabıkaları olmasa..

O sabıkanın mağduru da bizler olmasak..

“Birisi birisinin puanını çalmış.. Kim bilir işin içinde ne farklı savunmalar, iddialar vardır” deyip..

İşin aslını öğrenene kadar, yorum yapmaktan kaçınırdık.

Ama 1999’dan başlamak üzere..

2011’e kadar imam hatip lisesine giden öğrencilerin, üniversiteye girişte puanlarını çaldıklarının canlı şahitleriyiz..

Gözümüzün içine baka baka..

Binbir yalanla..

Binbir sahtekarlıkla..

İHL mezunlarının puanlarını çaldılar..

Kul hakkı yediler.

Hem kaç kul hakkı?

Yüzbinlerce kulun eğitim hakkını sıfırladılar..

Yerel mahkemelerde sonuçlanmayınca..

Danıştay’a gitti konu..

Yüksek yüksek hakimler..

Şimdi hemen hepsi, Ekrem İmamoğlu lehine açıklama yapan yüksek yüksek hakimler..

Danıştay eski Başkanı Nuri Alan’ından tutun..

Danıştay eski Başkanvekili Tansel Çölaşan’ına kadar..

Daha onlarcasını sayabilirim..

Hepsi..

Dün İmam Hatiplilerin puanlarının çalınmasını organize eden, hakim sıfatı ile o hırsızlığa onay veren kim varsa..

Hepsi..

Ama hepsi..

Bir tane istisnası olmaksızın..

Şimdi Ekrem İmamoğlu’nun arkasına geçmişler..

Namaz kılmak için değil..

31 Mart’ta çalınan oyların üstünü örtmek için..

İmam hatiplilerin puanlarını çalarlarken..

Lise mezunu öğrenci ile, İHL’linin birlikte girdiği, aynı sorulara muhatap olduğu imtihanda..

Klasik liseden mezun olan öğrenci, 80 sorudan 60’ını yaptığında 400 puan alıyorsa..

İmam hatipliler, aynı 80 sorudan 60’ını cevapladıklarında, onlara 300 puanı reva gördüler..

100 puanı çaldılar..

Çalınan puanlarla, İHL’lilerin hakettikleri fakültelere..

Kendi çocuklarını doldurdular..

Bu hırsızlığa imza atanlar.. Bu ahlaksızlığı yapanlar..

Şimdi 31 Mart’ta oy hırsızlığına soyunmuşlar..

Hırsızlığı tamamladıktan sonra da..

“Ne hırsızlığı canım. Her şey normal, her şey usulüne uygun” diyorlar..

İHL’lilerin puanlarını çalarken de..

Kanunlardan gerekçe getiriyorlardı:

“Anayasa’ya uygun. Kanunlara fevkalade uygun.. Her şey çok çok normal” diyorlardı..

O kadar ahlaksızdılar ki..

Meslek liselilerin, kendi branşlarında fakülteye gitmek istediklerinde, onlara fazladan puan verilmesi gerektiğine yönelik düzenlemeyi çarpıtıp..

Yani..

İHL’liler İlahiyat’a gitmek isterse..

Meslek lisesinin Elektrik bölümünden mezun öğrenci, Elektrik mühendisliğine gitmek istediğinde..

Sadece kendi branşları ile sınırlı olarak, tercihte bulunduklarında.

Onlara fazladan bir miktar puan eklemesi yapılmasına yönelik düzenlemeyi çarpıtıp.

Klasik liseleri de, bir meslek üzerine eğitim veren okul gibi görüp..

Ve dahası..

O liselerden mezun olanların branşını, hem hukuk, hem siyasal, hem edebiyat, hem fen, hem tıp her alandaki fakülteleri kapsam içine alarak..

“Biz klasik liselilere, fazladan puan vermemizin dayanağı yönetmelikte var.. Bakın.. Bakın.. Lisede eğitim gördüğü branşta yükseköğrenime devam edecek olanlar için, ek puan verilir yazıyor.. Biz de o ek puanı veriyoruz işte” diyerek zekamızla alay ede ede, hırsızlık yaptılar…

Bu hırsızlığı yapanlar..

Şimdi oyları çalmışlar..

Çok mu?

Oyu çaldıklarında, şu ilin bu ilçenin belediye başkanlığını kazanırlar..

Belediye başkanlığını AK Parti’nin adayı yapmış, CHP’nin adayı yapmış, bireysel olarak baktığımızda, o kadar önemli değil.

Ama gençlerimizin puanlarını çaldıklarında.. Onların geleceklerini (Kadere itirazımız yok.. O anlamda söylemiyorum) çalmış oldular..

Gençlerimizin hakettikleri fakültelere gitmelerini, oralardan mezun olmalarını önlediler..

Yapacakları meslekleri engellediler..

Saadet Partili kardeşlerimiz de..

Bu hırsızlıklardan kendileri de mağdur olmamış gibi.

Kendi çocuklarının puanları da çalınmamış gibi..

Dün İHL’lilerin puanlarını çalan hırsızlar, “Sınav sonuçları açıklandı. İş bitti.. Yapacak bir şeyiniz yok. İHL’liler kazanamadı işte. Kazanamıyorsunuz işte” dedikleri gibi..

Çocuklarımızla alay ettikleri gibi..

Şimdi de..

31 Mart’ta yapılan seçim sonrasında..

Karşımıza geçip, “Seçim sonuçlandı. Sandık kurullarına itirazlar çok önceden bitmişti.. Artık bu sonuç değişmez” diyerek, hırsızlığın tescilini istediler..

Neyse ki..

YSK hırsızlığı gördü..

İstanbul için iptal kararı verildi..

Şimdi görev, üniversiteye girişte puanları çalınan tüm çocukların ailelerinde..

Yeni nesilde o hırsızlık sona erdi.

Ama 1999-2011 arasındaki İHL’lilerin üniversite hakları ellerinden alındı..

Şimdi yapılması gereken..

Hırsızlık mağdurlarının tamamının..

Bir tane bile firesiz..

28 Şubat hırsızlarına, okkalı bir Osmanlı tokadını yapıştırmaktır.

Yapıştırmıyorlar mı?

Puanları çalınanların vebali, onların da boyunlarınadır..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
278 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...