logo

İftiralara herkes sessiz iken, bir başsavcı hesap soruyor!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Tam da yazıya başlıyordum..

“AK Parti’nin medya sorumluları nerede?

Atılan iftiraları düzeltme ile görevli başkan yardımcıları nerede?

Bu boşvermecilik niye?”

Diye soracaktım..

AK Parti’ye iftira atılıyor, “Arifiye’deki tank palet fabrikasının değeri 20 milyar dolar” iddiasında bulunuluyor..

Soracaktım, “Yok mu AK Parti’de bir tane adam, arsanın değerini, fabrikanın önceki işleticisi şirketin sermayesini, diğer bilgileri toplayıp açıklasın, yalanları müfterilerin yüzüne vursun!”

“Ziraat Bankası 500 milyon dolar saydı, Simit Sarayı’na ortak oldu” iddiaları ortalıkta dolaşırken, “Bu olayın gerçek yönü nedir, ‘Ziraat Bankası Simit Sarayı’na el mi koymuştur, şirketi kurtarmak için borcunu mu üstlenmiştir, 100 liralık malı 200 lira mı saymıştır’ gibi kafalarda oluşan onlarca soruya cevap verecek yetkinlikte bir AK Partili yok mu?” diye sorgulama yapacaktım..

Şehir Üniversitesi ile ilgili şimdi de eski müsteşar ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Ömer Dinçer çıkmış, bir şeyler anlatmış..

“7 parselin değeri 1 milyar 200 milyon lira. İptal edilen parselin değeri 500 milyon lira. Sorun sadece bir parselde.” demiş..

“Bu sözlerle oluşturulmak istenilen algının gerçeklik payı nedir? Niye bir AK Partili bunu açıklamıyor? Yalanları, yemek yediği tekneye pisleyenlerin yüzüne niye vurmuyor” diye soracaktım..

Aynı kişinin, 17-25 Aralık operasyonlarının ABD-CIA-Gülen işbirliğindeki bir darbe girişimi olduğu bugün artık herkes tarafından kabul edilmesine rağmen, “Daha dün, verdiği bir röportajda, nasıl olup da, 17-25 Aralık için ‘Yüce Divan’a gitsinler diye oy verdim’ diyebildiğini bir AK Partili yetkili sorgulasın” diyecektim..

Evet, onlarca soru..

Onlarca aydınlığa kavuşturulması gereken, yalancıların yüzlerine vurulması gereken konu var iken.

AK Partili yetkililerin, kış uykusuna yatmalarını sorgulayacaktım ki..

Takdir edilecek çıkış, sürekli “iktidarın yargısı” olarak takdim edilen ve üzerlerinden algı oluşturulmak istenilen İstanbul Başsavcılığı’ndan geldi..

Takip etmemiştim..

Başörtü yasağı kalktığı dönemde, Ankara’da aile hakimliği yapan Mustafa Karadağ’ın bazı iddialarına/iftiralarına anında karşılık verilmiş..

Kim bu Mustafa Karadağ?

Danıştay’ın, “Avukatların kimliğinde başörtülü fotoğraf yasaklanamaz” kararı verdiği bir dönemde..

Başörtülü avukatları duruşmaya almayan sol kafalı, YARSAV üyesi bir hakim..

Yavuz Oğhan’ın Bidebunuizle programına 9 Aralık’ta konuşmuş.

Görmemiştim..

İstanbul Savcılığı’nın şikayeti sonrasındaki haberlerde gördüm ki..

Başörtü yasakçısı hakim, neler demiş neler..

Pelikan grubunun yargıda da temsiliyeti olduğunu iddia etmiş..

Yetinmemiş, pelikan grubunun avukatının İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın odasının yanında odası olduğunu, gölge başsavcı olarak görev yaptığını iddia etmiş..

Başsavcının bulunması sebebi ile değil ama..

Gölge savcının odası olduğu için, bahsedilen kata herkesin çıkamadığını iddia etmiş..

Meydanı boş bulmuş..

Aklına ne geldi ise, atmış da atmış..

Sonra ne mi olmuş?

Solcuların bu tür suçlamalarına sessiz kalan muhafazakarların aksine..

Çetin ceviz bir başsavcı çıkmış..

Anında şikayetini yapmış..

İftiraların sahibi eski hakimin bulunduğu Ankara Adliyesi’ne talimat yazılmış ve şu sorulara cevap vermesi istenmiş:

“1- Beyanınızda bahsettiğiniz ‘pelikan grubu’ nedir ve temsilcisi olarak bahsettiğiniz kişi kimdir?”

Yok öyle laga luga..

“Ben ondan duydum.. Ben bundan duydum.. Ama ne bileyim ki?” kıvırtmaları..

Soru net..

İstenilen cevap da net..

İkinci soru:

“Pelikan grubunun temsilcisi olarak bahsettiğiniz avukatın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın odasının bulunduğu yerde tahsis edilmiş oda tam olarak nerededir, bildiklerini, gördüklerinizi anlatınız.”

Var mı kıvırtma payı?..

Yok..

Geldik üçüncü soruya..

“Bahsettiğiniz kata çıkmanızın yasakladığını belirtmektesiniz. Ne zaman ve kim tarafından o kata çıkmanızın yasaklandığını açıklayınız.”

Ve dördüncü soru:

“Pelikan grubunun avukatının gölge başsavcı olarak çalıştığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın, onun oluru olmadan hiçbir şey imzalamadığı iddianızı açar mısınız? Somut olarak hangi olayda, başsavcı, belirttiğiniz kişiye danışmıştır?”

İşlem tamam mı?..

Bence tamam..

Bu soruların sorulması sonrasında..

El mi yaman, bey mi yaman ortaya çıkar..

Gölge savcı mı var, yoksa iftiracılar mı var, ortaya çıkar..

Çıkmış mı?

Hemen hemen..

Emekli hakim Mustafa Karadağ, yanına CHP eski milletvekili, kendisini FETÖ mağduru savcı olarak tanıtan İlhan Cihaner’i de almış, ifadeye gitmiş..

Ne mi demiş?

Ne diyebilir ki?

Meydanı boş bulmuş, atmış da atmıştı..

Şimdi sorulunca..

Bakın ne demiş:

“Pelikan grubu diye adlandırılan gruptan, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu bahsetmişti, onlar bilebilir.”

Yaa.

Bol keseden at iftirayı..

Sonra da..

“Abdülhamit Gül bilir. Ahmet Davutoğlu bilir” de.. Kaç, sorumluluktan..

Kaçabilirsen eğer..

“Gölge savcının odası nerede” sorusuna ne cevap vermiş, emekli hakim?

“İstanbul’daki adliyede çalışan herkes biliyor..”

Yaa.

Herkes biliyor ama..

Emekli hakimimiz bilmiyor..

Bilmediği için de..

Daha doğrusu olmadığı için de..

Söyleyemiyor..

Söyleyemiyor ama..

Kurnazlığı da elden bırakmıyor..

Elde edilecek verilerle, artık hangi terör örgütüne veri akışı sağlanacak ise..

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bulunduğu katta keşif yapılmasını, 6 aylık kamera kayıtlarının tespitini talep ediyorum” diyor..

Bre yalancı..

Sen önce, odanın yerini söyle..

İnandırıcı bir bilgi ver..

Sonra ispatı için, keşif de yapılır, tespit de yapılır..

Ama..

İftira olduğu her yönü ile belli bir isnadı, “Kamera kayıtları gelsin, göreceksiniz” diye açıklamaya çalışırsanız..

Ben de sizin için aynı talebi yapayım..

Avukatınız için aynı talebi yapayım..

“Getirin İlhan Cihaner’in 5 yıllık HTS kayıtlarını, göreceksiniz” diyeyim.

“Getirin Mustafa Karadağ’ın cep telefonu sinyallerini, göreceksiniz” diyeyim..

Arkasına iftiraları sıralayayım..

Bu mudur, hukuk?

Söyle, sosyal demokrat olduğunu iddia eden başörtü yasakçısı hakim eskisi..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
299 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...