logo

28 Ağustos 2019

İdam popülizmi yine kızışıyor


Akif Beki
a.beki@gmail.com

2002’de ortalık ‘Ümraniye sapığı’ haberleriyle çalkalanıyordu. Tüm Türkiye, dehşet içinde kurbanlarına ağlıyordu.

Derken eşkale uyan B.A. adlı bir kişi yakalandı.

Kanını içsen doymazdın; yatışacak, dinecek gibi değildi sokaktaki öfke ve infial.

Diri diri yakılsa, gözünü bile kırpmadan lincine odun taşımaya hazırdı kalabalıklar.

Bir ay geçmeden yanlış kişi olduğu anlaşıldı, gerçek sapık bulunmuştu.

B.A. kurtuldu, kağıt üstünde temize çıktı ama yüzü afişe olmuştu, alnındaki damgayı bir daha silemedi.

Hayatı karardı, yine de tek tesellisi hala hayatta olmak…

O gün darağacı kurulup millete sorulsa, yanlış kişinin asılmasına rekor oyla destek çıkmaz mıydı!…”

Buraya kadar okuduklarınız, geçen yıl “Hepsi bitti de idam mı kaldı” başlıklı yazımdan.

Yine bir kadın, erkek şiddetine hunharca kurban gitti; yine kendimizi idam cezasını tartışırken buluyoruz.

Trabzon’da ‘idam’ın geri gelmesini isteyen kalabalığın tezahüratına, bilindik tavrıyla karşılık verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan. “Meclis’ten geçerse onaylarım” tavrı…

Emine Bulut’un ailesini ziyaretten sonra, İYİ Parti lideri Akşener de meydan okudu. “Sayın Cumhurbaşkanı partisine talimat versin, Meclis’te destekleriz” diyerek. Gerekçesi, acılı kurban yakınlarının da katile idam talep etmesi…

İstanbul Sözleşmesi daha girift bir tartışma tabii. Getirdiği tedbirler kadını fiilen korumaya yetiyor mu, koruma mekanizmasının mağduru daha çok hedefleştirme riski nasıl önlenebilir, ilk şikayette uzaklaştırayım derken erkeği daha da saldırganlaştırarak tehlikeyi büyüttüğü eleştirilerinde haklılık var mı, uygulama sonuçları ne gösteriyor, tedbirlerin gözden geçirilecek eksiği fazlası yok mu? Bunlar, karşıtları ve taraftarlarını dikkatle dinlemeyi gerektiriyor. Zahmetli iş, idam çığırtkanlığı gibi kestirme popülizme elverişli değil. Uzatmadan ‘asalım gitsin’ demek daha kolay.

Hatta takıntıya dönüştü; çocuğa, kadına yönelik saldırılarla canımız her yandığında ayaklanıp hemen idam sloganına sarılıyoruz.

Ürpertici bir vahşetle Özgecan katledildiğinde, Eylül ve Leyla’nın cansız bedenleriyle tepeden tırnağa sarsıldığımızda ne istediysek şimdi de aynı istek alevleniyor içimizde. Böyle pislikler yaşatılmasın, nefes alıp verdikleri her saniye kurbanlara zulüm ve ihanet, canlarıyla hem de acı çektirilerek ödesinler…

Aşağısı benim de içimi soğutmaz. Ama kadına ve çocuğa karşı şiddetle mücadelede en caydırıcı ceza bu mu, istatistikler hiç de öyle demiyor.

Af Örgütü ile Woman Stats Project’in verilerinden şu sonucu çıkarmıştım: İdam cezasının en çok uygulandığı ülkelerle tecavüzün en yaygın görüldüğü ülkeler çakışıyor, ayrışmıyor.

Çin, Hindistan, ABD, Pakistan, Afganistan, İran, Suud diye giden ortak bir idam ve cinsel suç haritası…

İdamın kimi örneklerdeki gibi meydanda, halkın gözü önünde infaz edilmesi bile caydırıcı olamıyor.

Kurbanın öcünü alma hıncıyla galeyana gelip ‘idam isteriz’ diye parlıyoruz. Ama intikam hislerimizi tatmin etse de duygusal patlamalarla üstüne gitmek kurbanları korumuyor. Suçu önleyemedikten sonra suçluyu kıvrandırarak assak neyi düzeltir, kör testerelerle kessek hangi masum canı geri getirir!

Vicdan azabımızı bir nebze hafifletmek, belki dindirmekten başka neye yarar…

Muhalefet, özellikle de Akşener, geri dönüşü ve telafisi olmayan idam popülizminde yarışmak yerine İstanbul Sözleşmesi üzerinden iktidarı sıkıştırsa daha hayra geçmez mi?

(KARAR)

Etiketler:
Share
333 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...