logo

05 Kasım 2018

Hukuk üstünlüğü maneviyatı kontrol mekanizması değildir


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Modern demokrasilerin insan haklarını esas alan bir hukuk devleti olduğunun altını özellikle çizmek gerekiyor. Bu çerçevede demokrasiye yapılan en önemli itirazlar; “Demokrasi Batı kültürünün bir ürünüdür ve de dini dışlayan bir kültürel iklimden beslenmektedir. Dolayısıyla Müslümanlar açısından sorunludur” yaklaşımı üzerine bina edilmektedir.

Hemen belirtmekte yarar var, hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem asla insanların manevi dünyasını kontrol altına alan bir sistem değildir. Çünkü insan haklarını bir sistemin temeli olarak kabul etmek, insanın tanımını ve manevi dünyasını sınırlamak anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla insanın hakikati ve irfani derinleşmesiyle ilgili bütün çabaların önünü açmak aynı zamanda insan haklarının da özünü oluşturmaktadır.

Esas itibariyle hukuk, kanunlar yanında kaynağını kültürel ve manevi değerleri de bünyesinde barındıran bir bütündür. Dolayısıyla hukuk, aynı zamanda bir toplumun kültürel, sosyolojik ve irfani özelliklerinin tümünü temsil etmek durumundadır. İşte bu yönüyle hukuk, bağlı bulunduğu toplumun değer yargıları ve yazılı olmayan kurallarıyla varlığını sürdürebilmektedir.

Hal böyleyken, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi değerlerin Müslümanların dünyasıyla uyuşmadığını düşünmek gerçekçi değildir. Zira hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı gibi temel yapılar, esas itibariyle hem insanların haklarını, özgürlüklerini teminat altına almak, hem de devletin gücünü sınırlamak üzere geliştirilmiş kavramlardır.

Eğer devlet gücü denetlenemezse, her zaman negatif sonuçlar üretme ihtimali yüksektir. Mesela seküler bir devlet hukuk kurallarıyla sınırlanamazsa, rahatlıkla hakları ve özgürlükleri tahrip edebilir. Aynı şekilde bir din devleti de kendini tebliğle sorumlu addedip zorla insanları dindarlaştırma yolunu seçmeyi bir hak olarak görebilir. Oysa biliyoruz ki devlet değer üretemez, çünkü değerlerin bir toplumda anlam ifade etmesi insanların duyarlığı ile ilgili bir meseledir. Ayrıca dini ve ahlaki değerlere bağlılığı devlet gücüyle temin etmek İslami de değildir, insani de…

İranlı düşünür Muhammed Müctehid Şebusteri’nin, “Resmi Dini Söylemin Eleştirisi” kitabındaki şu tespiti dikkat çekicidir: “İnsanlığın binlerce yıllık tecrübesi bize iktidar ve gücün daima iman ve ahlakın önünde engel olduğunu göstermiştir. Tarih boyunca bütün peygamberler, filozoflar, arifler ve ahlakçı bilgeler gücün kötülükleri konusunda yöneticileri uyarmıştır. Çağımızda geçerli bir yöntem olarak benimsenen güçler ayrılığı ilkesi, toplumda gücün baştan çıkarıcılığının önüne geçebilmek için ihdas edilmiştir ve insanın acılarla dolu olan tarihi tecrübesinin sonucunda gelinmiş bir aşamaya tekabül eder.”

Unutmamak gerekiyor ki, devlet her zaman güce eğilimlidir. Eğer insan hakları temelinde hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet yapısı oluşturulamazsa, devlet bir bakıma toplum mühendisliği yaparak insanları hizaya sokmak, ne kadar özgürlüğe ihtiyacı olduğunu tayin etmek ve hatta insanların manevi ergenliğini geliştirmek gibi dayatmacı yöntemelere başvurabilir.

Oysa kültürel değerlerin zenginleşmesini ve toplumun manevi olgunlaşmasını sağlamak sivil kuruluşların görevi olmalıdır. Demokratik toplumlarda devletin görevi, sivil inisiyatifi güçlendirerek kültürel ve manevi değerlerin önünü açmaktır, tek tip insan yetiştirmek için denetim mekanizmaları oluşturmak değil…

Unutmayalım ki insan haklarının ihtiva ettiği özgürlükler, insanların fıtratında var olan öze ilişkin haklardır. Bu temel yaklaşımdan hareket edildiğinde, özgürlüklerin sınırlandırılması ancak adalet kavramı içinde değerlendirilebilir bir durumdur. Daha açık bir ifadeyle, çağdaş insan haklarının getirdiği özgürlüklerle ilgili eğer bir sınırlandırma söz konusu ise bunun için başvurulabilecek yegane merci adalettir. Yani esas olan hukukun üstünlüğüdür, dolayısıyla özgürlükler başkalarının hakkına-hukukuna zarar verecek bir durum arzediyorsa adalet temelinde ancak bir sınırlandırmaya gidilebilir.

(KARAR)

Etiketler:
Share
354 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...