logo

25 Temmuz 2019

Her hâlükârda ehlen ve sehlen


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Türkiye’ye hicret eden Suriyeliler Esed rejimine muhalif. Mevcut şartlarda Esed rejiminin kontrolündeki bölgelere dönen muhacirler bunu ancak işkenceden geçirilmeyi ve hatta öldürülmeyi göze alarak yapabilirler. Nitekim oralara dönen muhacirlerin karşılaştığı zulme dair ciddi bilgiler var.

Türkiye’nin kontrolündeki Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgeleri emniyetli, ama milyonlarca muhacirin -insani şartlarda- barınmasına müsait değil. Müsait hale gelmesi için herhalde milyarlarca dolarlık ‘yatırım’ ve çokça zaman gerekir.

Büyüdükçe büyüyen “Suriyeliler dışarı!” furyası, muhacirlere ne pahasına olursa olsun sahip çıkma iradesini gösteregelen iktidarın bu iradesini sarsmaya başladı; ama muhacirlerin Suriye’ye kitleler halinde geri gönderilmeleri kısa vadede mümkün görünmüyor. Daha doğrusu, ancak Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde kaotik bir ortamın oluşmasını -ve oradaki kaosun Türkiye’yi tehdit etmesini- göze almak şartıyla mümkün görünüyor.

Avrupa Birliği ile varılan “geri kabul” anlaşmasını askıya alıp deniz yoluyla Avrupa’ya iltica akınını canlandırmak bir ‘çözüm’ olabilir mi?

Olabilir tabii. Sahile vuran ölü bebekli bir ‘çözüm’!

***

“E ne olacak peki? Suriye’deki durum böyle devam ettikçe muhacirler Türkiye’ye iyice kök salıyor; ya burada kalıcı olursalar?”

O zaman bu muhacirler Türkiye’nin gençleşmesine ve dinamikleşmesine hizmet ederler.

Türkiye’de 65 yaş ve üstü nüfus 2014 senesinde yüzde 8 iken 2018’de yüzde 8.8’e yükseldi. Bu oranın 2023’te yüzde 10’u geçmesi, 2040’ta yüzde 17’ye dayanması bekleniyor. Öte yandan 0 ile 18 yaş arası nüfus 1990’da yüzde 42 civarındayken şimdi sadece yüzde 28 civarında. Türkiye’deki Suriyelilerde ise bu oran yüzde 46’nın üzerinde.

Nüfusu gittikçe yaşlanan Türkiye’nin buna karşı bir tedbir olarak sistematik bir şekilde genç göçmen kabul etmesi gerektiğini öteden beri söyleyen uzmanlar var. Bizimle aynı kültür havzasına ait olan, aramızda akrabalık bağları bulunan, tarihi paylaştığımız, yüz sene öncesine kadar aynı bayrak altında yaşadığımız ve kendi isteğimizle değil emperyalistlerin dayattığı suni bir sınırla birbirimizden ayrıldığımız Suriyelilerden daha münasip göçmen mi bulacağız?

Suriye’den göçmen kabulü sistematik olmadıysa da olan oldu ve üç milyonu aşkın Suriyeli -aksi yöndeki iddiaların aksine- altından kalkılamayacak bir sarsıntıya yol açmadan Türkiye’ye yerleşti.

İnşaallah Suriye’ye bir an evvel hürriyet ve adalet hakim olur da muhacirler esenlik içinde memleketlerine dönme imkânına kavuşurlar.

Diyelim ki olmadı ve muhacirler ister istemez Türkiye’ye kök saldı; veya oldu, ama muhacirlerin bir kısmı Türkiye’de kalmayı tercih etti; “Bunda da bir hayır var” dememiz gerekir.

***

Ettekraru ahsen velevkane yüzseksen:

Her hâlükârda ehlen ve sehlen, ehlen ve sehlen, ehlen ve sehlen…

(KARAR)

Etiketler:
Share
267 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...