logo

26 Nisan 2019

Hayatın normal akışına ters düşmek


Kemal Öztürk
k.ozturk@gmail.com

Doğa uyanıyor. Bahar toprağı ısıttı, suyu ısıttı, bitkileri ısıttı ve hepsi yavaş yavaş canlanıyor. Kaz Dağlarında, Behramkale’nin tepelerinde dolaştıkça, hayatın normal akışının seyri seferini izliyorum. Muhteşem.

Kayın, gürgen, kavak, söğüt tomurcuk vermiş. Gelincikler serpilmiş, yapraklarını açıp, güneşi yudumluyor. Papatyalar her yanda boy vermiş, rüzgârın tatlı esintisiyle gelin gibi salınıyor.

Kuşlar eşlik ediyor bu canlanmaya. Nisan neşesi hepsini sarmış. Serçe, bıldırcın, keklik, kumru… onlarca kuş türünden, onlarca farklı müzik yayılıyor etrafa.

Bir neşe, bir mutluluk, bir huzur dolmuş dağlara, ovalara, yaylalara.

Sümbüller morun en güzel rengini, kekik en güzel kokusunu, hanımeli en güzel parfümünü yaymış ortama.

Kelebekler uyanmış. Yaratıcının özene bezene çizdiği kanatlarıyla bir çiçekten diğerine uçuşuyor. Pek güzeller.

Tatlı bir meltem tüm kokuları, sesleri ve polenleri alıp, sağa sola savuruyor, uyanmayan kalmasın diyor.

Hayatın doğal akışı, binlerce yıldır olduğu gibi, ahenkle devam ediyor burada…

İnsanoğlu doğadan şok şey öğrendi. Hala da öğrenmeye devam ediyor. Her canlı gibi bu hayatın bir parçasıyız ve onlarla birlikte yaşıyoruz.

Bizim de hayatımızın doğal bir akışı var. Bu akış kesildiğinde, bu süreç durduğunda, hayatımız normal olmaktan çıktığında bocalamaya başlıyoruz.

Modern zamanların en büyük hastalığı olan stres, depresyon hayatımızın doğal akışı kesildiğinde başlar. Tüm hastalıkların tetikleyicisi, ana kaynağı bu.

Hayatımızın doğal akşını kontrol etmek zorundayız. Yani bazen üzülsek bile, bazen mutlu olacak şeyler yapmalıyız. Bazen kızsak da, bazen sevinecek şeyler yapmalıyız. Bazen ağlasak da, bazen gülmeliyiz.

Bunlardan biri eksik olduğunda, tekdüzeleştiğinde hayatımız, gidişatta anormallikler var demektir. İnsan hep sinirli olamaz. İnsan hep üzgün olamaz. İnsan hep öfkeli olamaz. Aynı şekilde insan hep mutlu, hep sakin, hep gülen bir varlık da olamaz.

Doğanın kendi içinde kurduğu denge gibi, hayatımızda bir denge kurmalıyız.

Örneğin her günümüzü, her saatimizi siyaset konuşarak geçirmek, bizim gibi mesleği siyaset olmayan insanlar için sağlıklı değildir. Hatta mesleği siyaset olanlar bile zaman zaman hayatın diğer alanlarına yönelmeli, rutin dışına çıkmalı.

Yani stresimizi yönetmeyi başarmalıyız.

Mesela benim için doğaya çıkmak, dağlarda yürüyüş yapmak, diğer canlılarla iletişim kurmak hayatımı normalleştiriyor.

Doğayla baş başa kalıp stresimi azalttığımda, hayatımın akışını düzenlediğimde daha sağlıklı düşünebildiğimi görüyorum. Bir yazarın maruz kaldığı baskı, hakaret, öfke ve ötekileştirmeyi tahmin edebilirsiniz. İşte bunu dengelemek için, yazı dışında bir yaşamın olduğunu, hayatın normal bir akışını olduğunu görerek ve hissederek denge kurmaya çalışıyorum.

Eminim sizlerin de hayatında normal akışa uymayan şeyler vardır. Sizin bunu dengelemek için yapacağınız şeyler farklı olabilir. Kimi spor yaparak, kimi müzik dinleyerek, kimi resim yaparak, kimi kitap okuyarak stresini yönetebilir.

Her ne şekilde olursa olsun, hayatın normal akışına ters giden şeyler olduğunda buna müdahale etmelisiniz. Yoksa içinden çıkılmaz bir sarmala dönüşür hayat.

Üzülerek görüyorum ki çoğu insan bu sarmalın içine girmiş durumda. Örümcek ağına yakalanmış bir sinek gibi, çırpındıkça daha çok ağa dolaşıyor. Oradan çıkılmaz bir hale geldiğinde her şey için çok geç kalırsınız.

O nedenle hayatınızın normal akışını düzenleyin.

Doğa sizi bekliyor. Baharın tüm güzelliklerini size göstermeye ve sizi sakinleştirmeye hazır. Güzelliği kaçırmayın.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
501 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...