logo

Hâlâ aynı yerde miyiz?


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Ziyauddin Serdar, Tebliğcilerle geçirdiği birkaç günün hasılasını şu sözlerle özetliyor: “İbadetlerin yerine getirilmesi, Cenab-ı Hak’la yapılan bir anlaşmaydı. Bu hazır formülü uygulayan cennetin garanti olduğuna güvenebilirdi. Tebliğciler ülkeden ülkeye özellikle de Müslüman ülkelerde milyonlarca insanın yaşamını mahveden şartları oluşturan ağır adaletsizlikler, dehşet verici acılar ve ihmaller için bir şey yapmayı düşünmüyorlardı.”

Tebliğcilerin bazı ‘normal’ Müslümanlarla diyalogları ilginç.

Tebliğci grubun lideri Hacı Sahip, Hindistanlı Müslüman bir doktoru tebliğ çalışmasına katılmaya davet ediyor. Doktor katılmak istemediğini söylüyor. Tebliğciler üsteliyor.

“Eminim, tebliğin Allah’ın bütün Müslümanlara yüklediği bir görev olduğunu biliyorsundur.”

“Hindistan alt kıtasında ne kadar Müslüman var?”

“Yaklaşık yarım milyar.”

“Ve her birinin problemi var ve onların problemlerini çözmeye çalışmak yerine vaaz etmek ve bize hatalarımızı göstermek için binlerce kilometrelik yoldan buraya gelmişsiniz. Önce kendi hanenizi düzeltmeniz gerekmez miydi?”

Çöpçülük yapan Pencaplı bir işçinin evinde de imanın önemini anlatıyorlar. İşçi cevap veriyor:

“İmanım olmadığını ya da zayıf olduğunu nereden biliyorsun. Yanında bir imanometre mi var?”

Yazarın bu tecrübesindeki ‘Sofya Bacı’ da anılmaya değer.

Sofya Bacı’nın “Yakından bakıldığında bile yere yığılmış giysi yığını gibi” göründüğünü söylüyor Serdar. O da katılıyor gruba. İngilizmiş. Malezyalı bir Müslümanla evlenmiş, sonra boşanmışlar. Ama Sofya Bacı Müslümanlıktan vaz geçmemiş.

Serdar da Sofya Bacı da, bir noktadan sonra ‘Tebliğcilik’ tecrübelerini yeterli buluyorlar. Gruptan ayrılıyorlar. Aynı otobüsle Londra’ya doğru yola çıkıyorlar.

Sofya Bacı otobüste başörtüsünü çıkarıyor. Sonra başını Ziyauddin’in omzuna yaslayıp uyuyor.

Bu, bizim alışık olmadığımız bir durum. Serdar da yadırgıyor. Ama yeni bir ‘Tebliğ’ denemesine girişmiyor.

Serdar’ın Tebliğcilerle macerası merkezi bir önem arz etmiyor.

Ama şurası önemli.

Bütün grupların tebliğcileri var.

Sünnilerin, Şiilerin, mealcilerin, sufilerin, çevrecilerin, diyetisyenlerin, devletçilerin, komünistlerin, milliyetçilerin, particilerin, sağcıların, solcuların…

Kendi bulduğu şeyi gece gündüz burnunuza dayamaktan, yaşayarak örnek oluşturmaktansa kafanızı ütüleyerek sizi yola getirmekten hoşlanan heyecanlı insanlar.

Bu tarafıyla müşterek, tipik, ‘tebliğcilik’ olgusu.

Oysa, 60’li ve 70’li yıllarda üniversite çağında olan Müslüman genç kuşağın gündemleri çok daha politik.

O yıllarda İngiltere ve İrlanda’daki Müslüman öğrenci derneklerini aynı çatı altında toplayan bir dernekler federasyonu kuruyorlar. Kısaltılmış adı FOSIS.

***

Federasyon olarak 1966’da Seyyid Kutub’un Nasır rejimi tarafından idam edilmesini protesto ediyorlar. 1967 savaşında Filistin’in işgalini protesto ediyorlar. Ardından 1969’da Mescid-i Aksa’nın yakılmasını.

Londra’da iyi sayılacak bir ‘konuk’ trafiği de var. Mesela Malcolm X, hacca giderken Londra’da FOSIS’in konuğu oluyor. “Bana çatal bıçak vermeyin, büyük, siyah ellerimle yiyeceğim” diyor sofrada.

Malcolm’ün bu cümlesi bile bir Müslüman gence birkaç yıl yeter.

Cezayir’den Malik Binnebi, Pakistan’dan Mevdudi Londra’ya yolu düşenler arasında.

Bunlar, o zamanlar genç bir Müslüman’ın zihnini ateşlemek için birebir.

Müslüman bilincinin oluşması açısından, her biri ayrı bir ekol. Her biri ayrı birer enerji kaynağı.

Bizim uzaktan, kitaplarını okuyarak beslendiğimiz insanlarla yüz yüze gelmişler.

Elbette, hepimiz dünyayı kurtarmak istiyoruz.

Biz de demiyor muyduk? “Gemimiz şöyle dursun fethe çıktık denizi.”

Şunlar da Ziyauddin’in o günlerin ruh haliyle ilgili tespitleri.

“Milyarlarca Müslüman tüm problemlerinin çözümlerinin İslam’da olduğundan emindi.”

“İslam tarihi trenini yeniden raylarına yerleştirmek zorundaydık.”

“Eski zaferlere yeniden kavuşmak için can atan dünya Müslümanlarının geleceği bizdik.”

Bu cümlelerin aynısını ya da benzerlerini kurmayan ya da dinlemeyen ‘İslamcı’ var mı içimizde?

(İslamcı kelimesini idareten kullandım. Doğrusu Müslüman’dır.)

Şimdi, herkes düşünsün. Hala aynı yerde miyiz?

Çözüyor muyuz bütün dünyadaki sorunları?

Veya neredeyiz?

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
587 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...