logo

14 Aralık 2019

Greta Sendromu ya da Sindirella Masalı


Ayşe Böhürler
a.bohurler@gmail.com

Sindirella masalını hepimiz biliriz, birçok kez okumuş ve seyretmişizdir. Rivayete göre, bu meşhur masalın ilk versiyonunun tarihi, Milattan Önce altıncı yüzyıla dayanır. Avrupa’da 500 çeşidi bulunan masalın bildiğimiz son uyarlaması ise Fransız yazar Charles Perrault ve Grimm Kardeşlere ait. Biz, hem Disney hem de Hollywood yapımlarında bu masal senaryosunu dünyanın en çok tutan senaryo kalıbı olarak izledik. Şimdi nereden çıktı bu masal girişi derseniz çok haklısınız elbette! Biz televizyoncuların zihni, bir meslek alışkanlığı olarak hep çağrışımlarla çalışır. Bu sefer de öyle oldu; Greta ile ilgili haberleri okurken bu masal aklıma geliverdi.

Greta Thunberg’in tek başına “İklim İçin Okul Grevi” kampanyasını başlatmasının üzerinden bir yıl geçti. Time dergisi bu kampanyanın ardından onu 2019 yılının dünyayı en çok etkileyen insanı ilân etti. Thunberg, derginin kapağında “Gençliğin Gücü” başlığıyla yer aldı. Derginin yayın yönetmeni Edward Felsenthal “Greta bu yıl gezegenin yüz yüze olduğu en büyük sorunla ilgili en büyük ses oldu ve kimsenin tanımadığı bir kişiyken dünya çapında bir hareketin lideri haline geldi” diye konuştu. Öyle ki, haberlere göre Greta dünya çapında onlarca ülkeden milyonlarca insanı peşinde sürükledi, başlattığı protesto gösterilerine herkes katıldı, siyasi liderler iklim konusunda zorlanmaya başladı!!! Hayret verici değil mi? Yemen’de, Suriye’de Afrika’da binlerce çocuğun parçalanmış cesetlerinden, kan revan içindeki görüntülerinden etkilenmeyen ne yapıyorlarsa yapmaya devam eden dünya liderlerinin taşlaşmış kalbini Greta yumuşatıverdi. Greta’nın gözyaşları, sözleri dünya liderlerini harekete geçirdi! Trump ise “Çok gülünç. Greta önce öfke kontrolü sorunuyla başa çıkmalı, sonra bir arkadaşıyla eski usul güzel bir filme gitmeli. Sakin ol Greta, sakin ol” twiti ile bu figürle dalgasını geçti. Sindirella hikâyesinin kalıbı çağdaş bir masala uyarlanmış, kahramanı Greta Thunberg peri masalı kahramanı gibi turlamaya devam ediyor. Prenses saraya girmişti de ya sonrası?.

Bu durumu bir mutluluk semesi gibi karşılayıp göklere çıkaranları ve gezegenin kurtuluş umudunu 16 yaşındaki bu küçük kıza bağlayanları (Avatar filmi burada da çağrışım yaptı) okuyunca siyaset bilimci Süleyman Seyfi Öğün’ün olayı “Greta Sendromu” diyerek tanımlaması aklıma geldi.

Her hafta salı akşamı TRT2’de Alev Alatlı ve Süleyman Seyfi Öğün ile birlikte fetiş haline gelen kavramları konuşuyoruz. 10 Aralık’ta yayınlanan İhmal Edilebilir Nasihatler bölümünde Alev Alatlı’nın, “Marx, ‘din kitlelerin afyonudur’ demişti, ben de bugün geldiğimiz noktada teknoloji kitlelerin afyonudur diyorum” teşhisini konuşurken bu kavram tekrar masaya yatırıldı. “Kitlelere afyon’’ olmak kavramını konuşurken de söz kapitalizmin fetişlerine vardı. “Ekonomizm ve teknolojizm kendileri fetiş haline geldiği gibi karşı çıkan akımları da fetişleştiriyor.” Doğrusu yüzyılı anlama kılavuzu olacak tespit ve teşhislerle geçen programda Süleyman Seyfi Öğün konuyu Greta ile örneklendirdi. Bir kurtuluş olarak sunulanın Greta’nın fetişleşmesinin nasıl bir tehlike olduğunu “Greta Sendromu” ile açıklayınca üzerinde bir hayli düşündüm.

Öğün, “Asıl tehlike dünyayı insansızlaştırmaya, insandan, insani olandan arındırmaya çalışmaktır. Greta bu zihniyetin dışında bir şey söylemiyor. İnsandan yana görünüyor ama değil” diyor ve devam ediyor: “Kapitalizmin iki fetişi ‘ekonomizm’ ve ‘teknolojizm’ gezegeni insansızlaştırmayı esas aldı, buna karşı tepkiler de insansızlaştırma üzerinden geliyor.”

‘Greta Sendromu’ bu düşünce biçiminin aynı zamanda kurtuluş reçetesi gibi sunulmasıdır. Greta insanı suçlayarak doğayı kurtarmaya çalışıyor. Bu da insansızlaştırmanın bir parçası değil mi… Hâlbuki insanı koruyarak doğayı kurtarmak gerekir… İsveçli Greta Thunberg’in iklim değişikliği karşısında acilen adım atılması talebiyle başlattığı kampanya kapitalizmin fetişlerine karşı değildir, olan-bitenin fıtrata aykırılığı üzerinden bir şey söylemez, bir tarafıyla da işi çocuklaştırarak, oyuncaklaştırır…

Üzerinde düşünmeli…

Efendim, dünyada bunlar oladururken bizde de yeni bir parti kuruldu. Eski danışman, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan Gelecek Partisi dün itibarıyla resmi bir hal aldı. Yine çağrışımlarla yazmak isterim ki; siyasete kurtarıcı olarak bakmak, onu fetişleştiriyor. Siyasete böyle bakmak yerine onu yeryüzünde, koskoca gezegenin minik bir parçasında, gerçekleşen, gelip geçen bu sayılı ömrümüzdeki işlerden bir iş olarak bakmayı çok daha yapıcı bulurum. Umut ederim ki; bu parti kendisine tam tersi böyle bir misyon yüklemez! Hayırlı olsun…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
356 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...