logo

23 Mart 2019

Golan Tepeleri ve siyonist işgal


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Şimdiki Suriye diktatörü Beşşar Esed’in babası Hafız Esed 1967 Arap-İsrail savaşında Suriye’nin Hava Kuvvetleri komutanlığı ve Savunma bakanlığı görevlerini yürütüyordu. Bu savaştan Suriye’nin büyük yenilgiyle çıkmasının ve Golan Tepeleri’ni kaybetmesinin baş sorumlusu odur. Savaşın ilk 22 saatinde Suriye ordusunun herhangi bir harekette bulunmasına engel oldu. Oysa bu sırada İsrail birlikleri güneyde Mısır ve Ürdün’e karşı toplandığından Suriye ordusunun kuzeyden yapacağı saldırı İsrail’i son derece zor durumda bırakacak ve savaşı Arapların lehine çevirebilecekti. Daha sonra İsrail uçaklarının Suriye birliklerine karşı hava saldırıları düzenlemeleri üzerine de Esed, Suriye birliklerini Şam’a çağırdı. Siyasi yorumcuların çoğunluğunun görüşlerine göre Esed’in 1967 Savaşı’nda böyle davranmasının sebebi onun Suriye yönetimine göz dikmiş olmasıydı. Bu konuda ABD’nin desteğini alabilmek için Suriye’yi savaşta pasif konuma geçirmiş ve yine aynı amaç için Golan Tepeleri’ni feda etmekten de kaçınmamıştır.

1967 Savaşı’nda Kunaytıra şehri İsrail’in eline geçmeden 17 saat önce Hafız Esed’in imzasını taşıyan bir bildiriyle bu şehrin İsrail işgaline geçtiği duyuruldu. Bu açıklama Suriye’nin Kunaytıra’yı İsrail’e teslim etme niyetinde olduğunu ortaya koydu ve Suriye birliklerinin moral gücünü kırdı.

Ancak daha sonra Esed için Golan Tepeleri meselesi bir siyasi prestij meselesi ve ulusal dava haline geldi.

Golan Tepeleri, Suriye’nin güneyinde yer alan ve Şam’ın Çamlıcası olarak nitelendirebileceğimiz Kasyun Dağı’ndan çıplak gözle görülebilen tepelerdir.

Siyonist devlet burayı 1981’de “İsrail” olarak gösterilen bölgeye ilhak ettiğini açıkladı. Ancak uluslar arası statüde bu ilhak kabul edilmediği için Suriye’ye ait ve işgal altında tutulan bölge olarak kabul edilmektedir. Ne var ki başta BM olmak üzere bu konuyla ilgilenmesi gereken uluslararası kuruluşlar Siyonist devletin gasp ve ilhak uygulamaları karşısında fiili güç ve baskı araçlarını kullanmadığından resmiyetteki niteleme vakıayı değiştirmiyor.

İşgal devleti bölgeye Yahudi yerleşim merkezleri inşa etti. Bölgeyi askeri amaçların yanı sıra tarım ve içme suyu kaynaklarından yararlanma amacıyla değerlendiriyor. Siyonist işgalcinin kullandığı en önemli içme suyu kaynaklarından olan Taberiye gölünü besleyen kaynaklar Suriye’den işgal edilmiş bölgededir.

İşgal devleti açısından bölgenin en önemli yanı ise askerî ve stratejik cihetidir. Her şeyden önce tepeler çevrenin kontrol edilmesini sağlıyor. Dolayısıyla işgal devleti bölgeye yerleştirdiği teknik araçlarla kendisine yönelebilecek tehlikeleri erken tespit edebilecektir. Bu, hem yakın takip hem de riski uzakta tutma imkânı veriyor. Tepelerin iade edilmesi ise tehlikenin yakınlaşmasına yol açacaktır.

Bu ve benzeri sebeplerden dolayı siyonist işgal rejimi bu tepeleri Suriye’ye iade etmemekte ısrarlı davrandı. ABD Başkanı Trump ise İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasının ardından şimdi de Golan Tepeleri üzerindeki siyonist işgali meşrulaştırmak için girişimde bulunuyor.

Öncelikle bu meseleyle ilgili olarak şunu bilmek gerekir ki Golan Tepeleri meselesi Esed’in veya Suriye’deki Baas rejiminin değil Suriye halkının ve İslâm âleminin davasıdır. Siyonist işgalci Filistin topraklarında olduğu gibi Golan Tepeleri’nde de işgalci konumundadır ve bu işgalin meşrulaştırılmasına asla onay vermemiz mümkün değildir. Trump’ın bu tepeler üzerindeki işgali meşrulaştırmak için yaptığı girişim ise siyonist işgal rejiminin kazıklarını sağlamlaştırmasına destek amacı taşıyan bir girişimdir. Bugün Suriye’de Baas rejiminin katliamları ve zulümleri bizim Trump’ın bu tehlikeli oyunu karşısında duyarsız kalmamıza neden olmamalı.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
291 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...