logo

11 Ocak 2019

Genç beyinler için iki tehlike ideoloji ve müritlik


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Türkiye’nin uzun yıllara dayanan tecrübelerini yakından okuduğumuzda, özellikle genç kuşaklar için ‘ideoloji’ ve ‘müritlik’ gibi iki önemli tehlikenin var olduğunu ve bu tehlikenin her dönemde yeniden nüksettiğini görürüz. Biliyoruz ki gerek zihinleri çoraklaştıran, hatta tutsaklaştıran ideolojik kamplaşmalar, gerekse kişilerin iradesini elinden alarak adeta zihinleri robotlaştıran müritlik anlayışı yüzünden bu ülke büyük acılar yaşamış ve genç insanlarını kaybetmiştir.

Elbette bunu söylerken genç insanların hiçbir dünya görüşünün olmamasını, ya da ruhi bir zenginlikten mahrum kalmasını istemek gibi bir niyetimiz olamaz. Tam aksine daha özgür ve bağımsız bir birey olabilmek için, zihin pencerelerini farklı bilgilere, farklı bakışlara açma zarureti bulunmaktadır.

***

Türkiye’nin son 40-50 yıllık toplumsal tarihini düşünün… Mesela ‘70’li yıllarda zihinleri belli ideolojilere kilitlenen genç kuşaklar, içinde bulundukları kampların dışında farklı bir dünyayı hayal bile edemedikleri için, sürüklendikleri ideolojik şiddet sarmalında gençlikleri solmuş, hayatları kararmıştır.

Şu günlerde Taha Akyol’un yeni çıkan “Hayat Yolunda Gençler İçin Anılar ve Öneriler” kitabını okuyorum. Taha Akyol, her satırı adeta Türkiye’nin toplumsal hafızası niteliği taşıyan ve bizzat yaşanan tecrübelerle örneklendiği çok kıymetli bir çalışma yapmış. 1970’li yıllardaki ideolojik örgütlenmelerin genç kuşaklarda ne tür tahribatlar yarattığını ayrıntılarıyla anlatan Akyol çalışmasında, devlet gücünü ele geçirmenin zehirli cazibesine ve ‘kainat imamı’ gibi mistik ve marazi hastalığa teslim olan FETÖ yapılanmasının Türk demokrasisinde ve toplumsal barışta nasıl derin yaralar açtığına dikkat çekiyor…

İdeolojik örgütlenmelerin, sık dokulu mistik grupların, cemaatlerin gençleri tuzaklara düşürüp ‘emir eri’ haline getirmek için beklediğine işaret eden Akyolcan alıcı bir tespitte bulunuyor: “Faşist ve komünist örgütlerde de aynen böyledir, ideolojinin farklı olması, totaliter özü değiştirmiyor. Sadece örgütler değil… Adına Mehdi deyin, Kainat İmamı deyin, Führer deyin, Stalin’e söylenen ‘insanlığın bilim güneşi’ deyin, totaliter lider karizması birinci derecede önemlidir.”

Bu çerçevede, bazı yanlış anlamalara yol açmaması açısından bir geçeğin altını çizmekte de yarar var. Mesele cemaatlerin, tarikatların ve vakıf yapılarının olumsuzlanması değildir, kişilerin özgür iradesini elinden alan, zihinleri kalıplaştıran ve robotlaştıran marazi anlayışların toplumda yarattığı tahribatlardır. Biliyoruz ki, insanların aklını ipotek altına almayan ve bir gönül eğitimi özelliği taşıyan, ruh dünyalarını zenginleştiren sivil yapılar tarihimizde sosyal anlamda çok önemli görevler ifa etmişlerdir.

Ancak şu da bir gerçek ki, son dönemde oluşan cemaat ve tarikatların önemli bir bölümü bağımsız ve inisiyatif sahibi bir birey olmayı değil, insanları adeta nesneleştirerek kolay yoldan kurtuluş reçeteleri dağıtan yapılar haline gelmişlerdir.

Eğer zor zamanlarda sığınılacak bir liman arayan insanların dini duygularını istismar ederek, gizemli dini söylemlerle bir takım kutsallıklar oluşturursanız, böyle bir iklimde ya kendisini ‘Mehdi’ ve ‘Kainat İmamı’ olarak gören hastalıklı kişiliklerin peşinden koşan ‘ölüm mangaları’, ya da kafa kesen IŞİD’çiler yetiştirirsiniz.

Maalesef rasyonel aklın iptal edildiği, bilginin, liyakatin bir anlam ifade etmediği ve her şeyin “kutsal otoriteler”e havale edildiği dönemlerde yaşıyoruz. Ne yazık ki Allah’ın bahşettiği akıl ve irade devre dışı kaldığı içindir ki, “Peygamberi kamyonete bindiren” bir zihin fukaralığı bile insanları efsunlayabilmektedir.

Hasılı ideolojik örgütler de, “kutsal otorite” zihniyetine dayalı cemaat yapıları da bize yaşamanın değil, ölmenin faziletini anlatmaktadırlar. Taha Akyol’un ifadesiyle, “Bir dava uğruna yaşamayı değil, ölmeyi yüceltiyorlar!” Oysa Kur’an ve Hz. Peygamberin evrensel mesajı bize iyilikte, güzellikte yarışarak dünyayı imar etmemizi ve yaşanabilir bir dünya kurmamızı tavsiye etmektedir.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » »
Share
389 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...