logo

19 Ekim 2018

Gazze’ye tehditler tesadüf mü?


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Siyonist işgal rejimi bu yılın Toprak Günü öncesinde de Gazze’ye yönelik geniş çaplı bir saldırı planladığına dair bilgiler sızdırmaya başlamıştı. Bu yıl Toprak Günü programlarının aynı zamanda işgal rejiminin ablukasına ve tehditçi tutumuna karşı tepki amacıyla yürütülecek sivil etkinliklerin başlangıcı olması için 30 Mart tarihinde yani Toprak Günü’nde Büyük Dönüş Yürüyüşü adı verilen gösteriler ve etkinlikler başlatıldı.

Büyük Dönüş Yürüyüşü adı verilen etkinlikleri organize eden heyet düzenlenecek protesto eylemlerinin tamamen sivil nitelikli olacağını, işgalcilerle herhangi bir çatışmaya girme amacı taşımadığını, Filistinlilerin yurda dönüş haklarından asla vazgeçmedikleri mesajı verme ve Gazze’ye uygulanan ablukanın sonlandırılması için işgal rejimine baskı yapılması konusunda dünyaya çağrı yapma amacı taşıdığını dile getirdi. Gösterilerin tamamen sivil nitelikli olmasına rağmen işgal rejimi silahla, hava saldırılarıyla ve bombalarla müdahale etti. O yüzden Büyük Dönüş Yürüyüşü ana başlığı altında gerçekleştirilen gösterilerde ve eylemlerde şu ana kadar iki yüzden fazla insan hayatını kaybederken yirmi binden fazla insan da yaralandı.

Direnişçiler işgalcilerin saldırılarına silahlarla değil yanıcı uçurtmalarla ve balonlarla karşılık verdiler. Bu uçurtmalar ve balonlar Gazze çevresindeki yahudi yerleşim merkezlerine düşerek yangınlara sebep oldu. İşgal rejiminin Gazze çevresine çok gelişmiş teknolojiyle takip sistemi yerleştirdiğini iddia etmesine, bu sistemin yerleştirilmesinde ABD’nin kendisine yardımcı olmasına ve bu sistemin Gazze sınırları dışına bir sopanın düşmesi halinde bile tespit edebileceğinin iddia edilmesine rağmen Filistinli gençlerin gönderdiği, çok basit araçlarla yapılan ve kuyruklarına yanıcı maddelerin takıldığı uçurtmaların ve yakıcı balonların Gazze sınırları çevresindeki yahudi yerleşim merkezlerine düşmesini engelleyemediler. Büyük Dönüş Yürüyüşü etkinliklerine yönelik saldırılara karşılık bu uçurtmaların ve balonların gönderilmesi işleminin başlatılmasından bu yana Gazze sınırlarına yakın bölgelerde bin yüz yangın çıktığı işgal rejimine ait kaynaklar tarafından açıklandı.

Söz konusu uçurtmalar ve balonlar Gazze çevresindeki yahudi yerleşim merkezlerinde hayatı iyice çekilmez hale getirdi. Bu uçurtmaların ve balonların verdiği zarardan ziyade psikolojik sıkıntı, korku hali ve tesir etkili oluyordu. Bu yüzden işgal rejimi Mısır’ı devreye sokarak bir ateşkes sağlanmasını istedi. Filistinli direniş grupları ise ateşkes için Gazze’ye uygulanan ablukanın tamamen kaldırılmasını istedi. Normalde ateşkes konusunda ilerleme kaydedilmesine rağmen bu kez Mahmud Abbas yönetimi zorluk çıkararak ateşkes için Gazze’de kontrolün tamamen kendisine verilmesinin ve direnişçilerin silahlı kanatlarının ellerindeki silahların toplanmasının şart koşulmasını istedi.

İşgal rejimi son günlerde de Gazze’ye yönelik geniş çaplı bir saldırıdan söz ediyor. Bu konuda Netanyahu ve Savunma Bakanı olarak nitelendirilen Liberman arka arkaya tehditlerde bulundu.

Bu tehditlerin tam da dünya kamuoyunun Cemal Kaşıkçı meselesiyle meşgul olduğu zamana denk getirilmesi bir tesadüf değildir. Bunun bir yönü işgal rejimiyle ilgilidir. O da sisli havadan yararlanmak. Bir diğer yönü de Suud rejimiyle ilgilidir. O da yeni bir gündem konusu oluşturarak Kaşıkçı konusunu biraz gündem dışına itmek. İşgal rejiminin Kaşıkçı meselesinde Suudi Arabistan’ın açıklamalarına güvendiğini bildirmesi düşündürücüdür. İki gün önce ABD’de, siyonist işgal rejiminin Genelkurmay Başkanının Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanıyla görüşmesi de sadece bir muhabbet amaçlı değildi. Görüldüğü kadarıyla siyonist katiller, Suudi katilleri rahatlatmaya çalışıyorlar.

Ama tehditlerin gerçekleştirilmesi çok da kolay olmayacaktır. Çünkü şu an Gazze’deki direniş güçlerinin savunma imkânları geçmişe nispetle daha iyidir.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
418 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...