logo

Ey Müslüman gençliği!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Ey Müslüman gençliği!

Dindar diye düşünerek senin seçtiğin siyasi partinin bakanlık koltuğuna oturttuğu başörtülü bakanlar, geceyarısı sevgilisi ile tartışıp dayak yiyen şarkıcılara “Geçmiş olsun, yanındayız” telefonları da açsalar..

Senin bakanlarının, gayrı ahlaki hayatları ile tanınan insanlara, destek açıklamaları ile şirinlik yaptıkları bir Türkiye’de..

Müslümanların nezdinde saygıdeğer bir yeri olan Diyanet İşleri Başkanı’nın, kimleri rahatsızlıklarında ziyaret edebileceğini, kimleri edemeyeceğini, Atatürkçü Düşünce Derneği yetkilileri belirlemeye kalkışacak olsa bile..

Hayatımızda hiçbir namaz sırasında camide göremediğimiz siyasetçiler, şu kişiyi ziyaret ettiği için, bu kişiye geçmiş olsun dediği için Diyanet İşleri Başkanı’nın istifa etmesini dikte etmeye çalışsa da..

Herhangi bir konuda İslam’ın hükmünün “haram veya helal” olduğu konusunda bir görüş açıklandığında, “Türkiye din devleti değildir” diyerek karşımıza çıkan şaklabanlar, terbiyesizce, küstahça Diyanet İşleri Başkanı’nın aldığı maaşın haram olduğunu dillendirseler de..

Cumhurbaşkanı’na itaatin farz olduğunu söyleyen rektörler istifa ettirilirken, “Atatürk’e saygı, Allah’ın emri” diye köşe yazısı kaleme alanlar, el üstünde tutulsalar da.. Onlara hiç kimse, “İstifa et, kalemini bırak” demese de..

Kimin arkasında namaz kılınıp, kimin arkasında namaz kılınamayacağı, Yılmaz Özdil gibi bidon kafalar tarafından, camiye cumadan cumaya bile gitmeyen adamlarca belirlenmeye kalkılacak da olsa..

Yılmaz Özdil’lerin ağzından “Atatürk’e saygı göstermeyen imamın arkasında namaz kılınmaz” fetvaları gazetelerde şişirile şişirile halkın beynine işlenmeye çalışılsa da..

Kendilerini namaza davet etsek, “Atatürk’e saygı gösteren, bak Zekeriya Beyaz’lar var.. Arkasında namaz kılar mısın” desek..

Namaza kalkmayacak adamlar, bizim imamlarımızı terbiye etmeye teşebbüs edecek olsa da..

“Atatürk ilah değildir” diyen üniversiteli kızlar, sadece bunu söyledikleri için, “Düşünce özgürlüğü.. düşünce özgürlüğü” diye tepinenlerin hedef göstermeleri sonrasında, cezaevine de gönderilseler..

Ama.. Bunun karşısında..

İstiklal Marşı şairinin “Bu ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli” mısraından rahatsız olan Sera Kadıgil’ler, “Benim yurdumun üstünde ebedi inlememeli” derken, milletvekili yaptırılıp..

Ardından da..

Aynı söyleme sahip Öztürk Yılmaz’lar, yaklaşan mahalli seçimlerde sıfırı tüketme korkusu ile CHP tarafından disipline verilerek riyakarlık had safhaya çıkmış olsa da..

Halkının % 99’u Müslüman olan Türkiye’de, insanlığın ilk yıllarından bu yana, tüm peygamberleri de içerecek şekilde, “Tarih boyunca dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir lider Atatürk kadar sevilmedi” diye manşet atan Sözcü’ler, senin din büyüklerini, peygamberlerini birileri ile çaktırmadan yarıştırmaya da kalksalar..

Sabahın “9’u 5 geçe”sinde, denize girmek hem de kasım ayında ne anlama geliyorsa.. Denizdeki bir bayanın fotoğrafını çekip, “Atatürk’e saygı duruşunda bulundu” diye haber adı altında bilinçaltı mesajlar verilmeye ve Mustafa Kemal ilahlaştırılmaya çalışılsa da..

“Namaz kılamıyorum.. Çalışmak da ibadettir.. Ben çalışıyorum” diyerek, Allah’ın emrini yerine getirmeyenlerin, “çalışma”yı gerekçe gösterdikleri bir Türkiye’de..

Caminin tepesinde, inşaatın iskelesinde çalışma anındaki insanların, işlerini bırakıp, Mustafa Kemal için saygı duruşuna geçmesini, kutsayarak anlatanlar, adeta o eylemi ibadet gibi göstermeye çalışsalar da..

Sen bunların hepsinin bilincinde olarak..

Oynanan oyunun farkında olarak..

Çelişkileri görecek..

Riyakarlıkları tespit edecek..

Bulunduğun şartlardan asla ve asla şikayetçi olmayacaksın..

Ey Müslüman gençliği!

Siyasetçilerin, seçimlerden hemen önce.. “Ben küçükken cumaya giderdim. Gittiğim Kur’an kursundaki hoca, beni imam yapmak istemişti” sözlerine aldanmayacaksın..

Onlara soracaksın: “Sen seçimlerden sonra, cumaya gidecek misin?”

Ve takip edeceksin..

O siyasiler, seçimden sonra da, seçim öncesinde gittikleri cuma namazlarına gidiyorlar mı?

Ey Müslüman gençliği!

Oy verdiğin dindarlara bile, gözün kapalı “emret komutanım” demeyeceksin..

“Cumhurbaşkanına itaat farz-ı ayndır” diyenleri hedef tahtasına koyup..

“Atatürk’e saygı, İslam’ın emridir. Atatürk’e saygı göstermeyen imamın arkasında namaz kılınmaz” diyenlere ses çıkartmayanlara, “Soyadınızdaki bostanları gözetlemeyecek misiniz? Yoksa sizin borunuz, sadece dindarlara mı ötüyor” diye soracaksın..

Ey Müslüman gençliği!

Allah’a itaat yerine.. Allah’a ibadet yerine..

İnsanlara tapmayı önerenlere karşı uyanık olacaksın..

“Müslümanım” deyip, günlük hayatında müslümanlığın tek bir izini gösteremeyenlerin..

“Ne biçim Türksün.. Atatürk’e bile saygın yok” demelerindeki riyakarlığı yüzlerine vuracaksın..

Kimseye şirinlik yapmayacaksın..

Seninle saf tutup, başka yerlere şirinlik gösterenlere uyarını yapacaksın..

Ey Müslüman gençliği!

Kitabını Kur’an, ışığını Hz. Peygamber’in sünneti olarak bilecek ve bu minvalde hayatına devam edeceksin..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
345 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...