logo

13 Aralık 2018

“Eşitsizliğin” isyanı


Kemal Öztürk
k.ozturk@gmail.com

”Eşitlik” kavramına rezervim var aslında. Lakin bugün Avrupa’yı kasıp kavuran itirazları anlamaya çalışanların bu sıralar sık kullandığı kavram olduğu için ben de kullandım.

National Geographic dergisinin son sayısında, Jared Diamon “Küresel Tehlike: Eşitsizlik” diyerek batı ve diğer toplumlar arasındaki büyük uçurumu anlatıyor.

Yine küreselleşme konusundan en önemli eleştirel yazarlardan biri olan, Joseph E. Stiglitz, “Büyük Hayal Kırıklığı: Küreselleşme” kitabında sık sık eşitsizliğe vurgu yapar.

Sanırım Fransa’da sarı yeleklilerin isyanını “eşitsizliğin isyanı” diye tanımlamak bu açıdan yanlış olmaz.

Bana sorarsanız şöyle dememiz gerekir: Adaletsizliğin isyanı. Ekonomiden, kaynakların kullanımına, gelir dağılımından sosyal statüye kadar aslında insanların isyan ettiği, itiraz ettiği şey, tüm bunlarda yaşanan adaletsizliktir.

ADALETİZLİĞİN SARI İSYANI

Türkiye iç politikasının da bir malzemesi olan sarı yeleklilerin isyan gerekçesini doğru okunmadığı konusundaki itirazımı sürdürüyorum. İsyanın matematiğinde yatan önemli noktalardan biri işte bu “eşitsizlik” meselesidir.

Sanırım bu konuda en iyi tespitlerden biri, önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un konuşmasında görüldü: “Toplumda derin ve haklı bir öfke var. 40 yıldır çözemediğimiz sorunlar bunlar. Devlette ciddi reformlar yapmalıyız.”

Bence Avrupalı liderler arasında şimdiye kadar bu düzeyde bir itiraf ve doğru tespit yapılmamıştı.

Meseleyi sadece vergilere yapılan zamlar, asgari ücretlerin düşüklüğü gibi yüzeysel konulara bağlamanın yanlışlığını da ortaya koyuyor bu tespit. “Daha derin” bir öfke var. Benim de ısrarla söylediğim şey budur (Huzursuzluğun isyanı, 04.12.2018 yazım).

Batı toplumundaki sarsıntının merkez üssü öyle sanıldığı gibi yüzeyde değil, çok derinlerde. Bu nedenledir ki, sarsıntının etkisi ve tahribatı daha büyük boyutlarda oluyor.

Batı toplumu, eşitsizlik ya da adaletsizlik olarak isimlendireceğimiz bir krizin içinde yaşıyor.

Oysa ki, Diamond gibi yazarların eleştirisi, batı toplumuyla az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin toplumları arasındaki uçuruma dikkat çekiyor. Dünya kaynaklarının kullanımında batı toplumu 30 kat daha fazla tüketim yapıyor, diğerlerine göre. Adaletsizliğin boyutunu düşünebiliyor musunuz? Peki ya batının kendi içindeki adaletsizlik?

KAPİTALİZM DÖNDÜ BATI TOPLUMUNU VURUYOR ŞİMDİ

Batılı aydınlar önemli bir şey atlıyor:

Bu eşitsizlik/adaletsizlik öylesine arttı ki, batı toplumu içinde de uçurumlar oluştu. Düşünün ki, AB üyesi İtalyanlar, İspanyollar, Polonyalılar Almanların kendilerini sömürdüklerine inanıyor artık. Bu yüzden de AB’de çıkmak isteyenlerin sayısı artıyor.

Bu eşitsizlik/adaletsizlik öylesine büyüdü ki, Fransa orta ve alt tabakası, global Fransız şirketlerinin kendilerini sömürdüğünü dile getiriyor.

Bu eşitsizlik öylesine arttı ki, ABD’nin işçi/çiftçi sınıfı, yurt dışında fabrika kuran büyük şirketlerin, kendilerini fakirleştirdiğine inanıyor artık.

Aslında kapitalizm bumerang gibi döndü ve batının kendisini vuruyor.

Tüm bu nedenlerden dolayı, globalizme karşı gelen her siyasi hareket destek buluyor. ABD’de Trump, İtalya’da Beş Yıldız Hareketi, Fransa’da Le Pen…

Eşitsizliğe olan itirazlarını aşırı uçlarda ve aşırı sağa sandıkta oy vererek kendini ifade eden Batı toplumları, şimdi içlerindeki “derin öfkeyi” sokaklarda şiddete dökerek ifade ediyor.

ADALETSİZ SİSTEM KRİZ ÜRETİYOR

Batı’nın kapitalizm ve globalizm üzerine kurduğu sistemin doğurduğu en büyük kriz insanlar arasında her alanda yarattığı eşitsizlik/adaletsizliktir. Bunu sadece ekonomik alandaki sorunlar olarak düşünmeyin.

Eğitimden, yargıya, vergiden sağlığa kadar insanlar arasında derin uçurumların oluşmasına neden olan bir bütünlük içinde bakın olaya. Macron’un söylediği “derin ve haklı öfke” işte tüm bunlardan geliyor.

Zira adaletsizlik, insanın en büyük isyan gerekçesidir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » »
Share
476 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...