logo

Ergenekon yok mu dediniz?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Geçtiğimiz hafta süslü bir mektup gelmişti..

İllegal basın konseyinden..

Zarfını bile açmadım..

Ciddiye almıyorum, çünkü..

Ben ciddiye almıyorum ama..

Onlar işlerini ciddi yapıyorlar..

Ayrıca mail ortamında da yollamışlar..

Hatta sosyal medyada da, mail ortamında yollanan yazıyı paylaşanlar olmuş..

Mektup içinde gelen de aynısıdır diye, ülke ekonomisine bir katkıları olması için..

Geri dönüşüme attım..

Ama mail ortamında yollanan yazıyı..

Ne istiyorlar diye merak edip açtım..

Ne mi istiyorlar?

Uyuklamaya yüz tutmuş bizleri, uyandıracak şekilde yüzümüze tokatları yapıştırıyorlar..

“Tepenizdeyiz, her an gelebiliriz” diyorlar..

Nasıl mı?

Şöyle..

AK Parti’nin kapatılması davasında adı sık sık, “gazete kupür kesicisi”ne çıkan..

Bir yandan, halkın % 49 oranında tercihde bulunduğu AK Parti’nin kapatılması için kupür keserken, bir yandan da o % 49’un da içinde bulunduğu halkın vergileri ile maaş alan..

Solak gazetelerde yayınlanan, sistemin dini değerlere önem veren bir yapıya kaydığına dair haberleri bulup bulup.. Onları kesip, AK Parti’nin kapatılması için hazırlanan iddianameye malzeme üreten dönemin Yargıtay Savcısı Ö. Faruk Eminağaoğlu..

Sadece bu özelliği ile değil.

Bugün dahi üzerindeki perde aralanmamış olan..

O tarihte Kara Kuvvetleri Komutanı koltuğunda oturan..

Ama ilk Ağustos’ta Genelkurmay Başkanı olmasına kesin gözü ile bakılan İlker Başbuğ ile..

Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt’ün, karargahta yaptığı görüşmeyi, Genelkurmay Adli biriminde görevli eşi Av. Serpil Eminağaoğlu üzerinden organize ettiği öne sürülen Faruk Eminağaoğlu..

(O görüşme, AK Parti hakkındaki kapatma davası açılmadan bir hafta önce gerçekleşmişti.. Görüşmeye giden Anayasa Mahkemesi üyesi, aynı zamanda eski bir CHP’li bakanın oğlu idi.. Önce görüşme yalanlanmış, ancak teknik bazı bilgiler basına sızınca, kabul edilmek zorunda kalınmıştı.. En sonunda da, Anayasa Mahkemesi üyesi, CHP’li bakanın oğlu olan zat, TSK’yı, sınırötesi harekatı sebebi ile tebrik etmek için ziyarette bulunduğu açıklamasını yapmıştı. Tabii kimseyi inandıramamıştı.)

Yani, AK Parti döneminin 28 Şubatçısı Ö. Faruk Eminağaoğlu, Türkçe ezan isteğine dair söylediklerini haberleştirdiğimiz için, illegal basın konseyine müracaat etmiş..

Kınanmamızı istiyor..

Kınama deyip geçmeyin..

Bir yerlere kaydedilmemizi istiyor..

Bir şeyler olursa, listede yer alsın diyor..

Baktım bizi listeye alacak olan konseyde kimler var diye..

Karı koca Türenç’ler..

Hürriyet’in; derin devlet gazetesi olduğu dönemde yazı işleri görevini üstlenen Tufan Türenç ve Cem Uzan’ın star tv’sinde, “İşte Tayyip Erdoğan’ın Sultanbeyli’deki villası” diye, boş arsayı gösteren Pınar Türenç..

Başka?

12 Eylül’de cezaevine girdim diye ağlayıp, 2010’a kadarki süreçte asker avukatlığına soyunan Turgut Kazan..

Tayyip Erdoğan ile Danıştay kürsüsünde kavga edip, sağladığı rant ile CHP’nin başına geçme hülyalarına yatan, ama hevesi kursağında kalan, yine de ‘acaba elime bir fırsat daha geçer mi?’ diye umudunu yitirmeyen Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu..

Vesaire..

Ama bir isim var ki, onu da kaydetmek gerek.

Oktay Huduti.

Kim bu Oktay Huduti..

Malatya’da 15 Temmuz darbe girişimine katılmaktan 15 yıl hapis cezası alan Orgeneral eskisi Adem Huduti’nin oğlu..

Ekip tamam..

İnfaza sıra geldi..

**

Haydi gelin de, “Ergenekon yok” diyenlere inanın..

Biz unutsak..

Onlar hatırlatıyorlar..

Kim bu, Türkçe ezan isteği ile karşımıza çıkan..

Haberleştirdiğimizde de, 15 Temmuz darbecilerinin oğlunun da bulunduğu basın konseyine bizi şikayet eden?

Halkın büyük çoğunluğunun oyları ile tek başına iktidara gelmiş olan..

O tarihte MHP ile de uzlaşarak, başörtü yasağını Anayasa’da değişiklik yaparak kaldırmak isteyen..

AK Parti’ye kapatma davası iddianamesinin delillerini hazırlayan bir Yargıtay savcısı..

“Kes Cumhuriyet’in manşetini..”

“Kes, Hürriyet’in sürmanşetini” diyerek..

Sözümona, bir partinin kapatılmasına delil toplayan savcı..

Kendisini hatırlattığı gibi..

Anayasa Mahkemesi üyesi olan, CHP’li eski bakanı da bize hatırlatıyor..

“Biz burdayız, bize bir şeycik olmadı.. İlk fırsatta, yine karşınıza çıkacağız” dercesine..

Osman Paksüt’ün hâlâ Anayasa Mahkemesi üyesi olduğunu bize hatırlatmış oluyor..

Bakmayın siz, bugünlerde ekranlara çıkıp, “Bu ülkenin genelkurmay başkanını terör örgütü lideri gösterdiler” diye ağlaşan İlker Başbuğ’un söylemlerine..

Kapalı kapılar ardında, onların neler pişirdikleri, net olarak ortaya çıkarılabilinse..

Değil ekranlara..

Sokağa çıkacak halleri kalmaz..

Ne imiş?

“Sınırötesi harekatı tebrik etmek için, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı ziyaret etmek istemiş..

Kim?

Anayasa Mahkemesi üyesi..

Bir hafta sonra, üyesi olduğu mahkemede kapatma davası açılacak olan AK Parti hakkında, 2.5 ay sonra verdiği karar ile “Kapatın gitsin.. Böyle siyasi parti mi olur? Bunlar laikliğe karşı odak haline gelmiştir. Bunlar, üniversitede kızların başörtü kullanma hakları olduğunu iddia edecek kadar laiklik karşıtıdırlar.. Bunlar, kız öğrencilere başörtü hakkı verdikten sonra, daha neler yaparlar neler.. Bunların parti olma hakları da yoktur. Seçimlere girme hakları da yoktur. Ülkeyi yönetme hakları da yoktur” diyen bir adam..

Tarih 2008..

Bugün geldik, 2018’in sonuna..

O adam, hâlâ Anayasa Mahkemesi’nde..

O adamın elemanları, çıkmışlar karşımıza, diyorlar ki:

“Ergenekon yok. Savcı da bunu kabul etti..”

Bize de şu düşüyor: “He he.. Ergenekon da yok.. AK Parti’ye açılmış kapatma davası da yok. Başörtü yasağı da yoktu.. Anayasa Mahkemesi üyesi ile Kara Kuvvetleri Komutanı’nın görüşmesi de yoktu.. Hepsini biz uydurduk.. Zaten her sınır ötesi harekat sonrasında, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Kara Kuvvetleri Komutanlarını ziyaret ederdi.. Biz buluttan nem kapmıştık.. Özür dileriz..”

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
403 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...