Son Dakika
Doğu Türkistan, Uluğ (Büyük) Türkistan olarak adlandırılan bölgenin doğu kesimini oluşturmaktadır. Bugün bu bölge Çin işgali altındadır.
Çin yönetimi son dönemde Doğu Türkistanlı Müslümanların önemli bir kısmını “yeniden eğitim” iddiasıyla toplama kamplarında kitlesel tutuklamaya maruz bırakıyor. Bu kampların gerçekte bir ülkenin vatandaşlarına yönelik muamelesi çerçevesinde ele alınabilecek birer merkez olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Tamamen esir kampları niteliğindedir. Bu durum da Çin yönetiminin Doğu Türkistanlı Müslümanlara kendi ülkesinin vatandaşları olarak muamele etmediğini, onları esir bir toplum olarak değerlendirdiğini çok açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
“Yeniden eğitim merkezleri” adıyla oluşturulan söz konusu esir kamplarında şimdiye kadar bir milyondan fazla insanın toplandığı söyleniyor. Bu kamplardaki insanlara psikolojik ve fiziksel işkence yapıldığı, bu konuyla ilgilenen çeşitli insan hakları kuruluşlarının raporlarında dile getirildi.
Kamplarda toplanan insanlar arasında yaşlıların, hastaların ve çocukların da bulunduğu raporlarda dile getirildi. Fakat üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir uygulama da söz konusu işkence merkezlerine götürülen ailelerin çocuklarının yakınlarına teslim edilmemesi, onların da yetim merkezlerine götürülmesidir.
Çin hükümetinin bu çocukları yetim merkezlerine götürmesinin asıl amacı ise onları ateist, dinsiz bir anlayışa göre eğitime tabi tutmaktır. Çünkü Çin’in okullarında yıllardan beri verilen ateist eğitime rağmen Doğu Türkistan Müslümanlarının yine de çocuklarının inanç ve değerlerini muhafaza etmelerini sağlamayı başardıkları biliniyor. İşte bu yüzden zulüm rejimi, onların çocuklarını ailelerinden tamamen ayırarak, yetim merkezlerinde tümüyle din karşıtı, ateist bir eğitime tabi tutmak istiyor.
Çin zulmü belli bir yaşa gelmiş Müslümanları her ne kadar sözde “yeniden eğitim”e tabi tutsa da onların inançlarını ve çizgilerini değiştirmesinin kolay olmayacağını biliyor. Bu yüzden onları, gerçekte esir kamplarında toplayarak işkenceye tabi tutuyor. Ama onların bu kamplarda toplanmalarını çocuklarına el koymak için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Çünkü bu çocukların zihinlerinin boş olduğunu ve yetim merkezlerinde, tamamen ailelerinden uzak bir şekilde ateist eğitime tabi tutması durumunda onların zihinlerini işgal edebileceğini ve böylece yetişen neslin kendi kafa yapısına görü yönlendirilmesinin mümkün olabileceğini düşünüyor.
Çin diktatörlüğünün Doğu Türkistan Müslümanlarına yaptığı zulüm uygulamaları sadece onları kamplarda toplayarak kendilerine işkence etmekten, çocuklarına da yetim muamelesi yaparak onların kafalarını işgal etmeye çalışma amaçlı dayatmacı, dikteci bir eğitim faaliyeti gerçekleştirmekten ibaret değildir. Aynı zamanda bu halka karşı sürekli ayrımcı politika izlemekte ve bütün faaliyetlerini sıkı bir istihbarat takibiyle yakından izlemektedir. Çünkü başta da ifade ettiğimiz üzere bu insanlara kendi ülkesinin vatandaşı olarak değil esir bir ulusun mensupları olarak bakmaktadır. Bu insanlara esir gözüyle bakması ise onların topraklarında işgalci olmasından kaynaklanmaktadır.
Doğu Türkistan Müslümanlarına yapılan zulme son verilmesi ve o insanlara işkence amacıyla oluşturulan Nazi kamplarının kapatılması için çeşitli çağrılar yapıldı ve gösteriler düzenlendi. Ancak uluslararası güçler tarafından bu konuda Çin’e herhangi bir baskı yapılması söz konusu olmuyor. Çin’in BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip daimi üyelerden biri olması zaten BM tarafından herhangi bir baskı yapılmasını engelliyor.
(YENİ AKİT)
Etiketler: Ahmet VarolYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR