logo

Diyarbakır’da siyasi halay


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Diyarbakır’a her gelişimde heyecanlanırım. Sevdiğim bir şehir burası. İlkokulun 5. Sınıfını burada, Mehmetçik İlkokulunda okudum. Ben eskidim ama hatıralarım taze.

Şehrin eski kısmında gitmediğim yer yok. Nedir şehrin eski kısmı? Sene 1969. Nüfusu yüz bini biraz geçiyor. Şimdi bir milyona yakın. Demek ki bugünkü Diyarbakır’ın onda biri.

Eski şehirin sokakları dahil her tarafı tarih. Ulucami, Nebi Camii, Dört Ayaklı Minare, kaçakçılar çarşısı, Melik Ahmet.

Demek ki geziyormuşum çocukken. Gerçi bu saydığım yerlerin çoğuna babamla birlikte gitmiştim.

Bir gün de sabahtan akşama kadar dedemi gezdirmiştim.

Bu şehrin insanı yavan değildir, rengi, tadı tuzu vardır. Bu şehirde konuşulan Türkçe de çok lezzetlidir.

Kürtçe bilmiyorum. Ama konuşanların Kürtçeden lezzet aldıklarını hissediyorum.

Arkadaşım Vahdettin Bahadır’ın oğlu Muhammed Mus’ab’ın düğünü vesilesiyle buradayım. Gelinimizin adını zikretmek nezakete uygun düşer. Gelinimiz Merve hanım.

Beni havalimanından Vahdettin’in oğlu Mehmet aldı.

Salona geldiğimizde Vahdettin beni Adil Bor Bey’in yanına oturttu. Orada tanıştık. Diyanet’in Haseki Eğitim Merkezi’nin müdürü Adil Bey.

Düğün hayli kalabalık. Farsça, Kürtçe ve Türkçe şarkılar, türküler dinliyoruz. Yani tipik bir molla düğününde değiliz.

Çok güzel. Düğün dediğin şenlikli olur.

Vardığımda eski bakanlar İdris Güllüce ve Hüseyin Çelik oradaydı. Güllüce’nin yanında eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz.

Galip Ensarioğlu’nu sonradan fark ettim. Birazdan TBMM eski Başkanı Bülent Arınç geldi. Sonra eski vekil Altan Tan.

Urfa’nın eski belediye başkanı ve Refah vekili İbrahim Halil Çelik’i ihmal edemem. Çelik, ‘okumuş’ bir siyasetçi. Hala da okuyor. Edebiyatla, şiirle haşır neşir.

Adil Bey’le sesimizi birbirimize duyurabildiğimiz anlarda, birer ikişer cümle ile sohbet ettik.

Adil Hoca, Vahdettin’in medrese arkadaşı. Kuvvetli bir molla.

Müslümanların parça parça olmasından müşteki. Bu şikayeti işitmek hoşuma gitti. Çünkü ben, bunun şikayet olarak bile artık gündemden kalktığını düşünüyordum.

Birazdan bir folklor ekibi çıktı ortaya. Şalvarları, yelekleri haki, gömlekleri nefti yeşil, başlarında koyu kahverengi külah.

Halaya başladılar.

Ekibin şalvarları çok geniş. Halayın ayak figürlerinin fark edilmesine mani olacak kadar. Ama olabilir. Aslı öyleyse öyle kalsın.

Adil Hoca, halayda okunan türkülerin Zazaca olduğunu söyledi.

Biraz sonra protokol masasındaki siyasi zevat halaya dahil oldu. Az önce adını andıklarımın hepsi.

Böylece AK Partilisiyle, HADEP’lisiyle, AK Partilisiyle siyasetin elele halay çektiğini dünya gözüyle gördüm.

Ben resim çekmeye çalışırken Vahdettin beni de elimden tuttu, halayın içine soktu.

Eh, bir iki dakikalığına da olsa, -halayın intizamını bozma pahasına- arkadaşının düğününde halay çekmek iyidir.

Ben böyle oyunları beceremiyorum. Güzel oynayanlara da imreniyorum.

Vahdettin Bahadır siyasi yelpazeyi tamamlamış. CHP’den, MHP’den yerel temsilciler de davet etmiş, onlar da icabet etmişler.

Siyasi yelpazeyi toplamaktan memnun. Hem nikahtan sonra yaptığı konuşmada hem sabahleyin kahvaltıda bunun altını çizdi.

Derken, Halim Ömeri çıktı sahneye. Çaldığı çalgının sesi aynı bizim kemençe.

Baktım, rebab.

Yanına gittim, bu ne dedim?

Kürt kemençesi dedi.

Bir müddet Kürt kemençesiyle halay çektiler.

Evet, figürleri bizim horon kadar yoğun değil ama andırıyor.

‘Kürt lazın deniz görmemişidir’ sözü orada da birkaç kez söylendi.

Güzel düğündü.

Ne denir?

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

Diyarbakır’da her şey dört dörtlük mü?

Düğünde dört dörtlük ama Diyarbakır’da dert çok.

Ama düğün günüdür, dertleri deşmeyelim.

(KARAR)

Etiketler:
Share
393 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...