logo

‘Dış güçler’i yenme kılavuzu


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Bir ülkenin kendisini olağanüstü şartlarda görmesi ve hissetmesiyle bunun tersi hissiyata sahip olması arasında o ülkenin kaderini tayin edecek büyüklükte fark vardır. Toplumun dünyaya bakışı, başkalarını dost ya da düşman olarak tarif edip etmemesi, dış güçlerin dış düşman olup olmadığı gibi fikirler enerji ve kaynak sarfiyatı belirler. “Seçimin birinci turunun tamamlandığı” 31 Mart akşamına kadar hükümferma olan beka meselesi böyle bir rüzgardı. Seçim bittikten sonra bahis konusu olmaması, kimsenin dönüp bir daha bekadan söz etmemesi neticeyi değiştirmez. İddianın sahiciliği, derinliği ya da sahada tatbik edilip edilmemesi mühim değildir. Mühim olan zihinlerin bu duyguyu taşımasıdır.

Toplumun, bürokrasinin, medyanın, akademinin, patronun, işçinin, memurun zihnine beka meselesini; yani yarınımızın belirsiz olduğu, ülkenin başına her an herşeyin gelebileceği endişesini yerleştirdiğinizde bu tahmin edilemez boyutta netice alır. Kimse, hakka, hukuka, liyakata, ortak faydaya, demokrasiye, empatiye, kaliteli üretime yahut da ülkenin dünyadaki prestijine riayet etmeyi düşünmez. Düşünmek zorunda da değildir zira, vatan elden gitmektedir ve gerisi gayet tabii ki teferruattır!

Ülke büyük tehdit altındayken; dost bildiklerimiz, müttefiklerimiz, aslında dost görünümlü düşman haline gelmişken kaliteyle, hukukla, teamülle veya hoşgörüyle kim vakit kaybeder? Yahut da insanlarda beka korkusu belirdikten sonra aynı zamanda onlara hak, hukuk ve birbirini anlayıp dinlemek nasıl telkin edilebilir? Her farklı fikir, her eleştiri, her çarpıcı görüş bölünme parçalanma gerekçesi olarak görülmez de başka ne görülür? Nitekim böyle tezahür etmiyor mu? Bürokrasideki atamaların liyakat problemi, iş dünyasının çaresiz yakınmaları veya seçimin tekrarı, sadece ülkenin büyük tehlikelerle karşı karşıya olmasıyla izah edilmiyor mu? Komplocu zihin en kabul edilemez siyasi ve hukuki kararları bile o büyük tehlikenin heyulasıyla makulleştirmiyor mu?

Tehlike öylesine büyük ki herşey olabilir!.. Doların yükselmesi, seçimin tekrarı, teknolojide geri kalışımız hep aynı sebepten. Bazıları bütün bu problemlerin dış güçler nedeniyle ortaya çıktığını ve Türkiye’nin aslında çok başarılı ve bunları hak etmeyen bir ülke olduğunu düşünüyor, düşündürüyor. Madem aslında çok iyi ve başarılıyız o zaman neden oyunu bozamıyoruz sorusu akledilmiyor. Yanılıp akleden ve hakikati söyleyenlerin gördüğü muamele de ortada. Bilindiği gibi soru sormak ve sorgulamak böyle dönemlerde akıllı işi sayılmıyor.

Ama çelişki ve tutarsızlık aşikar, gürültülü ve korkutucu olsa da hakikat değişmez… Yaşamakta olduğumuz günlere hakim olan karanlık güçlerle mücadele rüzgarı, ülkenin eğitim kalitesinden kişi başına gelire, teknolojik beceriden diplomatik özgüvene karar herşeyi tayin eder.

Dünyanın herkesin herkesi yenmeye çalıştığı bir güç mücadelesi sahnesi olduğunu görmeyip, bütün ülkelerin bizi bölüp parçalamak için gece gündüz plan yaptığı fikrine saplanırsak bir başkasının parmak kımıldatmasına gerek olmadan kaderimizi tayin etmiş oluruz. O da hiç iyi olmaz… Bu işin adı dış güçlerle mücadele değil dünyayla rekabettir, önce bunu bilelim. Devletler arasında bitmek tükenmek bilmeyen, acımasız çıkar çatışması vardır ve galip çıkmanın da kuralları bellidir. Teknoloji üretmeden, eğitim kalitesini artırmadan, hukuk ve demokrasi için çaba göstermeden hiçbir şey olmaz, olamaz. Kaliteli, seviyeli, açık fikirli bir toplum olmayı denemek yerine, kendi kendimize tafra yapmayı tercih edersek dedelerimizin babalarımıza, babalarımızın bize anlattığı hikayeleri biz de

(KARAR)

Etiketler:
Share
550 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...